Cumhuriyet'te yer alan habere göre, Diyanet'in "Evlatlıkla evliliğin önünde engel olmadığına" ilişkin yayınlayıp daha sonra kaldırdığı fetvaya milyonlarca yurttaş gibi tepki gösteren gazeteci Fatih Altaylı hakkında suç duyurusunda bulunulması için Diyanet personeline örnek dilekçe gönderildiği ortaya çıktı. 

Ali Erbaş’ın deprem bölgesine yönelik çalışmaları övülen dilekçenin, doğrudan Erbaş’ın talimatıyla hazırlandığı ve kuruma dağıtıldığı öne sürüldü.

Gazeteci Altaylı sosyal medya hesabından o skandal fetvayaya karşı, "Gerçekten sapıksınız anladık da Diyanet gibi kurumda ne işiniz var? Sapıklar. Gidin porno sektörüne girin. Atatürk’ün millete doğru düzgün din bilgisi verilsin diye kurduğu kurumu sapık muhayyileniz (hayal gücü) ile kirletmeyin" tepkisini göstermiş, Diyanet ise, bu paylaşımı nedeniyle Altaylı hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

ZORLA SUÇ DUYURUSU

Ancak kurumsal suç duyurusuyla yetinilmediği, Erbaş’ın talimatıyla hukuk müşavirliğine örnek suç duyurusu metni hazırlattırıldığı ve kuruma dağıtıldığı ortaya çıktı. Cumhuriyet’in ulaştığı örnek dilekçede, teslim edileceği başsavcılığın adı, başvuran kişi bilgileri ve imza kısmı boş bırakıldı.

"AHLAKA VE EDEBE AYKIRI SÖZLER"

İsnat edilen suçlar ise “hakaret”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” ile “nefret ve ayrımcılık” olarak belirtildi. Altaylı’nın “Diyanet personeline hakaret ettiği, ahlaka ve edebe aykırı sözleriyle yurttaşları ve depremzedeleri Diyanet’e karşı kışkırtmaya çalıştığı” iddia edildi.

ALİ ERBAŞ'A ÖVGÜ

Öte yandan dilekçede, fetva ve Altaylı’nın tepkisinden ayrı olarak Başkan Erbaş’ın övülmesi dikkat çekti. “Erbaş’ın riyasetinde başkanlığın afete karşı çalışma başlattığı, Erbaş’ın da depremin hemen ardından bölgeye gittiği, çalışmaları yerinde koordine ettiği, depremzedelerin camide kalabileceğini duyurduğu, uygun olan Kuran kursları ve Diyanet Akademi merkezlerinin de hizmete açıldığı” anlatılan dilekçede, başkanlığın deprem çalışmalarına yer verildi. 

Personele, yöneticiler tarafından “suç duyurusunda bulunup bulunmadığının” sorulduğu, bu durumun suç duyurusunda bulunmayanların fişleneceği yönünde kaygıya neden olduğu öne sürüldü.