
Geçirgen Bağırsak Sendromunda Kişi Nasıl Beslenmeli?
Normal şartlarda bağırsaklarımız seçici geçirgen özelliğe sahiptir.
Normal şartlarda bağırsaklarımız seçici geçirgen özelliğe sahiptir. Birçok sebepten dolayı bağırsağın seçici geçirgen özelliğini kaybetmesi ile giden hastalıklar için kullandığımız çatı tanımlama ‘’Geçirgen Bağırsak Sendromu’’ (GBS) veya Dünya literatüründeki adıyla ‘’Leaky Gut Syndrome’’ (LGS) dur.
GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMU BAŞLIĞI ALTINDA DEĞERLENDİRİLEN HASTALIKLAR NELERDİR?
Gıda alerjileri
Ülseratif Kolit
Crohn Hastalığı
Çölyak Hastalığı
Çölyak Benzeri Hastalık
Laktoz İntoleransı (süt alerjisi)
SİBO Hastalığı
Disbiyozis
Kronik İshal
İBS
vb
BAĞIRSAKLARIN SEÇİCİ GEÇİRGEN ÖZELLİĞİ NE DEMEKTİR?
Yediğimiz-içtiğimiz gıdaların sindirimi gerçekleştikten sonra her biri bağırsağın değişik bölgelerinden emilerek kan dolaşımına ve kan dolaşımı sayesinde de vücudun ihtiyacı olan bölgelerine taşınır. Bağırsaklarımız vücudun ihtiyacı olan öğeleri seçici olarak emerek kan dolaşımına geçmesini sağlar. Bağırsaklarımızın seçici geçirgen özelliği sayesinde sindirimi gerçekleşmemiş makro moleküller, toksinler ve mikroplar kan dolaşımına geçemez.
Bağırsaklarımız vücudumuzun en geniş yüzey alanıdır ve yaklaşık 20.000 -22.000 m2 alana sahiptir. Bu alan endotel (iç deri) adı verilen tek sıralı hücrelerle kaplıdır. Sindirimi gerçekleşen gıdalar endotel hücreleri arasından geçerek kan dolaşımına karışır. Endotel tabakası kendisi tarafından salgılanan mukus olarak bilinen, jelimsi bir yapı ile kaplanarak sindirim salgıları ve bağırsak içeriğinin tahrip edici etkisinden korunmuş olur. Bağırsak endotel yüzeyinin sağlıklı seçici geçirgen özelliğini korumasında mukus tabakası ile birlikte sindirim sistemimiz boyunca her bölgeye özel faydalı bakteri kolonizasyonlarına ihtiyacı vardır. Bu faydalı bakterilere sindirim sistemi FLORASI veya MİKROBİYOTASI da denir. Bağırsakların seçici geçirgen özelliğinin sağlanmasında MUKUS ve FLORA son derece önemlidir.
BAĞIRSAKLAR SEÇİCİ GEÇİRGEN ÖZELLİĞİNİ NİÇİN ve NASIL KAYBEDER?
Bağırsak FLORASI (mikrobiyotası) biyoçeşitliliğinin azalması veya tamamen yok olmasına ve mukus tabakasının işlevselliğinin ortadan kalmasına bağlı olarak endotel yüzey hasarı oluşur. Oluşan endotel yüzey hasarı bağırsağın seçici geçirgen özelliğinin bozulmasına neden olur. Endotel hasarına bağlı olarak bağırsak krampları, bağırsakta iltihabi süreçler, ülserler, aşırı gaz, sindirim bozuklukları, uyku bozuklukları, gerginlik ve huzursuzluk, dışkılama bozukları, alerji vb. bulgular ortaya çıkar.
FLORA HASARI NİÇİN OLUŞUR?
Beslenme bozuklukları, beslenme yetersizlikleri, genetik alt yapı, uzun süre antibiyotik kullanımı, kemoterapi, radyoterapi, kortikosteroid kullanımı, uzun süre ağızdan beslenmemin olmaması, majör cerrahi girişimler, kronik ishal, tarım ilaçları (pestisitler, herbisitler), yoğun bakım tedavileri ve uzun süre hastanede yatmak gibi sebepler MİKROBİYOTA hasarı oluşmasındaki en önemli faktörlerdir.
MİKROBİYOTA HASARLARINDA TEDAVİYE BAŞLAMA KRİTERLERİ NELERDİR?
Hayatımızın herhangi döneminde hepimizde flora hasarı olmuştur. Fakat floramızda oluşan hasar çoğunlukla geride kalan mikrobiyota üyelerinin tekrar kendini yenilemesi ve çoğalması ile düzelir. Üzerinden altı ay geçmesine rağmen floramızdaki hasar düzelmiyorsa ve beraberinde klinik bulgular devam ediyor, hatta daha da derinleşiyorsa ve ek otoimmün hastalıklar ortaya çıkmaya başlıyorsa zaman geçirmeden FLORA NAKLİ tedavisine başlanması gerekir. Çünkü bu aşamadan sonra mikrobiyotanın tekrar sağlıkla hale dönüşmesi kendi kendine mümkün değildir. Tedavide gecikilen süre ile birlikte sağlıklı ve kaliteli bağırsak yüzey alanı geri dönüşsüz olarak kaybedilmektedir. Bundan dolayı tedaviye başlanma zamanı son derece önemlidir.
YEME İÇME İLE KAYBEDİLMİŞ FLORA TEKRAR KAZANILABİLİR Mİ?
Bu sorunun yanıtı maalesef HAYIR. Yeme içme ve sağlıklı beslenme ile ancak geride kalan rezerv floramızı koruyabiliriz.
GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMUNDA NASIL BESLENMELİYİZ?
Geçirgen bağırsak sendromunda her hastanın durumu kendisine özeldir. Bir hasta için iyi gelmeyen gıdalar bir başka hasta tarafından rahatlıkla tolere edilebilir. Fakat tüm hastalarda süreç ilerleyerek rahatsızlık veren gıdaların sayısı her geçen gün artacaktır. Gıdalara karşı hassasiyet, alerji, davranışlarda değişiklik, ruh halinin etkilemesi, sindirim bozuklukları, karın ağrısı, dışkılama bozuklukları ve aşırı gaz gibi her hasta için farklı besin ögelerine karşı meydana gelen reaksiyonlar da farklılıklar göstermektedir. Fakat genel olarak unlu mamüller, süt ürünleri, baharat, kuruyemiş, şarküteri ürünleri ve bazı sebze meyveler belli başlı rahatsızlık veren gıdalardır. Beslenmede temel prensip rahatsız eden gıdalardan uzak durmaktır. Endüstiyel gıdalar, paketli işlenmiş ürünler ve genetiği değiştirilmiş gıdalardan da özellikle özellikle sakınmakta fayda vardır.
Gıda takviyeleri ve probiyotikler de her zaman masum değildir. Özellikle gıda takviyeleri son derece kontrolsüz bir alan olup, umut satın almaya son derece müsait ürünlerdir. Gıda takviyelerinde şifadan daha çok sizin duymak ve satın almak istediğiniz sloganlar pazarlanmaktadır. Probiyotiklerin önemi ise gereğinde fazla abartılarak, her derde deva niteliğinde sunulmaktadır. Bilinmesi gerekir ki her endüstriyel probiyotik ürün her hasta için aynı etkiye sahip değildir. Ciddi ve etik firmaları hariç tutmak koşuluyla birçok probiyotik doğrudan KORTİKOSTEROİD ve ‘’Kortikosteroid Öncülleri’’ içermektedir. İçeriğindeki kortikosteroid ve öncülleri nedeniyle tüketilen üründeki etkinin ‘’PROBİYOTİK’’ içerik nedeniyle mi, yoksa içerdiği katkı maddeleri nedeniyle mi olduğu kısmı son derece karanlık ve izaha muhtaçtır. Klinik deneyimlerimiz göstermektedir ki, probiyotik kullanmaya başlayıp daha sonra bırakanlarda, bıraktıklarında başladıklarından daha iyi konumda olduğunu söyleyenlerin oranları çok düşüktür.
GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMUNDAN KURTULMAK MÜMKÜN MÜ?
Geçirgen bağırsak sendromunu oluşturan hastalıkların tedavisinde en etkin yol FLORA NAKLİ tedavisidir. Flora nakli ile Geçirgen Bağırsak Sendromunu oluşturan hastalıkların bir kısmından tamamen kurtulmak mümkün iken bir kısmında ise yapılacak flora nakli ile uzun dönem remisyonlar (hastalıksız iyilik hali) sağlanabilir.
FLORA NAKLİ NEDİR?
Flora Nakli, sağlıklı ve biyoçeşitliliği yüksek sindirim sistemi florasına (Mikrobiyotaya) sahip en az bir donörden, genel anestezi altında, 25-45 farklı anatomik alandan, endoskopik ve kolonoskopik olarak, her bir alan kendine özgü serumlarla yıkanarak alınan ‘’FLORA ÖRNEKLERİ’’ bir takım işlemlerden geçirildikten sonra, hastanın eşdeğer anatomik alanlarına, genel anestezi altında, endoskopik ve kolonoskopik olarak alınan flora örneklerinin ekilmesi işlemidir.
FLORA NAKLİNİN BAŞARI ORANLARI NE KADARDIR?
İyi seçilmiş ve eşleştirilmiş nakillerde başarı oranı %85’dir.
FLORA NAKLİ GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMUNDA KALICI BİR TEDAVİ MİDİR?
Hastaların büyük çoğunluğunda evet. Fakat bazı hastalıklarda kalıcı iken bir kısım hastalıklarda uzun dönem remisyonlar sağlanabilir.
FLORA NAKLİ DONÖRE ZARAR VERİR Mİ?
Hayır. Floramız gün içerisinde bile defalarca yenilenerek, ömrünü doldurmuş olan flora elemanları doğal yolla süpürülüp, gaita olarak atılır. Donörden flora örneği almak denizden bir damla su almak gibidir.
FLOAR NAKLİ HASTAYA BİR ZARAR VERİR Mİ?
Hayır, herhangi zarar vermez. Yapılacak flora nakli ile mikrobiyota biyoçeşitliliği artacağı için daha kaliteli sindirim sistemi fonksiyonları gerçekleşir.
Flora nakli ile ilgili klinik deneyimlerimizi makale haline getirerek hakemli, akademik ve saygın Amerikan Tıp dergisi olan CUREUS’da yayınladık. Yayına aşağıdaki linkden ulaşabilirsiniz.
Doç Dr Murat KANLIÖZ
Genel Cerrahi Uzmanı