AKP'li Ünal: Oy oranımız %42-44 altına hiç düşmedi

AKP'li Ünal: Oy oranımız %42-44 altına hiç düşmedi

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, “Ar-Ge Başkanlığımız düzenli olarak anket yaptırıyor. AK Parti’nin oy oranı hiç yüzde 42-44 bandının altına düşmedi. Cumhur İttifakı’nın oy oranı ve Cumhurbaşkanımızın oy oranı yüzde 52’nin altına hiç düşmedi” dedi.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, AKP'nin 19’uncu kuruluş yıl dönümü öncesi medya temsilcileri ile bir araya geldi. Partisinin bugüne kadarki icraatlarını paylaşan Ünal, “AK Parti’den kurtulmalıyız düşüncesinde olanlar bu umutlarından hiç vazgeçmediler. Her seferinde de büyük bir hayal kırıklığına uğradılar. Türkiye’de hep şunu yapmayı hedefledik: Milletimizle beraber inandığımız yolda kararlılıkla yürümeyi kendimize şiar edindik. Bundan sonraki süreçte de inanıyoruz ki, Türkiye’nin önü açık” ifadelerini kullandı.

"Cumhur İttifakı’nın ve Cumhurbaşkanımızın oy oranı yüzde 52’nin altına hiç düşmedi"

t24'te yer alan habere göre Ünal, “Son dönemde özellikle Cumhur İttifakı’nın oy kaybettiği yönünde açıklamalar yapılıyor. Bu açıklamalara yönelik sizin değerlendirmeleriniz nedir” şeklinde yöneltilen soruya karşılık şunları söyledi:

“Ar-Ge Başkanlığımız düzenli olarak anket yaptırıyor. Tek bir anket yaptırmıyoruz, 3-4 farklı şirkete anketler yaptırıyoruz. AK Parti’nin oy oranı hiç yüzde 42-44 bandının altına düşmedi. Cumhur İttifakı’nın oy oranı ve Cumhurbaşkanımızın oy oranı yüzde 52’nin altına hiç düşmedi. Türkiye ekonomisi ile ilgili, AK Parti siyaseti ile ilgili oluşturulmak istenen simülasyon gerçeğe çarptığında hep dağıldı. Benim buradan bir önerim var, artık birilerine, bir şeylere bel bağlamak yerine biraz kendilerine güvenseler, biraz siyaset üretseler, biraz Türkiye’nin geleceğine ilişkin yeni şeyler ortaya koysalar. CHP kongresinde bir motto ile ortaya çıktılar. Kılıçdaroğlu’nu büyük bir dikkatle dinledim. Ama maalesef AK Parti aşağı AK Parti yukarı. Bildiğimiz, ezberlediğimiz ve 2010’dan bugüne oluşturmak istediği meşruiyet krizleri, değersizleştirme, itibarsızlaştırmadan başka bir şey görmedim.”

"Erken seçim yok"

Erken seçim tartışmaları ile ilgili Ünal, “Bizim attığımız adımlarda herhangi bir şekilde erken seçim havası var mı? Asla. Bu konunun tartışılmasını gereksiz görüyorum. Türkiye’nin gündeminde hiçbir şekilde erken seçim yoktur” dedi.

"AK Parti'den kurtulmayı bekleyenler, bir öneri koymak adına ne söylediler?"

Bugün, Türkiye’nin yaşadığı süreçle ilgili muhalefetin öneri anlamında söylediği hiçbir şey olmadığını kaydeden Ünal, “AK Parti’nin ayağının takılmasını ve bir takım dış etkenler veya içerde bir takım krizlerle AK Parti’den kurtulmayı bekleyenler bugüne kadar Türkiye’de siyaset adına Türkiye’ye bir perspektif, bir ufuk çizmek ve bir öneri koymak adına ne söylediler diye baktığımızda maalesef hayal kırıklığına uğruyorsunuz” diye konuştu.

“2010 yılından bugüne Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanı olduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye için ne söylediğini dönüp baktığımda kocaman bir sıfır ile karşılaşıyorum” diyen Ünal, “Türkiye için bir siyaset üretmeyi bırakın bir fikir bile üretmeyen bir CHP ile karşı karşıyayız. 2010’dan bugüne siyaset adına CHP ne üretti diye baktığımızda, maalesef herhangi bir siyaset üretmedi. Bunun yerine meşruiyet krizi üretti, seçilmiş hükümeti, seçilmiş cumhurbaşkanını, yapılan referandumları, seçimleri itibarsızlaştırma, değersizleştirme ve meşruiyetini tartışmaya açmaktan başka bir şey yapmadı” açıklamasında bulundu.

"Recep Tayyip Erdoğan, Adnan Menderes'ten bugüne liderlerin hayallerini gerçekleştirdi"

AKP'nin, 'milletle beraber inandığı yolda yürümeyi ve millete vaat ettiği her şeyi gerçekleştirmeyi' ilke edindiğini belirten Ünal, “Recep Tayyip Erdoğan, Adnan Menderes’ten bugüne bütün liderlerin hayallerini ve vaatlerini gerçekleştiren lider olarak ortaya çıktı. Liderlerin hayalini gerçekleştiren lider olarak Recep Tayyip Erdoğan Türk siyasetinde önemli bir yer tutuyor” dedi.

Sağlık alanında Türkiye’nin salgın sürecini en başarılı yöneten ülkelerden bir tanesi olduğunu vurgulayan Ünal, şunları söyledi:

“Türkiye şu anda 105 ülkeden 70 bin vatandaşını Türkiye’ye getirip tedavi etmeyi başarmış. 160’ın üzerinde ülkeye tulumundan maskesine kadar üreterek göndermiş bir ülke olarak bulunuyor. Burada acı olan şudur: Bu süreci bu kadar iyi yöneten Türkiye’ye karşı tek bir kelime güzel söz söylemek yerine Küba’yı örnek gösteren bir akılla da karşı karşıyayız. Muhalefetin siyaset üretmediğinin en kolay örneği bu. Siyaset yapmak öncelikli olarak bir takım ilkelerinizin, mihenklerinizin olmasıyla ilgili bir şey. Siyaset yapmak doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmektir. Eğer AK Parti’nin yaptığı doğru işlere doğru diyebilselerdi bugün eleştirdikleri yanlışlarla ilgili de sanıyorum söz söyleme hakları olabilirdi.”

Muharrem İnce'nin parti kuracağı iddiaları

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Ünal, Muharrem İnce’nin parti kuracağı iddialarına ilişkin soruya şu cevabı verdi:

“Muharrem İnce ile beraber uzun dönem grup başkanvekilliği yaptık. İnce’nin ortaya koyduğu siyaset itirazları ve yaptığı açıklamalar zaten kamuoyu olarak ve özellikle medya mensupları olarak herkesin malumu. Kendisi de, bir siyasi parti kurmaktan ziyade bir hareket başlatmak istediğini ifade etti. Bu süreç tabi ki kendisinin bileceği ve yöneteceği bir süreç. CHP içerisinde hangi sonuçları doğurur bununla ilgili bir değerlendirme yapmam doğru olmaz. CHP’nin, AK Parti’ye dönük yüzü beni ilgilendiriyor, CHP’nin Muharrem İnce’ye dönük yüzü kendi iç meseleleri.”

"Kurulan siyasi partiler ile ilgili kararı veren millettir"

Ünal, “Her partiye küsen kişilerin parti kurmasını doğru buluyor musunuz” şeklinde yöneltilen bir soruya, “Siyasette insanların siyasi hareket oluşturmaları ve parti kurmaları onların genel olarak hakları. Siyasi parti kurma konusunda bizim siyasi parti kuranlara neden siyasi parti kuruyorsunuz ya da bu doğru değil gibi bir değerlendirme yapmamız doğru olmaz. Burada söz de karar da milletin. Siyasetin güzel tarafı da bu. Türkiye’de birçok siyasi parti kuruldu, kurulan siyasi partiler ile ilgili kararı veren millettir. Bu partiler ile ilgili karar verecek olan milletimizdir” dedi.

"İyi Parti’nin kendi siyasal tabanına henüz daha oturmadığını görüyoruz"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e “Evine dön” çağrısına ilişkin de bir değerlendirmede bulunan Ünal, “Siyasi partiler kendi tabanlarının sosyolojisi ile birlikte hareket ederler. Siyasi partiler, kendi tabanlarının hassasiyetlerini ve taleplerini kaçınılmaz olarak dikkate almak durumundalar. Kurulduğu günden ve daha sonraki süreçteki ittifakların içerisindeki pozisyonlarından dolayı İYİ Parti’de birçok kez açıklama yapmak durumunda kaldı. Meral Akşener ve sözcüleri de bu konularda açıklama yapmak ve bu konuyu bir siyasi zemine oturtmak konusunda ciddi güçlükler yaşadılar ve bu güçlükler hala görülüyor. İYİ Parti’nin kendi mecrasına veya kendi siyasal tabanına henüz daha oturmadığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Bir diğer gazetecinin, “İstanbul Sözleşmesi konusunda AK Parti’de farklı görüşlerin olduğu söyleniyor? Bu konuya ilişkin değerlendirmeleriniz nelerdir” sorusuna Ünal, şu cevabı verdi:

“Siyaset, doğası gereği toplumda tartışılan her konuyu ilgi alanına alır ve onu değerlendirir. Bu konuda da bir toplumda yaşanan tartışma süreci var. Bu tartışma sürecinin AK Parti için karşılığı öncelikli olarak meselenin kendi zemininde tartışılması ve değerlendirilmesidir. Bu konuda biz de parti olarak değerlendirmelerimizi yaptık ve zaman zaman bu değerlendirmelerimizi kamuoyu ile paylaştık. Konunun muhatapları olan yani parti sözcümüz ve hükümet sözcümüz bu konularla ilgili gerekli görüşlerini paylaştılar, bundan sonra da paylaşacaklar.”

Sosyal medya düzenlemesi ile ilgili bir soruyu yanıtlayan Ünal, “Görüşmeleri BTK yapacak. Dolayısıyla görüşmelerin herhangi bir siyasi ayağı söz konusu değil. Görüşmeleri gerçekleştirmede muhatap olan BTK. 1 Ekim’de yasa yürürlüğe girecek. 1 Ekim’de ilk uyarı yapılacak. Ondan sonraki 30 gün içerisinde eğer bir geri dönüş olmazsa yasa da belirtilen yaptırımlar uygulamaya geçecek. Burada maalesef muhalefet, Twitter’e, Facebook’a Türkiye’de hukuki ve mali bir muhataplık oluştu yerine sosyal ağların hakkını savunmak için yasayı Anayasa Mahkemesine taşımayı tercih etti. Yasanın hangi gerekçesini alıp Anayasa Mahkemesine götürecekler onu da merak ediyorum” cevabını verdi.