Açlık sınırı asgari ücreti geçti! TÜRK-İŞ'ten yeni zam talebi açıklaması!

Açlık sınırı asgari ücreti geçti! TÜRK-İŞ'ten yeni zam talebi açıklaması!

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, asgari ücreti geçen açlık sınırıyla ilgili konuşarak yeniden zam talebinde bulunup bulunmayacaklarını açıkladı.

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, 2023-2025 döneminde yapılması planlanan kamu toplu iş sözleşmelerine ilişkin kamu koordinasyon kurulu ile birlikte sendika genel merkezinde bugün basın toplantısı düzenledi. 

Atalay, Türkiye’deki taşeron işçi sorunu, EYT ve çalışma yaşamını ilgilendiren diğer birçok soruna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Atalay, şöyle konuştu:

"TALEBİMİZ SEÇİM SATHINA GİRİLMEDEN KAMU SÖZLEŞMELERİNİ BİTİRMEK"

"Bugün kamu koordinasyon kurulu kamu sözleşmeleri ile ilgili dördüncü toplantı için arkadaşlar toplandı. Şu anda 700 bine yakın kamu sözleşmesinin bir an evvel bitmesi ile ilgili arkadaşlarımız çalışma yapıyor. İşçinin de talebi bizim de talebimiz de seçim sathına girmeden bu kamu sözleşmelerini bitirmek. Kamu sözleşmelerinin gündeminde taban ücretlerinin iyileştirme var, refah payı var, ilk altı ayla ilgili talep edilecek zam var. Onun dışında da sosyal yardımlar var, fazla çalışma ücretleri var. Hizmet zammı var; 18’e yakın madde var. Son şeklinin arkadaşlar verecekler, hafta başında da Bakanlığa her ne kadar ana madde görüşmeleri başlasa da HAK-İŞ’ten arkadaşlarımızın yaptığı görüşmede Bakanlığa teslim edecekler."

"ALIM GÜCÜ ORTADA"

"Burada ülkenin işçinin alım gücü ortada, öyle bir noktadayız ki şu anda özel sektörde büyük bir bölümü, bizim bu kamu sözleşmelerine bakıyor. Şu anda biz İzmit’te Selüloz-İş Sendikası 168 tane işçi ile birlikte 43 gündür grevde. Buraya gelmeden sendika başkanına son durumu sordum, arkadaşlar 10 yıllık kalifiye eleman. Aldıkları para 10 bin 800 lira brüt. Yani asgari ücret seviyesinin altında bir ücret. Talebimiz, 18 bin lira brüt. 50 yıllık bir firma hala orada ayak sürüyor. Bizim bu arkadaşlarımız ile ilgili deposundaki malları tüketmeye çalışıyor yahut grevi kırmaya çalışıyor. Böyle bir mücadele devam ediyor."

"ÜLKEYİ YÖNETENLER SERMAYEYE KARŞI EMEĞİ KORUMAK MECBURİYETİNE AMA KORUYAMIYORLAR"

"Eskişehir’de de bir alçı fabrikasında 100 tane işçi 8 aydır grevde. Oradaki durumda başka bir durum. Oradaki işçiler örgütlendi, patron bunlar niye örgütlendi diye milleti kapının önüne koydu, 8 aydır arkadaşlarımız orada. Sendikanın verdiği yardımla ya da kendi imkanları ile yaşamaya gayret sarf ediyor. Ülkeyi yönetenler, Meclis’i, iktidarı, muhalefeti sermaye karşısında emeği korumak mecburiyetinde; maalesef emeği koruyamıyorlar. Bir yerde örgütleniyorsun, mahkeme 7 sene sürüyor. 7 sene sonunda ne sendika kalıyor ne iş yeri kalıyor. Bu ülkede işçi olarak 17 milyonuz, örgütlü yüzde 14. Yani her 100 kişiden 14 kişisi örgütlü, 86 kişisi örgütsüz. Bu kabul edilebilir bir tablo değil. Kabul edilebilir bir rakam değil. Burada 100 kişiden 86 kişi örgütsüzse bunun sendikalarla, iktidardan muhalefete iyi düşünmesi lazım."

"ÖRGÜTLENMEYE PATRONLAR DIŞINDA HERKESİN İHTİYACI VAR"

"Burada kıdem tazminatı gündeme geliyor, kıdem tazminatı sendikacıların kırmızı çizgisi. Almayanlar ile ilgili bir düzenleme yapılırsa iktidarı muhalefeti varız. Ama patronlarla oturalım, konuşalım dediğimiz zaman eldeki imkanları kaybettik. Onun için kıdem tazminatına, örgütlenmeye patronlar dışında herkesin ihtiyacı var."

"TAŞERON MESELESİ ÜLKE GÜNDEMİNDEN ÇIKSIN"

"Kamu sözleşmesinin dışında büyük problemlerden bir tanesi şu an iki üç aydır Meclis’te 3600 ek gösterge bu ülkenin gündemindeydi, EYT bu ülkenin gündemindeydi, 4/B’liler bu ülkenin gündemindeydi… Taşeronlarımız var, bu ‘taşeron’ lafı ülke gündeminden çıksın. Bir kere taşeron lafı iyi bir laf da değil. Taşeron lafından ne ben hoşlanıyorum ne taşeronlar hoşlanıyor. Bunlarla ilgili de bir yasal düzenleme bir an evvel yapılsın. Bu mesele ülke gündeminden çıkıp hallolsun. Sağlık Bakanlığı’nda, Enerji Bakanlığı’nda, Ulaştırma Bakanlığı’nda çok fazla taşeron var. Onların dışında öbür bakanlıklarda da az da olsa her yerde var. TÜRK-İŞ’in talebi bir an evvel taşeron meselesi ülke gündeminden çıksın, bu mesele bitsin."

"DEPREM BÖLGESİNE MAHSUS BİR DÜZENLEME"

"EYT ile ilgili Plan ve Bütçe’de görüşmeler devam ediyor. EYT ne zaman çıktı? 8 Eylül 1999’da. Depremle ilgili… Ben de o zaman deprem bölgesindeydim, millet ölüsünü daha mezara koymadan, daha binanın altında ölüsü çıkmadan bir hafta sonra bir kanun çıkardılar. Deprem bölgesine mahsus bir düzenleme yapılması lazım. Bugün arkadaşlarımız plan ve bütçe komisyonunda bununla ilgili bir teklif sunacaklar."

"TEMSİL NOKTASINDA YÜZDE 1 BİLE DEĞİLİZ"

"Örgütlenme ile ilgili sendikaların önünü açacak yasal düzenlemeye ihtiyacımız var. Sivil toplum yoksa sendikalar yoksa bu ülkede ne özgürlükten bahsedilebiliriz ne demokrasiden bahsedebiliriz. Herkesin sendikaya ihtiyacı var. Meclis’te 30 tane taşeron kökenli milletvekili olsaydı bu taşeron meselesi çözülürdü. Geçici kökenli milletvekili olsaydı bu mesele de çözülürdü. Onun için kitaptan okumak başka, tulum giymemiş, tarlada çalışmamış, işçi olmamış… Biz bu ülkenin dörtte üçüyüz, temsil noktasında yüzde 1 bile değiliz. Bu seçim döneminde açık açık söylüyorum, ben bir yere aday değilim, aday da olmayacağım ama emekten yana olanlar ile hareket etmek durumundasın."

"ZAM TALEBİMİZ YOK"

Atalay, TÜRK-İŞ verilerine göre açlık sınırının asgari ücreti geçmesi nedeniyle ‘ek zam’ talebiyle ilgili soru üzerine şu yanıtı verdi:

“Şu anda öyle bir zam talebimiz yok, önce gündemdeki kamu sözleşmesini bir halledelim. Ondan sonraki ortama bakarız, bir şey dememiz gerekiyorsa…Biz asgari ücret komisyonuna katılmadık, toplantıya da gitmedik. Gitseydik daha yüksek olur muydu ‘olabilirdi’. Ama TÜRK-İŞ bir rakam söyledi, söylediği rakamın yanında durur. Bu geçmişte de böyle oldu, bugün de böyle oldu. Bazı sendikalar diyor ki ‘gitseydin daha yüksek olabilir miydi’, olurdu. Ama pazarlık yapacak halimiz yok. Biz bir rakam söylüyoruz, o rakamın arkasında durmak zorundayız. Onun için şu kamu sözleşmesinden, taşeronları, geçici işleri ülke gündeminden çıkaralım. Ondan sonra onunla ilgili yapacak bir şey varsa yaparız.”