Duvara karşı yürümek!

Uzun bir aradan sonra, elimde kalem-kâğıt yeniden masa başındayım.

Tabii ki o ‘’Büyük Yürüyüşü’’ yazacağım. 

Son olarak, sanıyorum Irak’a gitmeleri için topraklarımızdan geçmek isteyen Amerikan askerlerine izin verilmesi için Hükümete izin verilmesini içeren tezkereyi protesto etmek için yapılan yürüyüşte, 68’liler kervanı içinde yürürken, yanımdaki sevgili arkadaşım Fikri, (Yiğit lakabı ile anılırmış; Kendisine ‘’Camoka’’ derler)

‘’Yahu Uğur...’’ dedi,

‘’..ömrümüz yürümekle geçti be..!).

  Doğruydu.

Hep yürümüştük.

Kimi taleplerimiz için yürümüştük.

Kimi protestolar için yürümüştük.

Ama en çok ‘’gök ekinler gibi’’ torağa düşen arkadaşlarımızın cenazelerinin arkasından yürümüştük.

Katilleri cezalansın istiyorduk.

Yani ‘’adalet’’ istiyorduk.

Şimdi yine on binlerce insanımız ‘’adalet’’ isteyerek yürüyor.

Ben, artık uzun yürüyüşler yapamamanın verdiği hüzünle, o yürüyüşte yer alan başta Kemal Bey olmak üzere tüm kardeşlerimi gururla izlemekle yetiniyorum.

25 gündür, muktedirlerin neye uğradıklarına şaşırdıklarını görmekle mutluyum. İnsanların pek çoklarının, başka ayrılıklarını unutarak, en temel ihtiyaç olan ‘’adalet’’ isteminde bütünleşmelerini görmekle mutluyum.

İktidarın kötücül, dev gücünün artık insanları korkutamadığını görmekle mutluyum.

Zincirlerini koparmaya kararlı kitlelerin ‘’umut şarkılarını’’ dinlemekle mutluyum.

Haklının haksıza, iyiliğin kötülüğe, adaletin zulme er-geç üstün geleceğini, bir kez daha iliklerime kadar hissetmekle mutluyum.

Gazetede okudum…

Ahmet Hakan’ın, ‘’İktidarın yürüyüşünüze kulak vereceğini düşünüyor musunuz?’’ mealindeki sorusuna Kemal Bey ‘’duvara karşı yürüyoruz’’ diye yanıt vermiş.

Muktedirlerin, adaletsiz yönetimlerine kısa sürede son vereceklerini sanmadığını gösteriyor bu yanıt.

Doğrudur.

AKP iktidarı ve onun başındaki zat, 15 senedir alıştığı ‘’zulüm ile yönetime’’ kolay kolay son vermeyecektir.

Onların gözünde insanların bir değeri yoktur.

Bu nedenle haklarını aramak için açlık direnişine başlamış Nuriye ve Semih’in cezaevlerinde ölüp gitmesine ya da geri dönülmez sakatlıklara maruz kalmalarına kör gözlerle, sağır kulaklarla, mühürlü kalplerle bigâne kalıyorlar.

Bu yazıyı cumartesi günü yazıyorum.

Pazar günü gazeteme göndereceğim.

Siz pazartesi günü göreceksiniz.

Bu arada ‘’adalet yürüyüşçüleri’’ İstanbul’da büyük mitinglerini gerçekleştirmiş olacaklar.

Dilerim hiç bir provokasyona uğramadan, ‘’adalet’’ nidaları en sağır kulakların bile duyacağı şiddetle yükselmiştir.

Duvara karşı yürünür mü?

Tabii ki yürünür.

Duvara geldiğinizde durmaya niyetiniz yoksa o duvar çaresiz yıkılacaktır.

Hiç bir duvar kitlelerin adalet ve özgürlük istemlerinin karşısında duramaz.

Ne demiş şair:

‘’O duvar, o duvarınız, vız gelir bize vız..!’’

Önceki ve Sonraki Yazılar