Aşı faydalı mı? Zararlı mı?

Aşı faydalı mı? Zararlı mı?

Türkiye’nin dönemsel olarak en çok tartışılan konularından bir olan aşı, yeni moda olan karşıtlık ve maliyet tartışmaları üzerinden yeniden gündemde

Gerekliliği ve maliyeti üzerinden herkesin fikir beyan ettiği aşıya dair yaratılan olumsuz algının insan sağlığına maliyeti ne? Aşının faydaları ve zararları mukayese edilebilir mi? Aşı ithalatı güvensizliğe sebep oluyor mu? Türkiye tarihinde aşı üretimine dair yapılan çalışmalar nelerdir? Yurt Gazetesi, okurları için bilirkişilere sorarak tüm sorulara cevap arıyor ve bu konuyu tüm yönleriyle ele alıyor.

KIZAMIK VAKALARINDA ARTIŞ
Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı verilere göre, Türkiye genelinde kızamık vakalarında önemli bir artış gözleniyor. Bu artışın en önemli nedeni ise, ailelerin çocuklarını aşılamaktan kaçınması. 2018 yılında 662 olan kızamık vakası sayısı, bu yıl 4 kat artmış durumda. Uzmanlara göre, Türkiye’de aşılama faaliyetleri bugün durduğu takdirde, bir yıl içinde 14 bin çocuğun hayatını kaybetmesi söz konusu. Peki bütün bu somut verilere rağmen tartışma konusu olan aşının hikayesi ne? Osmanlı’ya kadar dayanan aşılama çalışmalarını, aşının faydalarını ve ekonomisini; Aşı - Serum Üretim ve Araştırmaları Merkezi Müdürlüğünü yapmış Mustafa Hacıömeroğlu ve Aile Hekimleri Dernekler Federasyonu Başkanı Dr Özlem Sezen’e sorduk.

Aşının faydası tartışılamaz

Kırım Kongo kanamalı ateşine karşı dünyadaki ilk serumu üretmesiyle tanınan Kimya Mustafa Hacıömeroğlu, aşının faydalarına dair tartışmaları son derece yersiz bulduğunu söylüyor. Nice medeniyetleri yok etmiş çiçek hastalığının, 1967-1977 yılları arasında yapılan aşılamalar sayesinde dünyadan silindiğini aktarıyor ve ekliyor; ‘‘Yoğun aşılama sonucunda çiçek hastalığına sebep olan virüsler ortadan kalkınca, bu aşının üretim ve uygulamalarına da son verildi. Çocuk felci de yine doğru aşı üretimi ve uygulamalarıyla başa çıkılabilen hastalıklardandır. Güvensizlik üzerinden çocuklarını aşılatmayan aileler var. O aileler, çocukları bir hastalığa yakalandığı takdirde bunun vicdani yükünün altından kalkamazlar.’’

AHEF Başkanı Dr Özlem Sezen ise, aşı karşıtı konuşup olumsuz algı yaratanların sağlık sektörünün dışından olduğuna dikkat çekiyor. Kadınlara yapılan bir HPV aşısı bilimsel olarak kanıtlanmış şekilde büyük oranda kanseri engelliyor, bu aşının engellediği ölüm karşısında maliyet sorgulaması yapılamaz şeklinde konuşan Sezen, ‘‘Kızamık örneği de mevcut. Okulların tatil edilmesi gibi bir eğitim zayiatı, tedavi maliyeti, bulaşıcı olması durumunun olduğu gibi maliyeti asla karşılanamayacak olan ölüm riskinin karşısında aşının maliyeti ve faydası tartışılamaz. Aşı karşıtı konuşanların kendilerince ne tür kazanımları olacak bilmiyorum ama bunun bilimsel kanıtları dışında bir de vicdani yükü var. hastalıklar ve salgınlar bu derece artmışken, ölüm sayılarında  yükselme varken, bu alanda bilgisi ve yetkinliği olmayanların, bu cümleleri kurarken biraz daha düşünmesi lazım. bu vicdani yükün altından nasıl kalkacaklarını hesap etmeleri lazım’’ dedi.

Aşı ithalatı güvensizlik nedeni mi?

Aşıya dair tartışmaların bir değer odak noktası ise ithalat konusu. Türkiye 1996’dan bu yanı aşı ithal ediyor. Aşı ithalatının en yoğun yapıldığı ülkeler ise Fransa ve İngiltere. Uzmanlarımızın konuya ilişkin görüşleri şu şekilde;

Dr Özlem Sezen, ülkeye giren aşıların çok sayıda kontrol ve testten geçtikten sonra kabul gördüğünü beyan ederken, aşıların dışarıda üretilmesinin ve içine zararlı maddeler koyulduğu üzerinden şekillenen iddiaların bir güvensizlik etkeni olduğunu belirtiyor. Sezen’e göre, aşılar Türkiye’de üretilirse halkın da güveni artacaktır. ‘aşı yaptıralım mı yaptırmayalım mı?’ sorusuyla sık sık karşılaştıklarını ve bilgilendirme yaptıklarını anlatan sezen, kamu spotlarının arttırılması ve bakanlık yetkililerinin aşıya olan güvenlerini belirtmeleri önerisinde bulunuyor.

Mustafa Hacıömeroğlu’nun görüşü de güven probleminin anlaşılır olduğu ancak, aşıların ithali ve denetlenmesi sürecinin de göz ardı edilmemesi yönünde. Türkiye’de yeniden aşı üretimine başlanmasının insanların karar alma sürecine daha olumlu etki edeceğini düşünen Hacıömeroğlu, mevcut koşullarda da devletin kontrol mekanizmalarına güvenilmesi gerektiğini belirtiyor. Ferhat SEVİM

YARIN:
AŞININ EKONOMİYE ETKİSİ VE TARİHÇESİ