ESKİ TAS, ESKİ TARAK

Salgının, alışılmış taşların yerini oynatacağını beklerken;

Daha dün mecliste milletvekillerinin yaşattığı karmaşa,

Daha dün “iktidarın”, yaşanan acılı günlere karşın cek/ cak diye biten önlemleri,

“Evde kal” uyarısına uyanların “nasıl” sorusunun yanıtsız kalması,

Yerelin tanığı/ kulağı/ dili “basının” bir başına bırakılması,

Emekliye “ikramiyesinin” bir ay önce verilmesinin övünç sayılması,

Emeğiyle geçimini sağlayanların ne yiyip/ ne içtiklerinin bilinmek istemesi…

Bizi tanımlıyor olmalı!

***

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, sistemin yapısı değişecek, sınıflar arasındaki makas aralığı yaşamın/ hakların bilincine göre biçimlenecek, yöneten/ yönetilen arasındaki çelişkiler farklılık gösterecek, emek/ sömürü ikileminde örgütlerin yapısal etkinlikleri değişim gösterecek…

Fox tv’de Fatih Portakal, “sanıyorum bir bizde bunlar olmayacak” dedi, şu an bile yaşananları anımsatarak…

“İktidar”, salgınla uğraşıyormuş gibi yapıp;

“Günlük yaşam sürüyor” sözünün altına sığınarak, yıllardır yaptıklarını aratmayacak biçimde acılardan/ mutsuzluklardan/ kaygılardan/ bir başınalıktan kendine kazanç çıkarmayı sürdürüyor!

Muhalefet olan yerel belediyelerin yapacakları “yurttaşa destek” çalışmalarının ellerinden geldiğince önünün kesilmeye çalışılması, hükümet/ belediye eşgüdümünü yaşama geçirmemesi, siyasi düşünceler arasındaki “ayrışmayı” kamçılaması bugün bile gündemde…

Bugüne değin “çok” gördük ama, dün meclise verilen “muhalefet” önerisini reddedilip/ bugün küçük rötuşlanarak “adlarına” düzenleme gereği duymaları bunun en küçük örneği olduğu gibi, küresel salgının etkisi dışındaymış gibi kafatasçı/ ayrılıkçı yasa önerilerini “güçleriyle” benimsettikleri de unutulmamalı…

***

Corona virüs çok öğretti…

Evde kalmayı, kıt olanakla yaşamayı, sevdiklerinden iki metre uzakta olayı, sanal ortamda görüşmeyi…

Bunlardan çıkarılacak sonuçlar da olmalı; bundan sonra ne yapmalı, toplumsal ilişkiler nasıl yürütülmeli, en küçük uyarıya uyum için yurttaşlar nasıl eğitilmeli, insanların sağlık sorunu ile birlikte doyumu/ mutluluğu için hangi çalışmalar yapılmalı, günlük yaşamda bilimin gerekliliği nasıl özümsetilmeli, daha niceleri…

Aynı göğün altında, ayrı yönetimlerle kendi egemenlerini oluşturan “iktidarlar”; salgından “aynı biçimde” etkilenmelerine, virüsün yaşanacak yeri herkeste bulma olanağı olmasına karşın “anlaşılmayan” bir şeyler olmalı…

Ali Babacan “evine ekmek götüremeyen kişiye nasıl ‘evinde kal’ diyebiliriz” diye soruyor!

Ekmek götürülemeyen, doyumsuz bırakılan, beslenemeyen yurttaşa “evde kal” diyoruz ya; anlaşılmış gibi değil!

***

Şu salgın günlerinde yaşanan sıkıntıları/ olumsuzlukları “iktidara” soru biçiminde yöneltmeyip de ne yapılmalı…

Onsekiz yıllık “iktidar” olma sürecinde bu gününe dek her şeyi alt-üst edeceksiniz, Sağlık Bakanı bir şeyler yapmak istese bile “gerekli açıklamalar yapılacaktır” dedirteceksiniz, önlemler denilince maske/eldiven ikilisinin arasında sıkışıp kalacaksınız, “evde kal” uyarısı ile milyonların açlıkla sınanmasını sağlayacaksınız, bunlar yetmiyorcasına yerel yönetimleri bu süreçte bile “dize getirmek” için çabalayacaksınız, mecliste “yeni” tasarıların yasalaşmasının önünü açacaksınız…

Bunlar “iktidarı” sorumlu kılmaya yetmez mi?

***

Yurttaş, salt ülke içerisinde olup/ biteni değil, dünyada olanları izliyor!

“İktidarın” neler yaptığı ile, günlük sayıları kabarık yaşamını yitirenler insanların olduğu ülkelerde “neler yapıldığını” izliyor!

“Önemli olan sağlığınız, başka şeyleri kaygı yapmayın” diyen ülkelerin çalışanları, emekçileri emeklileri, gençleri, ev kadınları, çocukları, yaşlıları, esnafları seve seve evlerinde kalmayı sürdürürken; tencerede yemek kaynatmak için inşaatlarda çalışmak, geçimini sağlamak için kağıt toplamak zorunda olan insanlarımız var bizim…

Amerika’daki, İtalya’daki, İspanya’daki yaşamını yitirenler kadar, yine buralarda yurttaşlar ile “iktidar” arasındaki eşgüdüm de insanlarımızın gözlerinden kaçmıyor, kaçmamalı da…

İşin acı yanı; salgının taşları yerinden oynatması, küresel biçimde tüm dünyanın “yenileşmeden ”söz etmesi, sınıfsal çatışmaların gözden geçirilmesi beklenirken bizde “eski tas, eski tarak”…

Acı ki; bu olgu, corona virüsünden “ders” çıkarılmadığı, “şaka olduğu” anlamına geliyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar