Süleyman Karan

Süleyman Karan

Fabrika ayarı yoktu ki kötü bir makyajdı hepsi

Siyasal İslam’ın nasıl bir şey olduğunu anlamak için Fethullah Gülen Cemaati’ne bakmakta fayda var. Zaten uzun yıllar boyunca diğer Siyasal İslamcı akım yani AKP ile birlikte ne yaptılarsa yaptılar. Bunu zaten AKP de kabul ediyor. Söz gelimi ‘askeri vesayet’i geriletmek için her türlü yasadışı oyunu birlikte tezgâhladıklarını... Siyasal İslam, yapısı gereği hiçbir şekilde demokratik bir yönetimle iktidarını sürdüremez. Sürdürmek de istemez! Demokrasi onları iktidara taşıyacağı sürece bir araçtır, sonrasında ise batıl! Ve iktidara gelmek, devleti ele geçirmek için her şey yapılır, çünkü o ülke ‘dar’ül harp’tır, Kur’an’ın günah saydığı her kötülüğü yapmak ise mübahtır.

Paketlenmiş yargıya yeni paket
İşte bu sebepledir ki, AKP Genel Başkanı’nın perşembe günü açıkladığı ve bazı kanaat önderlerinin de ‘AKP fabrika ayarlarına dönüyor’ analizini yaptığı ‘reform paketi’, imitasyon makyaj malzemesiyle yapılması planlanan bir makyajdan başka bir şey olarak alınırsa, müthiş bir yanılgı olur. Büyük olasılıkla yeniden takiyyeden medet umar hale düşmelerinin sebebi, MHP ile yapılan ortaklığın artık işe yaramadığını görmeleri ve yeni pazarlıklar için bazı küskünlere ve bazı muhalif kesimlere tuzak kurmalarıdır. Tıpkı Ahmet Davutoğlu ve Abdullah Gül’ün partilerine katılması muhtemel isimlere kamu bankalarında uzattıkları havuç gibi, bu da öyle bir celep pazarlığı için hazırlıktır.

Sistem tümüyle çürümüşken...
Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’nde, dokuz madde, 63 hedef ve 256 faaliyeti kapsayan belgede hâkim ve savcıların tayini, hukuk fakültelerinin beş yıl olması, avukatlara yeşil pasaport, tutuklama tedbirine ölçü, erişim engellemenin düzenlenmesi gibi düzenlemeler yer alıyor.

Yargının, özellikle de hâkim ve savcıların iktidarın muhalefeti sindirmek için kullandığı, binlerce insanın ifade özgürlüğünün ihlal edildiği ve yine binlercesinin hapse atıldığından söz eden yok. İstinaf mahkemisinin ardından Yargıtay yolunun açılmasına gelince... Yani diyor ki, “Ben haksız yere ceza vereceğim, ifade özgürlüğünü hiçe sayacağım ama iki kez itiraz hakkı olacak”. Kime itiraz edecekler peki? Yine iktidara bağımlı yargı organlarına... İşte buna düpedüz takiyye deniyor.

İfade özgürlüğü nerede?
Tutuklama tedbirine ölçüye gelince... Yani zaten hapishaneleri ağzına kadar fikir suçu denen garabeti kullanarak doldurmuş bir iktidar, yeni hapishaneleri açana kadar yurttaşlarını mahkeme kapılarında süründüreceğinin garantisini veriyor. İşin Türkçesi bu.

Erişim engellemesine düzenleme var bir de... Bu da külliyen bir göz boyama. Neden mi? Zaten bu iktidar yandaş internet servis sağlayıcılarla sosyal medyayı istediği gibi yavaşlatıyor, ücra bir ilçedeki savcının kararıyla haber sitesini kapatıyordu. Şimdi yapacağı ise yine istediği gibi yavaşlatmak, siteyi kapatmaktan vazgeçip haberi anında kaldırmak! Buna da utanmadan bilgi alma özgürlüğü diye janjanlı bir tanıtım yaparlar.

Bu reform paketi içinde tek işe yarar yaklaşım, hukuk fakültesine alınacak öğrenci sayısının azaltılması, zira artık ülkemiz karnını doyuramayan avukatlarla dolu. Öğretimi beş yıla uzatmalarına gelince! Ya bu ülkenin üniversitelerinde anayasa profesörü unvanıyla Burhan Kuzu ders veriyor. Bir yıl fazladan yanlış bilgi öğrenir gençler!

Önceki ve Sonraki Yazılar