Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Deniz…

Annelerin en büyük korkusu evlatlarından sonra ölmektir. Mukaddes Gezmiş annemizin de.

Hayatı boyunca 44 yıl önce Yusuf ve Hüseyin ile birlikte katledilen oğlunun toplumda ne kadar sevildiğini görmesi ona gurur kaynağı olmuş ve yaşam gücü vermiştir. Bu vesileyle başta Atamız’ın annesi Zübeyde Hanım, rahmetli Mukaddes Annemiz, annem ve tüm annelerin Anneler Günü’nü saygıyla kutlarım.

Deniz, Türkiye için en anlamlı isim ve kelimelerden biridir.

Yurtseverlik duygusu, gençlik aşısı, yiğitlik şarkısıdır Deniz!

Sonradan doğan binlerce çocuğun ismi için esin kaynağı oldu Deniz.

Kızımın adı da Deniz… Namusumuzdur ve umudumuzdur Deniz.

Milyonlarca gencin idolüdür O.

Yıllar geçtikçe daha çok özlüyoruz seni Deniz.

Deniz kıyısı

Her seçim akşamı Türkiye haritasına bakarız televizyonlarda ve içimiz kararır nedense.

Üç-beş kıyı kentinin seçim sonuçlarıyla avunuruz. Her seferinde bu tablonun hesabını kim ödeyecek diye tartışırız. Ama nafile!  Başarısızlığı büyük başarıymış gösterme yeteneği her seferinde galip çıkar. Liderin etrafındaki dalkavuklar önce zaten buna hazır olan lideri sonra gelecek seçim hesaplarına daha seçim hezimeti akşamı başlayan küçük hesap siyasetçilerini devreye koyar.

Al gülüm ver gülüm. Küçük olsun, benim olsun. Birkaç kıyı kenti, ama her seferinde İzmir birazcık güldürür yüzümüzü. Ama yine de üvey evlat muamelesi görür İzmir örgütü.

Yalova ilimiz de bize biraz teselli veren kentlerimizdendir. CHP eski grup başkanvekilimiz Muharrem İnce, “Laiklik yeni anayasada olmamalı” diyen TBMM Başkanı İsmail Kahraman hakkında suç duyurusunda bulunmak amacıyla milletvekili arkadaşlarından imza toplamaya çalışır. Buna önayak olması gereken, ama en büyük engel olmaya çalışan densiz bazıları tarafından “İmza vermeyin” denilip, disiplin yolu gösterilir.

Ey, orada sizler neyin kafasını yaşıyorsunuz? 

İzmir farkı…

“Laiklik Anayasa’da olmamalı” diye bir densizlik üzerine hemen sokağa fırladı hassas İzmirli yurttaşlar. CHP İzmir İl Örgütü’nün çağrısı üzerine başta sendikalar olmak üzere demokratik kitle örgütleri (DKÖ) laiklik hassasiyetine sahip binlerce İzmirli 6 Mayıs akşamı İzmir Körfezi kıyısında elele tutuşup “Türkiye laiktir, laik kalacak” diye haykırdı. CHP parti yöneticileri, İl Başkanı Alaattin Yüksel, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya ve hemen tüm ilçe örgüt ve belediye başkanları, birçok milletvekili ve sendika başkanları elele gerici şeriatçı girişimlere karşı İzmir halkıyla birlikteydiler. Hatta ışık yakıp söndürme eylem teşebbüsü de yapıldı…

Belli ki iyi niyetle yapılmıştır bu eylem. Ama maalesef Hıdırellez etkinlikleriyle çakışmış bile olsa, olması gereken boyuta ulaşamamıştır. Tıpkı 23 Nisan ve 1 Mayıs yürüyüşlerindeki katılımlar gibi. Işık yakıp söndürme eylemi de başarılı olamamıştır ne yazık ki!

İzmir halkı artık suni girişimlere prim vermiyor. Ama gören yok. Artık sahil ahalisini bile toplamakta zorluk çekiliyor. Gelecek seçimler için bundan daha büyük alarm gerekir mi?

Yine de gelmiş coşkulu dizilmiş kararlı laik yurtseverleri izledikçe aklıma neler gelmedi ki?

Sadece tüm ülkede değil, İzmir de bile deniz kıyısına sıkışıp kalmışız duygusuna kapıldım.

Sadece duygu mu? Korkusuna da! Sanki denize dökülecekmiş gibiyiz. Hayır, bunu hak etmedik.

Kurtuluş da İzmir’den başlayacak! Türkiye’de yaptığımız temel hatayı İzmir’de de yaşıyoruz. Yani AKP iktidarları tarafından giderek daha çok fakirleştirilmiş geniş halk topluluğuna, emekçilere ve gençlere ulaşamıyoruz! Başta Büyükşehir olmak üzere birçok belediyede maalesef başta ulaşım ve sosyal konularda o kadar temel hatalar yapılıyor ki! En son örnekleri deniz kıyısına yapılmaya çalışılan şu tramvay konusu ve tabii yıllardan beri deniz yollarını halen kullanamamamız.

Bu konulara elimizde iğne, dost acı söyler mantığıyla önümüzdeki hafta başlayacağız…

Önceki ve Sonraki Yazılar