Süleyman Karan

Süleyman Karan

“GEZİ’DEYDİM” DEMEK BİR ONUR MESELESİDİR

Gezi Direnişi, sadece bir ağaç meselesi değildi elbet. Siyasal islamcı iktidarın çirkin yüzünü görmeye başlayan halkın, o ergen, şımarık, ahlak dışı, yolsuz, otoriter, cumhuriyet ve laiklik karşıtı icraatlarına karşı ‘yeter’ demek için bir kitlesel eylemlilikti. Milyonlarca yurttaş, Türkiye’nin dört bir yanında, Taksim’de başlayan bu direnişe destek verdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana gerçekleşen en yoğun katılımlı siyasal eylemdi Gezi Direnişi... Karanlığa karşı kendiliğinden çakan bir kıvılcımdı.

HALKIN ONURLU BAŞKALDIRISI
Ne Anadolu Kültür Vakfı’nın, ne Taksim Dayanışması’nın ne de başka bir kuruluşun önderliğinde de gerçekleşmedi. Öylece ortaya çıktı, sonra iktidarın halka uyguladığı orantısız şiddet sonucunda, süreç içinde sönümlenip gitti. Her şeyi ele geçirdiğini, her despotluğu ve yolsuzluğu yapabileceğini sanan siyasal islamcı iktidar ise o süreç boyunca tir tir titredi. Siyasal islamcılar dışında toplumun her sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel katmanından Türkiye vatandaşları bu eylemler içinde yer aldı. Birbirine benzemez, gündelik hayatta pek az bir araya gelen yurttaşlar, bu direniş boyunca birlik oldu.

ETKİLERİ GELECEKTE DE GÖRÜLECEK
Bu yönüyle, sadece Türkiye’de değil, küresel ölçekte benzersiz kendiliğinden eylemlerden biri olarak tarihe geçti Gezi Direnişi... O direnişin siyasi ve sosyal etkileri süreç içerisinde, ağır ağır da olsa ortaya çıkıyor. Söz gelimi muhalefetin kendi arasındaki siyasi uzlaşma kültürü gibi... Yine pek çok sivil inisiyatifte bir araya gelen yurttaşların, bu ülkeyi daha iyi bir ülke haline getirmek için çalışıyor olması gibi... Siyasi kültürde yansımaları sürüyor Gezi’nin, toplumsal ahlaktaki etkilerini ise büyük olasılıkla gelecekte göreceğiz.

KİNDARLAR RÖVANŞ PEŞİNDE
Tabii ki böyle bir direniş, otoriter gerici iktidarlar için ‘en büyük korku’dur. Aynı zamanda bu iktidar kindar ve rövanşist olduğunu her zaman ortaya koymuş olduğundan, Gezi Direnişi’ni mahkum etmeyi yıllardır planlıyordu. İbret-i alem için en azından birkaç kişi seçip, ağır cezalar vermekti niyeti. İşte şimdi Gezi Davası’nda da yapılmak istenen bu. Bir öç alma harekatı... Zira binlerce insanı mahkum etmeye ne gücü yeter ne de cesareti iktidarın, hangi iktidar olursa olsun!

TARİHİ BİR SINAV
Şimdi Silivri’de görülen davanın mahiyeti işte tam da budur. Anadolu Kültür Vakfı’ndan Osman Kavala’nın tutuklu yargılandığı, Taksim Dayanışması’ndan Mücella Yapıcı, Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın da aralarında bulunduğu 16 sanıklı davada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne mütalaasını sunmuştu. Mütalaada Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Yiğit Aksakoğlu’na ağırlaştırılmış müebbet hapsi talep edilmişti.

Gezi Parkı davasının sonraki duruşması 18 Şubat'ta görülecek. Bu duruşmada karar çıkması bekleniyor. İddialar komedi filmi senaryosu gibi, tıpkı bu iktidara bağımlı yargının pek çok siyasi davada ortaya attığı iddialar gibi... Gezi eylemleri planlı bir senaryonun ürünüymüş, meydanlarda ve sosyal medyada organize bir şekilde hareket eden ayrıca uluslararası aktörlerden de destek alan sanıklar tarafından, bilinçli bir şekilde yönlendirildiği ve yönetildiği tespit edilmişmiş, Osman Kavala ve diğer sanıklar ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs’ suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış̧ müebbet hapis cezasına çarptırılmalıymış.

18 ŞUBAT'TA SİLİVRİ'YE
Bu 16 insandan bir bölümüne müebbet, bir bölümüne çeşitli hapis cezaları verileceği kesin... Mesele, bu cezaların haksızlığını ortaya koymak ve onlar için de mücadele etmek tabii ki, ama başka ve daha önemli bir meselemiz var. Bu davaya karşı, Gezi Direnişi’ne katılmış her yurttaşın “Ben de Gezi’deydim” demesi ve bu onurlu direnişi sahiplenmesi. Ve tabii 18 Şubat günü görülecek davaya binlerce insanın gidip, mahkeme önünde bu 16 insana destek vermesi...
Nasıl ki çok haklı, çok onurlu ve çok içten bir yurt savunmasıydı Gezi Direnişi, işte bu sebeple o direnişe katılan herkes, onuru için bu meseleyi sahiplenmeli... Böyle kitlesel bir eyleme yakışan bu olmalı. Tarihi bir sınav bu hepimiz için!

Önceki ve Sonraki Yazılar