Atatürk ve görmeden sevebilen kalpler...

Atatürk ve görmeden sevebilen kalpler...

15 yaşındaki Çağla, “Sen hiç görmediğin birini çok sevdin mi? Sesini cızırtılı bantlarda dinlediğin birini. O’nun yaşadığı yerde bile bulunmadın hem de. Peki; Seni hiç görmeyen biri, seni canı pahasına sevdi mi hiç? Evet. Bizi canı pahasına sevdi’ diye yazdı. Yurt yazarı Süleyman Kılıç da ekledi: “Evet Çağlalar oldukça, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yaşayacak. Hiç umutsuz olmayın.”

Yurt gazetesi yazarı Süleyman Kılıç, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutladıktan sonra Türkiye’nin her geçen gün cumhuriyetin faziletlerini daha iyi anladığını yazdı.

‘Atatürk ve görmediği insanları canı pahasına sevenler’ başlığıyla bugün bir yazı kaleme alan Süleyman Kılıç’ın yazısı şöyle:

“Irak, Suriye, Lübnan’da yaşananlar, iç kavgalar cumhuriyettin, demokrasinin önemini bir kez daha ortaya çıkardı. Tabii ki, Atatürk’ün büyüklüğünü de... Dünya kabul etti. Mustafa Kemal Atatürk sadece 20. Yüzyılın değil, 21. hatta 22. Yüzyılın da "geleceği kuran" liderleri arasında ilk sıradaki yerini çoktan aldı bile.

Daha önce de söyledim. Ne işçi proletarya iktidarı, ne de kapitalizm. Atatürk’ün "eşit yurttaş" rejimi yurt ve yurttaş bilincine olan ihtiyaç her geçen gün ortaya çıkıyor. Atatürk, daha çok demokrasidir, özgürlüktür, eşitliktir... Milyonlarca çocuğun, gencin sevgilisidir.

Tıpkı Çağla Özkur isimli 15 yaşındaki genç şair ve yazarın anlattığı gibi.

"Sen hiç görmediğin birini çok sevdin mi?  Sesini cızırtılı bantlarda dinlediğin birini. İsmini bile bilmiyor üstelik. O’nun yaşadığı yerde bile bulunmadın hem de.

Peki;

Seni hiç görmeyen biri, seni canı pahasına  sevdi mi hiç? O yaşarken sen dünyada bile değilmişsin üstelik...Ama sırf sen daha rahat, daha hür yaşa diye, Kendini siper etti mi birisi?

Evet. O beni, bizi canı pahasına sevdi. Evet, onu görmedim ben, biz. Ama görmeden de sevebilir kalp. Cumhuriyetin 90. yılı kutlu olsun. Teşekkürler Atam"

Evet Çağlalar oldukça, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yaşayacak. Hiç umutsuz olmayın. Ne demişler, bu da gelir bu da geçer.

Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan. Tamam. Ama ya demokrasi ve adalet? İhtiyacımız o. Daha çok demokrasi, daha çok adalet...

Eyyy Erdoğan...

Rabia işaretindeki başparmağı serbest bırak. Çünkü o adalettir. Daha çok demokrasidir. O olmadan da Rabia Hatun’dan "aşırma" o işaret yarımdır..

Hatta anlamsızdır...”