DAYAK

Geçenlerde gazetelerde, hiç "iç açıcı" bir haber var mı diye umutsuzca gezinirken, bir köşede, Suudi Arabistan'da kırbaçla uygulanan "dayak cezasının" kaldırıldığını okudum. İçim bir hoş oldu; sevindim.


Ama her halde,elleri sopalı din polislerinin, cuma namazına geç kalanları sopalamaktan vazgeçtikleri yoktur.


İran'da da , başörtüsü hafifçe kaymış kadınları dayakla hizaya sokan "ahlak polisleri" görevlerine devam ediyorlar.


Türkiye, sosyo-kültürel açıdan, bu iki ülkeye göre, daha gelişmiş, daha çağdaş, daha uygar bir ülke. Ancak bizim de yöneticilerimizin genlerinde, bir yönetim unsuru olarak "dayak atmak" güdüsü var.


Kur'an'ın Enbia suresinin 15. ayeti, "Her nefis bir gün ölümü tadacaktır" diyor ya, ona benzer olarak, Türkiye'nin yazılı olmayan yönetim kılavuzunda da, "Her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı, bir gün devletin dayağını tadacaktır" denilmiş olsa gerektir.


Bu hükmün gereğini yerine getirmek üzere, her on yılda bir gerçekleştirilen askeri darbeler, insanlarla tek tek uğraşmak yerine bir jenerasyonu, yani bir genç nüfus kuşağını, toptan dayaktan geçirmeyi yeğlemiştir. Böylece 68 kuşağı ve 78'liler, Devlet dayağından nasiplerini "toptan olarak" aldılar.


Son 18 yıldır ülkeyi yöneten AKP lktidarı, bu görevini yerine getirmede çok ustalaştı. Artık sosyal sınıflara göre, meslek gruplarına göre, cinsiyet ayrımına göre yurttaşlarımız, farklı zamanlarda ve farklı yerlerde dayaklarını yiyorlar.


Hekimler, hemşireler ve diğer sağlık görevlileri, ayrıcalıklı olarak, her zaman ve her yerde, hastanede, parklarda, yollarda; çalışırken, gezerken dayaklarını yiyebiliyorlar.


Kaybolan evlatlarını arayan "cumartesi anneleri", adlarından da belli olduğu üzere cumartesi günleri Galatasaray Lisesi önünde; kadına karşı şiddeti protesto etmek için yürümek isteyen kadınlar, yürüyüşün başlama noktasında; işsizlikten şikayet eden gençler, İş Bulma Kurumu önündeki kuyrukta; kendileri için toplanan bağış paraları ödenmeyen gaziler İçişleri Bakanlığı önünde; Emeklilikte yaşa takılanlar toplandıkları salonlarda dayaklarını yiyorlar.


AKP iktidarında, dayağın dokunulmazları yok. Muhalif Milletvekilleri TBMM toplantı salonunda ve koridorlarında dayak istihkaklarını alıyorlar. En son "Baro Başkanları"- ki en dokunulmaz meslek grubu gibi algılanırlardı- Ankara girişinde dayaklarını yediler.


Dünyanın başka hiç bir halkının dilinde bulunmayan "dayak cennetten çıkmadır" sözünün gereğini 18 yıldır artan bir gayretle yerine getiren AKP yönetimini ve onun sonsuz yetkili Reisini ısrarla iktidarda tutan halkımıza saygılar sunuyorum.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar