Ali Babacan deprem bölgesinde: "Tablo çok hazin"
DEVA Partisi lideri Ali Babacan, "Bugüne kadar karşılaştığımız kurtarma ekiplerinin neredeyse yüzde 80’i hep gönüllü çıkıp gelmiş. İnsan kaynağı var ama alet edevat bulmakta sıkıntı çekiyorlar. Tablo çok hazin." dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin ardından Gaziantep Nurdağı ilçesine gitti. Babacan bugün yaptığı incelemelerin ardından bu akşam yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“İlçenin neredeyse yüzde 80’i, 90’ı artık oturulamayacak hâle gelmiş binalardan oluşuyor. Çok yıkılmış, ayakta kalanların da artık kullanılma şansı yok. Can kaybının çok yüksek olacağından endişe ediyor herkes. Şu anda Gaziantep il başkanımız ve Nurdağı ilçe başkanımız ile beraberiz. Nurdağı ilçe başkanımız ağabeyini kaybetti, yakınlarını kaybetti. Burada kiminle konuşsanız en yakınından başlayarak çok sayıda yakının, arkadaşının hayatını kaybettiğini öğreniyoruz. Yıkım çok büyük, can kaybı çok büyük.
“ÇALIŞAN İNSAN SAYISI, KULLANILAN İŞ MAKİNESİ, FACİANIN BÜYÜKLÜĞÜ KARŞISINDA ÇOĞU YERDE OLDUĞU GİBİ BURADA DA MAALESEF YETERSİZ”
Buradan önce İslahiye’de idik. Orada da durum aynı. Binaların büyük bölümü yıkılmış, toplamına baktığımızda yüzde 90’ı, 95’i artık kullanılamayacak durumda. Her iki ilçe de Kahramanmaraş’tan başlayıp Antakya’ya inen fay hattının üzerindeki ilçeler. Her iki ilçede de yıkım çok çok büyük. Can kaybının çok yüksek olmasından herkes endişe ediyor. Çalışma var, ama çalışmalardaki kapasite, çalışan insan sayısı, kullanılan iş makinesi, facianın büyüklüğü karşısında çoğu yerde olduğu gibi burada da maalesef yetersiz. Hava soğuk, iklim çok sert. Vatandaşlarımız farklı köşe başlarında, kaldırımlarda kendi yaktıkları ateşle ısınmaya çalışıyorlar. Çadır dağıtımı başlamış ama henüz ihtiyacı olanların hepsine çadır yetişmiş değil. Özellikle merkezden uzak olan köylerde, beldelerde sorun oldukça büyük. Ne olup ne bittiğine ilişkin elde maalesef bilgi de yok. Ulaşılamayan köyler var. Özellikle dağ köylerinde, kar kışın altında bu köyler.
“BÜYÜK BİR İNSANLIK DRAMIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
Büyük bir insanlık dramıyla karşı karşıyayız. Üzüntümüz çok büyük. Kelimelerle anlatılabilecek bir tablo değil. Buradaki tablo, öyle televizyon ekranlarından, telefondan anlaşılabilecek bir tablo değil. Biraz önce değerli ilçe başkanımızın yakınlarını kaybettiği binanın önüne gittik. 15-20 tane bina, birbirinin üstüne geçmiş biçimde tamamen göçmüş durumda. Binaları birbirinden ayırmak mümkün değil. Bir inisiyatif var, kurtarma çalışmaları var, AFAD var, ama hasarın büyüklüğü karşısında eldeki imkânlar ve yapılmaya çalışılan uygulamalar çok yetersiz.
IŞIKLARI KAPATIP KARANLIĞI GÖSTERDİ
Barınma büyük sorun. Buralara acilen çadır takviyesi gerekiyor. Aynı zamanda hava çok soğuk olduğu için, bugün ilk defa duyduk, çadırların zeminine izolasyon malzemesi gerekiyor. Çünkü çadırlar betonun, toprağın üzerine kuruluyor. İncecik naylon. Onun üzerine yatmak, geceyi geçirmek adeta mümkün değil. Isınma çok büyük bir sorun. Pek çok yerde elektrik yok. Şu anda gördüğünüz mahallede elektrik sıfır. Şu anda bizim kameraların ışığıyla ortalık aydınlanıyor. Hatta şöyle, bir ışıkları kapatalım arkadaşlar, eğer mümkünse. Ortamın ne kadar karanlık olduğunu görebiliyor muyuz, mümkün mü? Evet, şimdi ışıklar yokken tablo bu. Şimdi bir tek aydınlık arkadaki kurtarma aracının çalıştığı projektör.
Su yine ihtiyaç. İlaç büyük bir ihtiyaç. İslahiye merkezde, Nurdağı’nda ilaç büyük bir ihtiyaç. Lambaları yakabilirsek. Her gördüğümüz yerde bu ihtiyaçlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu sabah da ben hem sosyal medyada paylaştım, bazı yayınlarda da söyledim. Acil seyyar eczanelere ihtiyaç var. İnsanlar ilaca ulaşamıyor.
“BU HİJYEN SORUNU, BİR SÜRE SONRA BURADA SALGIN HASTALIKLARIN BAŞLAMASINA SEBEP OLABİLİR”
Bir başka önemli ihtiyaç seyyar tuvalet. Gerçekten bu hijyen sorunu, bir süre sonra burada salgın hastalıkların başlamasına sebep olabilir. Türkiye’de ne kadar seyyar tuvalet varsa bu bölgeye acilen sevk edilmesi gerekiyor. Ne kadar şantiye malzemesi varsa, ister yapılacak konteynır, ister seyyar tuvalet. Türkiye inşaat sektöründe kuvvetli bir ülke. Şantiyede kullanılan ne var ne yoksa, Türkiye genelinde acil olmayan inşaatların alet edevatı bir an önce gönderilmeli.
İhtiyaçlar büyük. Yardımlar, özellikle gıda yardımları artık ulaşmaya başlamış. Tırları görüyoruz sağda solda, yardım kamyonları var. Bunların dağıtım organizasyonlarıyla ilgili hâlâ sıkıntılar var. Bizim teşkilatımız buradan ortak bir depo tutmuşlar. Bizim teşkilatımıza gelen yardımları oradan toplayıp ihtiyacı olan mahallelere ulaştırmaya çalışıyorlar.
“TÜRKİYE’NİN BU TRAVMAYI ATLATMASI ÇOK UZUN SÜRECEK, ONU ANLIYORUZ”
Bugüne kadar karşılaştığımız kurtarma ekiplerinin neredeyse yüzde 80’i neredeyse hep çıkıp gelmiş insanlar. İnsan kaynağı var ama alet edevat bulmakta sıkıntı çekiyorlar. İş makineleri bulmakta bazı enkazlar açısından sıkıntı çekiyorlar. Tablo gerçekten çok çok hazin. Bu işin toparlanması uzun sürecek, öyle görünüyor. Türkiye’nin bu travmayı atlatması, Türkiye’nin bu enkazı kaldırması, Türkiye’nin bütün bu insanların gönüllerinde açılan yaraları tamir etmesi çok uzun sürecek, onu anlıyoruz. Ekibimizle beraber sahadayız. Bütün bölgede, her ilçede teşkilatımız var. İl başkanlarımız görevinin başında. Genel Merkez’den hiçbir yönlendirme beklemeden her ilçe kendi içerisinde çalışmaya başlamış durumda.
Ülkemiz çok büyük bir sınav veriyor, millet olarak çok büyük bir sınav veriyoruz. Omuz omuza verince, kol kola verince bu sorunları da aşacağız. Biraz vakit alacak ama bu sorunları da aşacağız. Ağır bir yükün altında ülkemiz, her açıdan insani yükün altında. Aynı zamanda büyük bir maddi yükün altında. Bu yüklerin altından kalkılması çok iyi bir organizasyon meselesi olacak. Çok iyi insan kaynağı gerekir. Ehil, dürüst insanlarla ancak Türkiye bu yükün altından kalkabilir. İyi istişare ile, sivil toplumuyla, kamuyla, belediyeleriyle, muhtarlarıyla beraber çok iyi istişare etmek gerekiyor her şeyi. Bilgi akışını çok iyi sağlamak gerekiyor. İhtiyaç var, elde imkânlar var. İhtiyaç ile imkânların buluşamadığını görüyoruz çoğu yerde. Gerçekten hepimize büyük görev düşüyor.
Herkesin üzerinde sorumluluk var. Bu sorumluluğu yerine getirmek için de hep beraber çalışmak zorundayız. Allah bir daha böyle acılı günler göstermesin ülkemize, bir daha böyle büyük felaketlerden milletimizi sakınsın diyorum.”