CHP'li Yunus Emre, TBMM'de Dışişleri Bakanlığı'nın bütçe görüşmelerinde "Bu dosya içimizi yakan bir dosyadır, Türkiye'nin alnına sürülmüş bir kara lekedir ve burada Dışişleri Bakanlığının da önemli bir sorumluluğu vardır. Sayın Bakan, şahsınızın da çok önemli bir sorumluluğu var, emanete leke düşürdünüz!" dedi.

Emre şu ifadeleri kullandı:

"KAŞIKÇI'NIN KATİLLERİ ÜLKEMİZDE DİPLOMATİK PASAPORTLARLA..."

"İstanbul'da Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda hunharca öldürülen Cemal Kaşıkçı’nın katilleri ülkemize ceplerinde diplomatik pasaportlarla, cinayet araç gereçlerini diplomatik kurye olarak taşıyarak geliyorlar. Suudi makamlarının bu cinayette sorumluluğunu ispat eden birçok konu olmakla birlikte en başta, gelen kafilede, Veliaht Prensinin koruma ekibinde bulunan 6-7 kişinin yer almasıdır.  Bu konuda elimizdeki en kapsamlı rapor Birleşmiş Milletler Raportörü madam Callamard'ın yazdığı rapordur. Bu raporda, ‘Bulgular net, Kaşıkçı cinayeti bir devlet cinayeti ve şu ana kadar Suudi Arabistan bu cinayet için bir bedel ödemedi.’ ifadeleri bulunmaktadır. Ayrıca, yine bu raporda ‘Suudi yetkililer hakkında soruşturma açılmalıdır, kişisel mal varlıkları dondurulmalıdır, ekonomik yaptırımlar uygulanmalıdır.’ ifadeleri yer almaktadır."

"DOSYA SUUDİ MAKAMLARINA DEVREDİLİYOR"

"Peki, bu rapor karşısında Dışişleri Bakanlığımızın tutumu ne oldu? Sayın Bakan diyorlar ki: ‘Birleşmiş Milletlerin Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılmasına, sorumluların hesap vermesine yönelik tavsiyelerini kuvvetle destekliyoruz.’ Hatta, Dışişleri Bakanlığının halihazırda ‘web’ sayfasında bu raporu destekleyen açıklaması duruyor. Şimdi, bunların bulunduğu bir ortamda bu dosya Suudi makamlarına devrediliyor. Niye devrediliyor? Çünkü Sayın Bakanın da yaptığı sunumda ‘normalleşme’ olarak tanımladığı, bununla övündüğü Suudi Arabistan politikasındaki değişim ve petrodolarlar nedeniyle bu dosya Suudi makamlarına devrediliyor."

"SAZLI SÖZLÜ ZİYAFET SOFRALARI KURUYORLAR"

"Nisan ayının başında bakan değişikliğinin hemen arkasından, Adalet Bakanlığı Kaşıkçı cinayeti dosyasını Suudi makamlarına devrediyor. Dosyanın devrinden birkaç hafta sonra Sayın Cumhurbaşkanının Suudi Arabistan ziyareti gerçekleşiyor. Sayın Cumhurbaşkanını orada Mekke Vali Yardımcısı karşılıyor. Ardından Veliaht Prens, bu cinayetin uzandığı Veliaht Prens Türkiye'ye geliyor. Ankara'da bu kimsenin şerefine sazlı sözlü ziyafet sofraları kuruyorlar. Giderken de Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı dahil olmak üzere bütün devlet yetkilileri Veliaht Prensi havalimanından, uçağın kapısından el sallayarak uğurluyorlar."

"TEK YOLU VARDIR, ŞAHSINIZIN İSTİFA ETMESİDİR"

"Bu dosya içimizi yakan bir dosyadır, Türkiye'nin alnına sürülmüş bir kara lekedir ve burada Dışişleri Bakanlığının da önemli bir sorumluluğu vardır. Sayın Bakan, şahsınızın da çok önemli bir sorumluluğu var, emanete leke düşürdünüz! Milletimizin tertemiz alnına bu kara lekeyi siz çalmış oldunuz, bunun da bir parçasısınız. Sizi bunun için suçluyorum Sayın Bakan. Bunun değişmesinin tek yolu vardır, şahsınızın istifa etmesidir, bütün sorumluların istifa etmesidir. Milletimiz bu kara lekeyi hak etmemektedir!"