CHP'li Bekaroğlu: "Milletin parasını çalanlardan nasıl milliyetçi olur?"

CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

1990’ların sonundaki görüntü ile bugünkü görüntünün benzerlikler taşıdığını, o zaman da mafya, siyaset, bürokrat ve medya arasındaki kirli ilişkilerin ortaya çıktığını söyledi ve bunun tam bir bozulma, çürüme ve kokuşmuşluk hali olduğunu belirtti. 

"YARGININ YÜZDE 25'İ RÜŞVET ALIYOR ANLAMINA MI GELİYOR BU?"

Ankara Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Esat Toklu’nun, “milyonluk araba ile işe gidip geliyor” şeklindeki ithamlara verdiği “Hakim ve savcıların yüzde 25’i benden daha pahalı arabalarla geliyor adliyelere” cevabının bir itiraf anlamına geldiğini kaydeden Bekaroğlu şöyle konuştu:

“Ne demek bu? Yani, adliyede çalışan, yargıda görev yapan hakim ve savcıların yüzde 25’i milyonluk arabalarla gidiyormuş adliyelere. Bunu bir yargıç söylüyor. Esat Toklu, biliyor ki söylüyor. Birinci sınıfa çıkmış bir yargıç 20 bin lira civarında maaş alıyor. Ortalama hakim maaşı 15 bin lira. 15 bin lira maaş alan bir adam 2,5 milyon liralık bir arabayı ne kadar zamanda alabilir? Mümkün değil. Bu yargıcın, yargının yüzde 25’inin milyonluk araçlar kullandığını söylemesi bir itiraftır. Dededen babadan kalan bir servet yoksa ‘yargının yüzde 25’i rüşvet alıyor’ anlamına geliyor bu. Bunun derhal, bir araştırma komisyonu mu kurulacak, başka bir yolla mı; araştırılması gerekiyor. Bu çok korkunç bir çürüme, kokuşma, eskilerin ifadesiyle tefessüh halidir.”

1990’ların sonunda da milletvekili olduğunu ve o zaman da mafyanın, siyasetle, medyayla, bürokrasi ile iç içe geçmiş olduğunu, kirli ilişkilerin ortaya çıktığını, Susurluk Kazası ile pisliklerin ortaya saçıldığını söyleyen Bekaroğlu, 20 yıl sonra şimdi de aynı durumla karşı karşıya gelindiğini vurguladı.

"BİR TANE SAVCI BU GAZETECİYİ ÇAĞIRMADI DAHA"

Veyis Ateş’in kara para aklama suçundan aranan bir şahısla olan konuşmalarının kamuoyuna yansıdığını hatırlatan Bekaroğlu şunları söyledi:

“Bir gazeteci, Türkiye’de mal varlığına el konulmuş, aranan birisiyle konuşuyor, ‘10 milyon avro verirsen sorununu çözerim’ diyor. Adam 'Nasıl güveneceğim' diye soruyor. 'Para iş bitene kadar bende duracak, merak etme' diye cevaplıyor. Türkiye’de hiçbir şey olmuyor. Bir tane savcı bu gazeteciyi çağırmadı daha. Veyis Ateş gözaltına alındı mı, ifadesi alındı mı? Ne oluyor? Bütün savcılar Ankara Bölge İdare Mahkemesi Başkanı'nın söylediği gibi milyonluk arabalarla adliyeye gelenlerden mi oluşuyor? Bitti mi bu ülke? Bir ülkede adam diyor ki, 10 milyon avro rüşvet vereceğim. Bu gazeteci kimin adına aracılık yapıyor, bu parayı kimler için istiyor; hangi siyasetçi, hangi yargı mensubu için?” 

"BU TİCARİ BİR SIR DEĞİLDİR, HERKES HESAP VERECEK"

2018’de Doğan Medya Grubu'nun el değiştirdiğini hatırlatan Bekaroğlu, şöyle devam etti:

“Doğan Medya Grubu Demirören’e geçti. Nasıl geçmişti, hatırlayın. Ziraat Bankası'ndan alınan yüksek bir miktar -1 milyar dolara yakın- kredi ile Demirören’e geçmişti. Bu para sizin paranız, Ziraat Bankası devlet bankası. Tarımı geliştirmek, çiftçiyi desteklemek için kurulmuş bir banka. Bu para battı, karmakarışık işler var. 2018 yazında Demirören Grubu, Kemer Yapı Turizm AŞ diye bir şirketi var, bu şirket adına Ziraat Bankası'ndan Haziran ayında 300 milyon dolar, birkaç ay sonra Ağustos ayında 1 milyar 118 milyon 330 bin TL karşılığında arsasını ipotek ediyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, spor alanı olan o arsayı imar değişikliği yaparak ticaret ve konut alanına çeviriyor, bu şekilde imar rantı ediyor. Sonra orada oturan insanlar, Kemer Country’nin mukimleri mahkemeye veriyor, mahkeme bu imar değişikliğini bozuyor. Böyle olunca Ziraat Bankası bu arsaya el koyuyor. Sonra sanki konut yapılıyor gibi satışa çıkarıyor. Mahkeme bu satışı da durduruyor. Böylece büyük bir zarar oluşuyor. Bunları sorduğumuzda bize 'ticari sır' diye cevap veriyorlar. Bunlar ticari sır filan değildir. Bunun hesabını Berat Albayrak da verecek, Lütfi Elvan da verecek, herkes verecek.

"MİLLETİN PARASINI ÇALANLARDAN NASIL MİLLİYETÇİ OLUR?"

Ben buraya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları adına buraya milletvekili olarak geldim. Onların hakkını hukukunu korumak, vergilerinin nereye gittiğini sormak için buraya geldim. Ben görevimi yapıyorum, 'Bu ticari sırdır' diyor. Edepsizler, hırsızlık yapıyor, bu hırsızlığı sorduğumda 'Ticari sır' diyor. Öyle bir ticari sır yoktur. Hırsızlıktır bu, milletten çalmaktır, tüyü bitmemiş yetimin hakkını almaktır. Bütün bunların hesabını verecekler. Bunların hesabı en kısa zamanda sorulacak. Başka türlü bu ülke devam edemez. Bekaymış, bunların hepsi milliyetçi. Batsın böyle milliyetçilik, sizin nereniz milliyetçi? Milletin parasını çalanlardan nasıl milliyetçi olur? Bunlar şehitçi, şehit kanına ekmek doğrayan edepsizlerdir bunlar! Çıkıyorlar bizim karşımıza, 'Ama şehit, ama vatan, ama beka” diyorlar, hepsi yalan.

"KAMUOYUNA DA SORUYORUM, DAHA FAZLA PARA MI TIRTIKLADILAR MİLLETTEN"

Buna benzer numaralar daha önce Turkcell’de de yapılmıştı. Turkcell, Varlık Fonu'na aktarılmıştı, acaba Demiören Holding de böyle mi olacak? Hani özelleştirmeden sonra kamulaştırma dönemine mi geliyoruz? Demirören de Varlık Fonu'na mı aktarılacak? Şu anda tartıştığımız para, Demirören Grubu'nun Ziraat Bankası'ndan almış olduğu para Doğan Medya Grubu'nun devrinde alınan krediden mi ibarettir yoksa önce 300 milyon dolar, sonra yuvarlak olarak 1 milyar 200 milyon TL olarak ipotek edilen paraya mı karşılıktır? İki tane kredi mi var? Bunu resmi olarak hükumete, bakana sorduk ama buradan kamuoyuna da soruyorum; daha fazla para mı tırtıkladılar milletten?"