
Aylan bebeğin halasının isyanı
Avrupa'ya gitmek isterlerken yaşamlarını yitiren mültecileri, tüm dünyayının gündemine oturan Suriyeli 2 yaşındaki Aylan Kurdi'in cesedinin bulunduğu Alihoca Burnu Plajı'ndaki eylemle andı.
2 yıl önce Avrupa'ya gitmeye çalışırken yaşamını yitiren ve cansız bedeni Alihoca Burnu Plajı'na vuran 2 yaşındaki Aylan Kurdi'nin halası Tima Kurdi, "Alan’ın (Aylan) Bodrum’da o plajda fotoğrafını gördüğümde Allah’ın bir mesajı olduğunu düşündüm. 2 Eylül 2015’te dünyanın ağladığını gördüm. Ama birkaç ay sonra herkes kendi işine döndü. Oysa o zaman herkes kendini bir parça sorumlu hissetti ve yardımcı olmaya çalıştı.” dedi
Suriye'deki iç savaştan kaçmak isteyenlerin bindiği botun alabora oması sonucu yaşamını yitiren ve günlerce gazete manşetlerinden düşmeyen Aylan Bebeğin Bodrum Turgutreis Fenerburnu Sahili'ne vuran cansız bedeninin üzerinden 2 yıl geçti. Hürriyet'ten Banu Şen'e konuşan Aylan Kurdi'nin halası Tima Kurdi şunları söyledi:
Ben ve ailem için hayatımızın en kötü, en trajik 2 senesiydi. İnsanların ne olduğuyla ve hayatımıza devam etmek için, elimizden gelenin en iyisini yapmaya ne kadar çalıştığımızla ilgili hiçbir fikri yok. Alan’ın (Aylan) Bodrum’da o plajda fotoğrafını gördüğümde bunun Allah’ın bir mesajı olduğunu düşündüm. Elbette daha önce binlerce çocuk öldü ve hâlâ ölüyor. Ama o çocuğu oraya ben koymadım. Kuvvetli olarak inanıyorum ki Allah bizim bir arada olmamızı, birbirimizi sevmemizi, birbirimizi anlamamızı, bencil olmamamızı ve her şeyden şikâyetçi olmaktan vazgeçmemizi istedi. Alan’ın fotoğrafı sanki o binlerce çocuğun fotoğrafı gibiydi.
HERKES KENDİ İŞİNE DÖNDÜ
Hangi dine inanırsan inan Allah uyanmamız için mesaj verdi. İnsanoğlu insanoğludur. Nereden geldiğin önemli değildir. 2 Eylül 2015’te Alan plajda bulunduğunda dünyanın ağladığını gördüm. Size beni nasıl vurduğunu anlatamam. Bunu anlatacak kelime yok. Ben o fotoğrafa bakamıyorum. Oysa o zaman herkes kendini bir parça sorumlu hissetti ve onun kendi oğulları da olabileceğini düşündü. O insanlara yardımcı olmaya çalıştılar. Sınırları açılması gibi... Ama birkaç ay sonra herkes kendi işine döndü.
TÜM DÜNYAYA 'YETER ARTIK' DİYE BAĞIRMAK İSTEDİM
Benim için her zaman bunu konuşmak çok zor. Kardeşimin bu yolculuğa çıkacağını biliyordum. O eylül sabahı erkenden kalktım. Telefonuma baktığımda ailemden onlarca telefon çağrısı gördüm. Türkiye’dekilerden Suriye’dekilerden. O an bir şeyin kötü gittiği düşüncesiyle panik atak yaşadım. Suriye’deki kız kardeşimi aradım önce. Çok kötüydüm. Tek duyduğum Abdullah’ın ismiydi. Kalbim çok hızlı çarpmaya başladı. Sonra İstanbul’daki kız kardeşim ile diğer erkek kardeşim Muhammed’i aradım. Karısı ağlayarak açtı. Bana kötü haberi verdi. Abdullah’ın ailesi Alan, Ghalip ve karısı Rehane ölmüşler, boğulmuşlardı. Yere düştüm, yüksek sesle bağırdım. Tüm dünyaya ‘Yeter artık!’ diye bağırmak istedim.