Ekrem İmamoğlu: "Önümüzdeki seçimlerde onları hıçkıra hıçkıra ağlatacağız"
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun YSK üyelerine hakaret iddiasıyla yargılandığı davada bugün karar çıkmayarak ertelenmişti. İmamoğlu davaya ilişkin açıklamalarda bulundu.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, 31 Mart seçimlerinin iptal edilmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında YSK başkanı ve üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle ‘hapis’ ve ‘siyasi yasak’ talebiyle yargılandığı davada karar çıkmadı.
Davaya ilişkin açıklama yapacağını duyuran İmamoğlu "Bugün gelişen olayları hem siyasi hem hukuki hem ülkemiz adına hem de İstanbul halkı adına bakışlarımızı görüşlerimizi sizlerle paylaşacağız." diyerek önce sözü CHP Genel Başkanı Seyit Torun, CHP Genel Başkanı Muharrem Erkek ve CHP Grup Başkanvekili Engin Altay'a verdi.
Seyit Torun:
"Bugün bir yargı sopası kullanılarak bir şekilde İBB Başkanımız Ekrem İmamoğlu'na karşı bir hukuk mücadelesi başlatıldı. Bu aslında İstanbul'da her geçen gün artan hizmetlerin, bugüne kadar 25 yıldır çözülemeyen sorunların çözülmesinin, yaşanılabilir bir İstanbul'un ortaya koyduğu başarıyla maalesef cezalandırılmak istenen bir belediye başkanımız. Bunların hepsi boş işler. Bugün İBB'de 100'ün üzerinde müfettiş var. Yaklaşık 3 yıldır inceliyorlar. Sayın başkanımız her geçen gün daha da fazla hizmetlerini arttırarak 16 milyon İstanbullunun hakkını 16 milyon İstanbulluya veriyor. Bu başarı arttıkça saraydakiler rahatsız oluyor ve sudan bahanelerle, çok komik gerekçelerle bir suç araması içinde oluyor. Ekrem İmamoğlu dimdik ayaktadır. Arkasında 84 milyon vardır. Yaşanılabilir bir İstanbul'u ortaya koyacak. Biz de CHP ve Millet İttifakı ailesi olarak Ekrem İmamoğlu'nun yanındayız."
Muharrem Erkek:
"İstanbul'un iki kez seçilmiş başkanı sayın İmamoğlu yargılanmıyor aslında. İstanbul seçmeninin iradesi yargılanıyor, İstanbul yargılanıyor. Son dönemde bu kadar hukuksuzluk, bu kadar adaletsizlik neden büyüdü? Otoriter popülist tek adam rejimleri çatışmadan, kutuplaşmadan beslenir. Onun için bizler bu tuzaklara asla düşmeyeceğiz.
Bir rejim halkın artık adalete inanmadığı bir noktaya gelmişse o rejim mahkum olmuştur. Bu haksız, hukuksuz temelsiz davalarla hiçbir sonuca varamayacaklarını görmeleri artık gerekiyor. Yargının üzerinden ellerinizi çekin. Başta sayın İmamoğlu olmak üzere belediye başkanlarımızla mücadeleyi bırakın asli görevinize dönün."
Engin Altay:
"Hak arama yerleri, hak yeme yerlerine döndüyse bu tablo kötüdür. Türkiye'de şu an yapılan terzi dükkanında yemek pişirmektir. Mahkemeleri hak yeme yerine çeviren bir yönetim ile karşı karşıyayız. Feda edilecek bir tek Ekrem İmamoğlu'muz bir tek Canan Kaftancıoğlu'muz, bir tek yalın CHP üyemiz yoktur. Bu bir kavgaysa sonuna kadar kavga.
İktidarın militanı gibi çalışan hakimler, savcılar var. Benim bugün gördüğüm yargının saray basıncıyla vicdanı ve hukuk normları arasına sıkışmış halidir. Yargı üzerinden elini çek bir hesabın varsa biz meydanlardayız gel bizle hesaplaş. "
İmamoğlu açıklama yaptı:
"Bu davada 4 yıla kadar hapsim ve siyasi yasaklı olmam istendi. Bu talihsiziliğin yaşanması hepimizi üzmüştür. Uzun zamandır muhalefeti bastırmak için yargıyı silah gibi kullanma geleneği oluştu. Sadece son bir ayda yaşadığımız olaylara bakalım. Son bir ayda yaşadığımız olaylara bakalım. Tek bir sebebi var bunların. Toplumu germek istiyorlar. Şu an iktidarın mevcut kadroları bile bu yapılanları anlamakta güçlük çekiyorlar. Dikkatleri dağıtmak istiyorlar. Suni gündem yaratmak istiyorlar. Adalet duygusu noktasında hepimizin başını eğen bir durum. Sanki her yol mübahmış gibi hareket ediyorlar. İktidar her şeyi diyebilir, muhalefet herhangi bir şey söylese hemen yargı önüne geliyor. Gezi davasında yıllarca hapis cezası verilmiş insanlar var yine il başkanımız Canan Kaftancıoğlu davası var... Ana muhalefet partisi Genel Başkanına linç girişiminde bulunan insanlara verilen hapis cezalarıyla bu davaları kıyaslıyoruz. Yapılanların tek amacı toplumu germek.
Bu yapılanları iktidarın şu an mevcuttaki siyasi kadroları bile yaptıklarını anlamakta güçlük çekiyorlar. Bunların hiçbirisi siyaset anlamında da mana teşkil etmiyor. Görüyoruz ki Türkiye'de ne yazık ki hukuk herkese eşit değil. Birilerine her türlü hakaret serbest. Aslında kaos yaratma çabası içerisindeler. Bu kaosu yaratmak için de ellerinden geleni yapıyorlar. Topluma korku salmaya çalışıyorlar. Kendilerine karşı olan insanları bertaraf etme çabası içerisindeler... Ama çok beklerler böyle bir şeyi asla başaramayacaklar...
Bu halk çok zeki. Kışkırtmalarınıza, kaos yaratma çabalarınıza, masum insanları sokağa dökerek gerginlik yaratma ortamı hevesinize geçit vermeyecek. Bu milletin o bir avuç insana, iktidarda her hususa hakim olduklarına inanan bir avuç insana bu ülkenin sade vatandaşları, vatandaş olduklarını öğretecekler. Hala üzerinde tepindiğiniz, hala acısını hissettiğiniz, bu nasıl olur diye hırpalandığınız İstanbul seçimlerinin üstünden 3 yıl geçmiş. Kendi insanlarınız bile seçimi iptal etmenin ne kadar yanlış olduğunu kabul etmelerine rağmen aynı uygulamalara devam ediyorsunuz.
İçişleri Bakanı deyip geçmeyin seçim güvenliğinden sorumlu birinci ya da ikinci kişidir. Seçim akşamı bile görevini ihmal edip rakibimle toplantı yapacak kadar görevini ihmal edecek bir kişiydi. Seçimi tersine çevirmek için İstanbul'un bazı ilçelerinde elinden geleni ardına koymamış birisiydi. Kaybedince 'Hüngür hüngür ağladım' diyecek kadar hırslı aynı zamanda sulugöz birisiymiş onu anladık. Bir şehirde yerel yönetim sandıkla değişince neden hüngür hüngür anlar? Neyi kaybettin? Üstün vatandaşlarımızın bunu anlaması lazım. Tek ağlamalarının sebebi onlar buranın kendi malı, mülkü olduğu algısına kapıldılar. Aynı duyguları bu ülkenin her safında düşünüyorlar. Böyle bir hülyada, rüyadalar. Alıştılar ağlamaya önümüzdeki seçimde de inşallah onları hep birlikte hıçkıra hıçkıra ağlatacağız.