
Özelleştirme kahramanı AKP, Milli Piyango'yu unutmuş!
“Çatır çatır satacağız” ifadesiyle tanındı, bir dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan. 14 Yıllık AKP iktidarının özelleştirme konusundaki görüşünü dile getiriyordu aslında Kemal Abi!
YURT Gaztesi-Ali AVCU/ Özelleştirmeye bu kadar hevesli, devletin elinde hiçbir kamu işletmesi bırakmamaya kararlı bir iktidarın, bazı konularda nedense ağır kaldığını görüyoruz. Hele de 2016’nın son günlerinde gazete sayfalarına düşen kareler, TV’lerde döndüre döndüre yayınlanan görüntüleri gördüğümüzde, takılıveriyor aklımıza bir soru; “Her şeyi satan, özelleştiren iktidar, Milli Piyango’ya, diğer bir ifadeyle şans oyunlarına neden el atmıyor?
Havadan zengin olma hayali
Yılbaşına sayılı günler kaldı. Her yılın sonunda olduğu gibi 2016’nın sonunda da bildik kareler düşüyor gazete sayfalarına, aşina olduğumuz görüntüler yayınlanıyor TV ekranlarında, döndüre döndüre; Milli Piyango’nun yılbaşı bileti satışları… Sayfamızda da yer verdiğimiz gibi uzun kuyruklar oluşturuyor insanlar, Milli Piyango bayileri önünde.
Soruna eğilmeden önce, geçmiş yılların büyük ikramiye kazananlarından kısa bir kesit aktaralım. Büyük ikramiye kazananların sonu hep hüsran olmuş, örneklerde görüleceği gibi.
Kaybedilen dostlar, donarak ölenler
Edirne’de 11 yıl önce Milli Piyango’dan büyük ikramiyeyi kazanan Ayhan Yalçınkaya, zengin olduktan sonra bıraktığı memurluğuna dönmeye çalışıyor. Bir anda zengin olmasına rağmen paranın çabuk tükendiğini belirten Ayhan Yalçınkaya, “Eskiden daha güzel bir hayatım vardı. Dostlarımı kaybettim. Memurluğa devam etseydim param olmasa da huzurum olacaktı” derken, 1984 yılında aldığı bilete 7 milyon lira isabet eden Orhan Ulusoy’un huzurlu hayatı ancak 3 sene sürebilmiş. İşleri ters gittiği için kızı evi terk etmiş. 4’ü erkek 8 çocuğu olan Ulusoy, “Hiç rahat bir yaşantım olmadı; bir arkadaşım ‘bu para sana felaket getirir’ demişti, dediği çıktı. Bir kızım evi terk etmişti. Psikolojim alt üst olmuştu” diyor.
40 yıl önce Milli Piyango biletine büyük ikramiye çıkan Mehmet Sarıoğlu, yaşadığı baraka tipi evde donarak ölmüş. Hiç evlenmeyen, bir anda zengin olan Sarıoğlu, köyünde bir ev yapmış, zamanla parası kalmayınca ona komşuları bakmaya başlamış, milyarderlikten “Yeşil Kart” düşen Sarıoğlu, devletten aldığı yaşlılık maaşıyla geçimini sürdürürken kısa bir süre önce evi yanmış. Kimsesi olmayan Sarıoğlu donarak ölmüş.
Denizlili marangoz Osman Kaplan, sayısal lotodan 340 milyar lira kazanmış. İki çocuk babası Kaplan’ın ilk işi eşinden boşanmak olmuş. Hızlı yaşayan Kaplan’ın parası kısa sürede tükenmiş. Kaplan, “Hızlı bir hayat yaşadım, para bitti” derken, Talih kuşunun 1990 yılbaşı milyarderi Adanalı Cem Postacı, paranın kendisine aradığı huzuru vermediğini söylüyor. 1996’da oğlunu trafik kazasında kaybeden Postacı, “Talih kuşu bize huzur değil, felaket getirdi” diyor.
1978 yılında büyük ikramiyeyi kazanan Mustafa Savgan’ın da ilk adımı birçok talihli gibi yuvasını dağıtmak olmuş. Eşinden ayrılmak isteyen ama ayrılamayan Savgan, “Paralar eşime kalmasın diye harcamaya başladım.150 memurun maaşını 2 ayda yiyordum. Eşimi de annesinin yanına gönderdim, evdeki bütün eşyaları satıp tekrar İstanbul’a döndüm. Yıl 1985’ti. Cağaloğlu’nda bir handa hem gece bekçiliği, hem de ayakkabı boyacılığı yapmaya başladım. Eşimin açtığı dava sonucu boşandım” diyerek anlatıyor ibretlik hikâyesini.
Evli ve 3 çocuk babası Nusrettin Çınar’a da Milli Piyango’dan 6 milyar lira çıkmış. Önce yurt dışına giden Çınar, otobüs alarak memleketine şehirlerarası otobüs şirketi kurmuş. İşleri iyi gitmeyen Çınar, 1995 yılında iflas etmiş. Şimdi işsiz olan ve emekliliğinin planlarını yapan Çınar, artık Milli Piyango bileti satın almıyor. Ali Atıcı ise, çay ocağı işletirken 2004’te sayısal lotodan 543 bin lira kazanır. Parayı aldıktan sonra memleketi Erzincan’a yerleşen Atıcı, boşandığı eşi ve çocuklarını İsviçre’ye gönderir ve ikinci evliliğini yapar, ancak ondan da ayrılmaya karar verir.
“Keşke” ve “pişmanım”
Aynı yolda başlayan ve biten aynı hayat hikayeleri ve aynı acı sonlar. Birbirlerini tanımayan fakat aynı kaderi paylaşan bu insanlar ‘keşke’ sözcüğünü milli piyangodan kazandıkları paradan sonra oldukça fazla söylediler. Hepsinde aynı sözcük vardı’çok pişmanım’!
Sosyal devlet bu mu?
Toplum olarak birazda çalışmadan kazanmayı, havadan zengin olmayı düşlüyoruz nedense yıllardır. Bu yüzden de şans oyunları bayilerinin önü her zaman kalabalık olur, Milli Piyango bayileri önünde de özellikle yılbaşı bileti kuyrukları aşina olduğumuz tablolardır, bizim için.
Hele ki son dönemlerde “sosyal devlet”i “makarna ve gıda paketi” ya da “kömür torbası” olarak değerlendiren hükümetin, vatandaşı çalışmaya değil aksine tembelliğe teşvik ettiği bi gerçek değil mi? Kalkınmayı “inşaat yapmak, yatırımı “karayolu veya köprü yapmak” olarak algılayan iktidar, sosyal devletin olmazsa olmazlarından biri olan istihdamı geliştirmeyi nedense hiç aklına getirmiyor. İşsizliğin ülkemiz tarihinin en yüksek rakamlarına ulaştığı günümüzde bu sorunu çözmeye yönelik adımlar atmak yerine “yardım paketleri” politikası ile nereye kadar?
Tabii bir de, özelleştirme kahramanı iktidar, her şeyi çatır çatır satarken, şans oyunlarını özelleştirmeyi hiç düşünmüyor mu?
Bir son not olarak bitirelim konuyu; karşı olduğumuz bu sektörde çalışanlar, ekmeğini bu sektörden kazananlar değil, böyle biline.