En Çok Bizim Hakkımızı Yediler!

Ülkemizde büyük takımların daima hakemlerden, kirli işlerden yakındığını, her maçtan sonra hakemler tarafından doğrandıklarını söylediklerini hatırlatmama gerek bile yok. Penaltıları verilmez isyan ederler, faul verilmez isyan ederler. Peki, ya kendi lehlerine bir hata olduğu zaman aynı şekilde rakibin hakkını savunurlar mı? Bu sorunun tek bir cevabı var ve tartışmasız, tabi ki hayır!Galatasaray’a karşı bir oyun var, çekin kirli ellerinizi Fenerbahçe’nin üzerinden, Beşiktaş için düğmeye basıldı! Her yerde aynı hikaye. Haftanın neredeyse 7 günü ve saatlerce bir sürü televizyon programı, bu takımların ne kadar haksızlığa uğradığını konuşuyorlar. Olaylar, dosyalar, alınan duyumlar her günümüz zulme uğrayan 3 büyükleri konuşmakla geçiyor. Bu sene şampiyonluğa bu üçünden birisi gidiyor, diğerleri üzerinde kirli oyunlar oynanıyor denmeye başlıyor, bir sonraki sezon bir diğeri ve böylece asıl oynanması gereken oyunu unutuveriyoruz. Sonra gelsin boş statlar gitsin kötü futbollar, zeminler, ölümler, kalımlar...
3 büyükler bu kadar zulme rağmen her zaman şampiyonluk adayı ve hakkı yenmesine rağmen şampiyon. Gizli bir güç var ve bizim tuttuğumuz takım üzerinde pis işler çeviriyor. Ne kadar sağlıklı bir psikoloji olabilir bu durum?
Anadolu takımları, küçük bütçeli takımlar her zaman kollanıyor mu? Hiç haksızlığa uğramıyorlar mı? Onların neden sesi çıkmıyor? Yoksa biz duymazdan ve görmezden mi geliyoruz? Faşizmin tanımı bu olabilir mi?
Ülkede kim güçlüyse o zulmediyor ve sonra çıkıp insanların önünde isyan ediyor, hakkının yendiğini ve engellenmeye çalıştığını söyleyerek. İktidara karşı darbe girişimleri, bakanlara iftiralar, iş adamlarına kumpaslar, benzemiyor mu bu isyanlar birbirine?
Her başarısızlığa bir kılıfımız mutlaka var, gündem yaratmak için ustalıkla öfke saçan bir iktidarın yeni Türkiye’sini oluşturan zavallılarız biz. Başkasını eleştirirken aslan kesiliyoruz ama iş öz eleştiriye döndüğünde kirli eller devreye girmiş oluyor. Kaç tane Anadolu takımı sayabiliriz, başkanlarının ellerini tutup Cumhurbaşkanı, Başbakan gezen?
Bu zihniyetin; “Oğlum aslında biz ülkedeki bor madenlerini açsak var ya Dünya karşımızda duramaz ama Amerika izin vermiyor.” zihniyetinden ne farkı var? Sabahtan akşama kadar 3 büyüklerin konuşulduğu maçlarının saniye saniye tartışıldığı bir ülkede, görmezden geldiğimiz takımlara sabır dilemek geliyor içimden.
Bencil insanların yarattığı, bencil bir toplum olarak bundan fazlasını yapamayız zaten. Küçük takım çalıştırırken hakemden kaynaklanan hatalara çıldıran teknik direktörler, kendileri büyük bir takımın başına geçtiklerinde neden sebep oldukları haksızlıkları görmezden gelip, en zor zamanlarında da zaten sabaha kadar oynansa böyle biterdi maç klişesine sığınırlar? İşimize geldiğinde nasıl kör, sağır ve dilsiz olduğumuzu şaşırarak izliyorum ve yazık diyorum sadece, yazık...
Bizi bu passolig bitirdi, başka bir şey değil!​

Önceki ve Sonraki Yazılar