Andımız'ın kaldırılmasına Yılmaz Özdil öyle bir tepki verdi ki...
Yılmaz Özdil, Bizim TV'de Lale Özan Arslan'ın konuğu oldu. Andımızın artık okullarda okutulmayacağı kararına sert tepki gösteren Özdil, "İnsan andımızı kaldırır mı ya? " dedi.
Danıştay 8. Dairesi, 2018'de “Andımız kaldırılamaz” dedi. MEB itiraz etti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 8. Daire'nin kararını iptal etti. Andımız artık okullarda okunmayacağı biliniyor.
Yılmaz Özdil de Bizim TV'de Lale Özan Arslan'ın programında andımız kararına değindi. Andımızın kaldırılmasına sert tepki gösteren Özdil, “Andımız, imbikten süzülmüş bir ruhtur” açıklamasında bulundu.
Yılmaz Özdil, şunları söyledi:
"İnsan andımızı kaldırır mı ya? Andımız, imbikten süzülmüş bir ruhtur. Bu Cumhuriyet’in özüdür. Onu kaldır, bunu sat, onu at. Mesela, memleketin malını mülkünü ne kadar kolay satıyorlar. Niye? Çünkü toplumda o bilinci yok ettiler.
Mesela millet evindeki boş vita tenekesini bile atmaz, kanepesinin altına koyar. Abi senin limanını satıyorlar diyorsun, herifin umrunda değil. Çünkü liman ona bir şey ifade etmiyor. Kendisine ait olduğunun farkında değil. Senin toprağını satıyorlar, fabrikalarını sattılar. Bankalarını satıyorlar. Niye? Bir şey ifade etmiyor. Çadır kültürünün sonucudur bu. Sadece çadırın içini kendisinin biliyor, dışarıyla ilgilenmiyor. Böyle bir toplum haline getirirsen işte bu toplumun da böyle yöneticileri olur.
Bu memleket Kuvâ-yi Milliyecinin paltosuyla, Kuvvacı müftünün kefen parasıyla kuruldu. Size hiçbir ifade etmiyor mu? Etmiyor. Süleyman Demireller, Bülent Ecevitler, Türkeşler, Erbakanlar neden birbirlerine karşı bu kadar saygılıydılar? Toplum önünde en azından birbirlerine nazik davranıyorlardı. Çünkü, yanmış, yıkılmış, felaketler yaşamış bir toplumun içinden geldiler onlar. Bu milletin de devletin de kıymetini biliyorlar. Elbette devleti yönetme biçimleri, doğrunun biçimleri konusunda aynı fikirde değillerdi. Hepsinin dünya görüşü de farklıydı, ideolojisi de farklıydı, devletin yönetim biçimleri de farklıydı ama ortak duygu, milletti, devletti.
O yüzden Bülent Ecevit ile rahmetli Erbakan beraber çıktılar Kıbrıs’a. O yüzden Abdullah Öcalan’ı biz tutup buraya getirdiğimizde Bülent Ecevit başbakandı ama Süleyman Demirel de Çankaya’da oturuyordu. Abdullah Öcalan’ı Kenya’dan alıp getiren time Çankaya Köşkü’nde Süleyman Demirel, arkasına özel birer yazılı notla tarihi bir konuşmayla saat hediye etti. Çünkü, Abdullah Öcalan’ın yakalanması, Bülent Ecevit’e ne ifade ediyorsa Süleyman Demirel’e de onu ifade ediyor. Biz nasıl bu hale geldik? Bunu düşünmek lazım.
Bu milletin, bu devletin kıymetini bilmeyen insanlarla ülkeyi yönetirsen işte böyle olur. O yüzden o insanlar son derece nazik, esprili, hoşgörülüydü. O yüzden şu anda Türkiye’de nezaket yok, hoşgörü yok, tam tersine kutuplaşma, kamplaşma var. Çünkü milletin ve devletin kıymetini bilmeyen bir siyasi ortam var."