Enflasyonla kayıp beş yıl

TÜRKİYE ekonomi seçim sonrasında yeni yol haritasını hazırlamaya çalışıyorken zamlar peş peşe gelmeye başladı. Aklıma Levent Kırca’nın Olacak O Kadar programındaki o ünlü skeci geldi bir an. Hatırlayın skeç gereği işitme engelliler için haber bültenini sunan Kırca, zam haberlerini anlatırken o ünlü el ve vücut hareketlerini nasıl da güzel yapıyordu.

Onca zamandan sonra yine aynı durumdayız. Önce doğal gaz kullanarak elektrik üreten çevrim santrallerinin kullandığı doğal gazın fiyatı yüzde 49,5 oranında arttırıldı. Ardından meskenlerde kullanılan elektriğin yüzde 9, ticarethane ve sanayide kullanılan elektriğin ise yüzde 14 oranında arttırıldığını öğrendik. Doğal gazda da yine buna paralel zamlar yapıldı.

Ancak bu zamlar bir başlangıç olmadığı gibi bir son da değil. Önümüzdeki dönem başka mal ve hizmet unsurlarına yeni zamlar gelecektir. Bunun birinci nedeni, döviz kurlarındaki önlenemeyen artış, diğer nedeni ise seçim dolayısıyla bekletilen ve seçim sonrasına sarkıtılan fiyat ayarlamaları.

Sonbahara doğru giderken Türkiye’nin orta vadeli perspektifini hazırlayacak yönetim, yeni programın içine geçmişten getirdiği hiçbir yükü taşımak istemeyecektir. Bu sebeple, programın çatısı kurulurken, yapılması gereken ancak ertelenmiş bütün zamların önümüzdeki günlerde yapılacağını bekleyebiliriz.

Yarın Temmuz ayı enflasyon rakamları açıklanacak. Piyasa beklentisi, enflasyonun yüzde 16’nın üzerine çıkacağı yönünde. Ancak yapılan bu zamları ve yapılması muhtemel yeni zamları da göz önünde bulundurduğumuzda, enflasyonun yılsonunda bu rakamların çok üzerine çıkarak yüzde 20’lere yaklaşacağını öngörebiliriz. Üretici fiyatları zaten şimdiden yüzde 23’ün üzerine çıkmış durumda.

Peki, bu tablo içinde fiyat istikrarından birinci derece sorumlu kurum olan Merkez Bankası ne yapıyor? Sadece izliyor. Geçen gün açıklanan yılın üçüncü enflasyon raporunda “faiz konusunda biraz beklemeye karar verdik” diyerek bu durumu itiraf etti zaten.

Banka bu raporda, yılsonu enflasyon tahminini de tam 5 puan arttırarak yüzde 13,4’e revize etti. Ancak raporda daha enteresan bir şey söyledi Merkez Bankası; Enflasyonu ancak 2020’nin sonunda yüzde 6,7’ye indirebileceklerini, ancak bu tarihten sonraki orta vadede de yüzde enflasyonu 5 seviyelerine getirebileceklerini belirtti.

Yani düşünebiliyor musunuz? Türkiye ekonomisinin yediği şoku sadece izleyerek, hiçbir şey yapmayarak beklemede kalan Merkez Bankası bu şokun etkisinin ancak 2020’lerden sonraki bir dönemde giderilebileceğini ve fiyat gelişmelerinin ancak 2023’e doğru normalleşebileceğini söylüyor.

Peki, ne olmuş oluyor? Cumhuriyetin yüzüncü yılına geldiğimizde ancak enflasyon normal yani beklenen seviyelerine inmiş olacak. Tabi o da her şey planlanan şekilde gelişirse.

Peki, bu kaybedilen bu 5 yılın hesabını kim verecek?

Önceki ve Sonraki Yazılar