'Geç kalanlar üzülecekler'

'Geç kalanlar üzülecekler'

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim kampanyasında sözünü verdiği İstanbul Yatırım Ajansı’nı, düzenlediği lansmanla tanıttı.

İstanbul’un tanıtımına her kurumun katkı sunması gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, “Biz, herkesi davet ediyoruz, onu söyleyeyim. Devletimizin, hükümetimizin her kademesini, İstanbul’un her sivil toplum kuruluşunu davet ediyoruz. Ben, bu şehrin her belediyesini ziyaret ediyorum. Her kurumunun kapısını çalıyorum. Gelmemekte ısrar edenler, geride kalırlar. Hızımıza yetişemedikleri için üzülürler. Onun için, bizim ortaya koyduğumuz bu hızı, hoşgörüyü, gelişim modelini yakalamak isteyenler aramıza katılsınlar, geç kalmasınlar. Geç kalanlar, çok üzülecekler. Arkadan bakıp, üzgün üzgün seyretmesinler diye, davetimi bir de buradan, mikrofondan, kameralar huzurunda yapıyorum. Buyursun gelsinler. Bizim kapımız ardına kadar açık. Bu süreçler, korkarak, ürkerek yü-rü-tü-le-mez. İstanbul adını taşıyan her kurum, bu tür toplantılara katılsınlar ve katkı sunsunlar” dedi.

“KATMA DEĞER YARATMAK İSTANBUL’UN DNA’SINDA VAR”

İstanbul’un uluslararası yatırım çekme konusuna yapan bir şehir olmadığını kaydeden İmamoğlu, “Yabancı girişimcilere ve yabancı yatırımcılara fırsat tanımak ve kazan kazan ilişkisiyle karşılıklı olarak katma değer yaratmak, İstanbul’un tarihinde ve aslında DNA’sında var. Kadim İstanbul’un bu konuda dünyadan öğreneceklerinden çok daha fazla tecrübesi ve tarihi var. Yeter ki tarihimize yakından bakmayı ve ondan pozitif yönüyle, gelenekleriyle yararlanmayı bilelim” dedi. Galata semtinin, M.S. 330’lu yıllardan bu yana dünyanın finans merkezlerinden biri olma özelliği bulunduğunu hatırlatan İmamoğlu, konuşmasında şu tarihsel bilgileri paylaştı:

“Galata, bundan tam 1700 yıl önce Doğu Roma İmparatorluğu döneminde, yabancı tüccarların ve girişimcilerin merkezi olmaya başlamıştı. Dünyadaki tüm kentlerden çok daha önce, bu şehirde, çok milletli bir girişimci semti ve uluslararası bir tüccar kolonisi oluşmuştu Galata’da. Pek çok tarihi kaynak bizlere, Cenevizlilerden Venediklilere kadar 50’yi aşkın milletten, tüccarın ve girişimcinin yüz yıllar boyu Galata semtinde yaşadığını söylüyor. Galata’da yaşayan bu uluslararası koloni, önce Bizans’ın ihtiyacı olan mal ve ürünleri temin etti. Burada, İstanbul da kazandı. Doğu Roma İmparatorluğu'na ve Latin İmparatorluğu’na buradan vergi verdiler. Ardından Bizans’a vergi verdiler ve Bizans’ın hem ekonomik olarak hem de askeri olarak sürdürülebilir bir devlet olmasına yardım etti. İstanbul’un Türkler tarafından, Osmanlı İmparatorluğu döneminde fethedildiği 1453 öncesi ve sonrasında, Osmanlı İmparatorluğu için de Galata önemli bir merkez olmayı başardı. Çok iyi bilindiği gibi, İstanbul’un fethinden sonra çekinen bazı aileler, Galata surları içindeki işlerini ve evlerini terk edip gitmişlerdi. Fatih Sultan Mehmet, entelektüel yapısıyla o tüccar ve girişimcileri yeniden İstanbul’a davet etti ve onlara İmparatorluk içinde ve dışında ticaret yapma garantisi verdi. Fatih Sultan Mehmet ve sonrasında gelen tüm padişahlar, 50’den fazla milletin fertlerinden oluşan bu uluslararası koloninin bir arada, hoşgörü ve huzur içinde yaşamalarını garanti etti. Galata ve Galata’da yaşayan çok uluslu, çok kültürlü o tüccar koloni, Osmanlı maliyesinin tepelere çıkmasına ve dünyanın en güçlü devletlerinden biri olmasına muazzam bir katkı sağladı.”

“İSTANBUL, AVRUPA’NIN EN BÜYÜK ŞEHRİ"

İYA CEO’su Nihat Narin, İYA’nın kuruluş amacını, başta metro olmak üzere gerçekleştirmeyi planladıkları projeleri ve izleyecekleri yol haritasını katılımcılarla paylaştı. Narin’in ardından, London & Partner’ın CEO’su Laura Citron da bir konuşma gerçekleştirdi. Citron, konuşmasına, Türkçe olarak, “Merhaba. İstanbul, benim en sevdiğim ikinci şehirdir” sözleriyle başladı. London & Partner’ın tarihçesinden, yönetim şemasından ve tecrübelerinden söz eden Citron, İstanbul ile Londra arasında yapılacak olası iş birlikleriyle ilgili örnekler verdi. Citron’un ardında mikrofona gelen İmamoğlu, İYA’nın kuruluş nedenini şu sözlerle dile getirdi:

“İYA’nın kuruluş nedeni, kısa ve orta vadede İstanbul’u çok daha fazla uluslararası yatırım çeken, uluslararası girişimci ve yetenek çeken bir şehre dönüştürebilmek. Seçim kampanyam boyunca, İstanbul’un dünya finans piyasasından çeşitli nedenlerden dolayı yeterince yararlanamadığını anlattım. İş başına gelirsem bu sorunun çözümü için İYA’yı hayata geçireceğimin sözünü vermiştim. Bugün o sözü, sizlerle birlikte hayata geçiriyoruz. İstanbul, bütün Avrupa kıtasının en büyük, en kalabalık şehri. Bu şehrin ekonomisi için her türlü kaynağı harekete geçirmek, bizim ana görevimiz. 16 milyon için toplam yaşam kalitesini yükseltmemiz, daha fazla üretim, daha fazla yatırım ve daha fazla istihdam yaratmamız gerekiyor. Bunun için de daha fazla uluslararası finansmana ve yatırımcıya çok ama çok ihtiyacımız var.”