DİSK: Robotlardan korkmuyoruz
Arzu Çerkezoğlu, “İşçi sınıfı olarak konumumuz değişiyor. Bu insanlığın ilerlemesine dair bir mesele. Hiçbir şekilde robotlardan korkmuyoruz” dedi.
DİSK Genel Başkanı Kani Beko, CHP’den milletvekili adayı oldu. Yerine çok dikkat çeken bir isim başkan seçildi. Arzu Çerkezoğlu, DİSK tarihinin ilk kadın başkanı...
Gazete Habertürk'ten Kübra Par'ın sorularını yanıtlayan Çerkezoğlu, “İşçi sınıfı olarak konumumuz değişiyor. Bu insanlığın ilerlemesine dair bir mesele. Hiçbir şekilde robotlardan korkmuyoruz” dedi.
İşte o röportajdan bir bölüm…
‘ROBOTLARDAN KORKMUYORUZ!’
- Dünyada işçilik denilen şey dijitalleşme, robotlar, yapay zekâ gibi gelişmelerle bambaşka bir yere gidiyor. En basit örneğiyle, eskiden metrolarda işçiler jeton satarken, şimdi makinelerden alıyoruz. Bu da işçi hakları açısından yepyeni bir süreç doğuruyor. Gelecekte bütün işlerin robotlar tarafından yapılacağı bir dünyaya karşı sendikacılık ne öneriyor?
Bu bizim için en zor soru. Teknolojinin gelişmesi birçok sektörde işçi sayısını azaltan sonuçlar doğuruyor. Örneğin, geçen ay Almanya’daki Mercedes fabrikasını gezdim ve orada 30 yıl önce insanların yaptığı bazı işlerin şimdi robotlar tarafından yapıldığını gördüm. Ama bir taraftan da orada araştırma-geliştirme birimi açılmış ve orada da yüzlerce insan çalışıyor. Bu insanlığın ilerlemesine dair bir mesele. Hiçbir şekilde robotlardan korkmuyoruz. Robot, insanlığın ilerlediğini gösteren bir şey. Dolayısıyla, işçi sınıfı olarak bu süreç içerisinde bizim de konumumuz değişiyor, farklı işler yapıyoruz ama daha yaşanabilir bir dünya önündeki yollar da açılmış oluyor.
- İşini bir robot yüzünden kaybeden işçiler hak talep edebiliyor mu? Sizin bu konuda bir çalışmanız var mı?
Böyle bir dava bilmiyorum. Ama teknolojik gelişmeler karşısında kimse işini kaybetmemeli. Bu gelişmeler karşısında işçilere yeni çalışma olanakları doğmalı. Bir fabrikada yapılan işin niteliği elbette 40 yıl önceki gibi olmayacaktır.
- Sendikacılık bu değişimin hızını yakalayabiliyor mu?
O dinamizmi yakalamaya çalışıyoruz ve bu anlamda da bilim insanlarıyla çalışmalar yürütüyoruz. Kendi içimizde bu tür çalışmaların önünü açacak bir sürecin içerisine girmiş bulunuyoruz. Yapay zekâ, robotlar, ileri teknolojiyle çalışılan alanlar var. Ama bir yandan da 19. yüzyıl koşullarıyla merdivenaltı atölyelerinde çalıştırılan milyonlarca insan var. İnşaatlarda, tersanelerde, madenlerde 19. yüzyılı aratmayan şartlar var. Dolayısıyla hem teknolojik gelişmelerin ortaya çıkardığı dünyaya dair söz söylemek hem de işçinin yaşamıyla bir asansör vidası arasında fark görmeyen zihniyetle mücadele etmek zorundayız.