Barolara müdahale kabul edilemez

Barolara müdahale kabul edilemez

Eski Baro Başkanı Aydın Özcan'dan tepki: Barolara müdahale kabul edilemez

Eski İzmir Baro Başkanı Aydın Özcan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı baroların seçim sisteminde değişiklik hazırlığına tepki gösterdi. Aydın Özcan, konuya ilişkin açıklamada bulundu.

İşte Aydın Özcan'ın açıklaması;

Yargının üç kurucu unsurundan biri olan savunma yani Avukatlar, Avukatların meslek örgütü barolar yok sayılamaz. Baroların ve baroların çatı örgütü Türkiye Barolar Birliğinin yönetimlerinin ne şekilde seçileceği Avukatlık kanununda çok açık bir şekilde belirlenmiştir. Meslektaşlarımızın yoğun olduğu baroların temsil gücü kırılmak istenmekte, en az üyesi bulunan örneğin 100 üyesi bulunan Kilis barosu İle 45.000 üyesi bulunan İstanbul barosunun, 18.000 üyesi bulunan Ankara Barosunun, 10.000 üyesi bulunan İzmir Barosunun temsil gücü eşitlenmek istenmektedir. Her ilde baroya üye olma zorunluluğunun kaldırılması ya da her ilde birden fazla baro kurulacağı telaffuzu çok yanlıştır. Her ilde birden fazla baro kurulması ülkenin geleceği açısından çok tehlikeli olup, birtakım ülke aleyhine çalışan iç ve dış mihrakların isteklerini kendi elimizle teslim anlamına gelecektir. Böl ve yönet anlayışı yargının kurucu unsuru olan savunma mesleğinin yani avukatların meslek örgütlerine barolara uygulanamaz, uygulanması halinde de hukuk devletinden, yargı bağımsızlığından ve demokrasiden asla bahsedilemez.

Avukatlık Kanunu’na göre; baroların meslektaşların sorunlarının çözümü ve mesleğin gelişimi konusunda özel sorumluluk ve görevleri vardır, ancak bir meslek kuruluşu olmanın ötesine geçen sorumlulukları da vardır.Avukatlık kanunu gereği, baroların ve çatı örgütü TBB’nin görevleri arasında, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak vardır.

Tüm baro başkanlarımızı ve Türkiye barolar birliği başkanını baroların ve meslektaşların kazanılmış haklarına daha aktif olarak sahip çıkmaya davet ediyorum. Her kim ki; bu böl ve yönet anlayışından kendisine şahsi çıkar güderek sessiz kalır ya da bu anlayışın değirmenine su taşırsa gerek tarihsel anlamda ve gerekse meslektaşlarımızın huzurunda hak ettiği itibarı, değeri kazanacaktır.