Bahçeli: "İçi boşaltılmış, boyası dökülmüş bir demokrasi kuşatması altındayız"

Bahçeli: "İçi boşaltılmış, boyası dökülmüş bir demokrasi kuşatması altındayız"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuşmasını gerçekleştirdi.

MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin haftalık grup toplantısında gündeme dair değerlendirmede bulundu. Bahçeli, son günlerde Saray İttifakı'nda yaşanan krizlerle ilgili "Her zamankinden daha güçlüyüz, adam gibi adam olmayanlar anlayamaz." şeklinde konuştu.

Bahçeli'nin konuşmasından satır başları şu şekilde:
 
12 Temmuz 2021 pazartesi günü yani dün partimizin MYK ile Merkez Disiplin Kurulu'nun ortak toplantısını gerçekleştirdi. İç ve dış gelişmeleri tüm boyutlarıyla ele aldık.

MHP sahadadır, kalptedir, milli kaderin taşıyıcı siyaset omurgasıdır. Biz çıkarlarımızın değil, ülkülerimizin peşindeyiz. Biz yalanın değil hakikatin izindeyiz. Halkın yanındayız, helalin safındayız. Bizim anlayışıma göre siyaset bir meftuniyet olmasının yanı sıra insana hizmetin, hürmet göstermenin cümlesidir. Bu cümleden mahrum olanların siyaseti kötüdür, kötürümdür, köhnedir. Siyasetin doğru olması kadar zamanlamanın da doğru olması lazımdır. MHP bugüne kadar siyasette zamanlama yanlışına düşmemiştir.


Bu itibarla ara rejim özlemi duyanlar, demokrasiye silah çekenler bize yabancı ve uzaktır. Karanlık lobilerin telkinlerine kapımız sürgülüdür. Cumhur İttifakı'nı hedef alan alçak kampanyalara tamamiyle kulağımız kapalıdır. Cumhur İttifakı dünden daha güçlü bir şekilde ayaktadır, varlık ve birliğini kararlılıkla muhafaza etmektedir. Cumhur İttifakı Türk milletinin duruşudur. Bu duruş ipotekli bir duruş değildir, bastığımız yer sağlamdır.

Cumhur İttifakı Türk milletinin duruşudur. Bu duruş ipotekli bir duruş değildir, bastığımız yer sağlamdır. Akıllarınca ittifakımızda çatlak arayanlar, her konuyu çarpıtanlar nal toplamaya devam edecektir. Cumhur İttifakı sipariş üzerine kurulmadı. Ahlaken bunalım geçirenler bu milli ve tarihi tutumu hayatta algılayamaz. Bizi hiç kimse yular takıp sürükleyemez. Bizi hiç kimse esaret altına alıp köle muamelesi yapamaz. Adam gibi adam olmayanlar bu gerçekleri anlayamaz.


15 Temmuz inancın, işgale karşı kahramanca direnişidir. 15 Temmuz, demokrasi ve milli birlik günüdür. Bu gün Türkiye için aynı zamanda bir dönüm noktasıdır. 15 Temmuz, FETÖ kalkışmasına karışan kim varsa, kim ortak olmuşsa, ismi mevki ne olursa olsun Türk askeri değildir, asla da olmamıştır. Türk askeri onur sahibidir. Bir terörist, Türkiye düşmanlığı konusunda eğitilmiş, maklube yiyerek açılan karanlık meskenlere örgütlenerek vatana ihanete dokunmuşlardır.
 
Kardeşçe yaşayacağız, birbirimize saygı duyup hoşgörü ve dayanışmayı her daim vaiz tutacağız. 15 Temmuz hain teşebbüsünün dış bağlantıları konusunda söylentiler aslında malumun ilanıdır. Bu darbe mekaniğinin arkasında Türkiye'ye kin ve nefret besleyen odakların olduğu tartışma getirmeyen bir gerçektir. 15 Temmuz'un sis bulutu henüz dağılmamıştır. Fetullah Gülen de Türkiye'ye getirilmelidir, başka çözüm yoktur. ABD, Fetullah Gülen'i derhal Türkiye'ye iade etmek zorundadır.

İP Başkanı, FETÖ'cüleri kastederek 'Bütün ağababaları uçup gitti, ne kadar gariban varsa içerde' demiştir. Gariban dediği, soruları çalan hırsızlardır, kalemini ve vicdanını satan savcı ve hakimlerdir. İçeridekiler gariban değil casusdur, haindir, katildir. CHP yönetimine göre 15 Temmuz tiyatrodur, masaldır.

CHP emperyalizmin dolmuşuna binmiş, melanet yolculuğuna çoktan çıkmıştır.


Kılıçdaroğlu, yalan ve iftira kampanyasına her gün yenisini eklemektedir. Biz onu dinlerken utanıyoruz ama o konuşurken utanmıyor. Kılıçdaroğlu demiş ki "Bahçeli bütün bürokratik kadrolarını devlete yerleştiriyor" Öncelikle şunu söylemek isterim ki milliyetçi ülkücü hareketin mensupları Türkiye'nin zencileri, dışlanmış vatandaşlar değildir. Bu ülkeye hizmet eden kardeşlerimizin hakkının savunmak bizim için haysiyet nedenidir. 

Biz ölsek ne çıkar yeter ki devlet yaşasın. Cennet vatanımız sonsuza kadar var olsun dedik. Ey Kılıçdaroğlu sana sesleniyorum; iddialarınla ilgili bir bildiğin varsa açıklamıyorsan namerdin ağababasısın. En küçük bilgi ve belgen varsa açıklamıyorsan müfterinin en önde gidenisin. Biz hesabi davranmayız, biliyoruz ki kim nasıl bakıyorsa öyle görür. Biz bakınca vatan görüyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu sen bakınca acaba ne görüyorsun? Büyük Kürdistan'ı mı? Unutma ki baktığın yer aynı zamanda bittiğin yer olacaktır.

 CHP'li bir sanatçı ve siyasetçi 'Kimse benim ağzıma FETÖ gibi tabirleri takamaz' demiştir. Bu kişinin bir tek Kemal Kılıçdaroğlu'na laf etmediğini hepimizin yalın şekilde gördüğü bir gerçektir. Önemli olan kimin ne söylediği değil, kimler tarafından konuşturulduğudur.

Tesadüfe bakın ki aralarında Zülfü Livaneli'nin de bulunduğu büyük demokrasi konferansı toplanmıştır. Her tarafından içi boşaltılmış, bir demokrasi kuşatması altındayız. NATO'nun 2030 vizyon belgesine yapılan atıf kapsamında ittifakın siyasi boyutunun önümüzdeki süreçte güçlendirileceği kararını ifade etmiştim. Bu süreçlerin ardından yapılan açıklamaların hepsi tek merkezden kaleme alınmış gibidir ve hedef ülke Türkiye'dir. 


Hiç kimse niyet okuyuculuğu yapmasın. Serok Ahmet fitneyi bıraksın. Onun Serok'luğu bölücülüğün umududur. Serok Ahmet, zillet çamurunun içinde çırpınmaktadır. Erken seçim dayatması yalnızca CHP'nin yalnızca İP'in yalnızca HDP'nin talebi değildir. Aziz milletim, şu gerçeklerin özellikle anlaşılmasını rica ediyorum: Oyun içinde oyun vardır. Demokrasi paravanı altında Türkiye'nin sırtını yere getirme stratejisi kontrollü şekilde yapılmaktadır.


Hani ittifak yoktu? Bal gibi buz gibi CHP, HDP, İP ortaktır. Kimin cumhurbaşkanı adayı olacağı konusu da aralarında ihtilaf yaratmıştır. Zillet ittifakına tavsiyem kimin aday olacağını öğrenmek istiyorlarsa ajanslarına sorsunlar, cevap alamazlarsa Biden'a sorsunlar.

 

Son günlerde manidar bir zamanlamayla başını kaldıran bir sanatçı ve siyasetçi, katılmış olduğu bir TV programında, 'Benim ağzıma kimse FETÖ filan gibi tabirleri takamaz' diyerek asıl yüzünü sergilemiştir. Çürümüş ve kibir kulesi bu şahıs, merhum Başbakan Ecevit'e ağır bir ithamda bulunmuştur, reddediyoruz. Merhum Ecevit'in devlete ve millete bağlılığını tartışmak isteyenleri de Allah'a havale ediyoruz.

Güneş toplamakla meşhur bu kişinin bir tek Kılıçdaroğlu'na laf etmediği, hakkında ileri geri konuşmadığı hepimizin gördüğü bir gerçektir. Danışıklı dönüş, bir siyaset planlaması sahnededir. Önemli olan söyleyenin kimler tarafından konuşturulduğudur. 29 Haziran 2021'de yaptığımız grup toplantısında ABD'de kurulan Türk demokrasi projesinden bahsetmiştim. Türk düşmanlarının, Türk demokrasi projesi şemsiyesi altında buluştuğunu ifade etmiştim. Aynı günde, Kılıçdaroğlu dostlarıyla demokrasi getireceğini açıklamıştı.


 
Şu ibretlik benzerliğe bakın ki, yine o tarihlerde aralarında Zülfü Livaneli'nin de yer aldığı 220 bileşenden müteşekkil sözde demokratik kurum ve kişiler tarafından çağrısı yapılan Büyük Demokrasi Konferansı yapılmış, bildiri yayımlanmıştır.

ABD'de ortaya çıkan Türk demokrasi projesinin senaristleri ne demişse, neyi önermişse Türkiye'de toplanan lekeli büyük demokrasi konferansında aynılarını söylemiştir. Her tarafından içi boşaltılmış, boyası dökülmüş bir demokrasi kuşatması altındayız.