
CHP'li Toprak: İktidarın geçici makyajı bir haftada aktı
CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Erdoğan Toprak, hazırlamış olduğu haftalık değerlendirme raporunda Türkiye ve dünya gündemini değerlendirdi.
CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Türkiye ve dünya gündemini değerlendirdi. İç politika, Dış politika ve Ekonomi başlıklı değerlendirmelerde önemli konuları ele alan Toprak, 'Haftalık Değerlendirme Raporu'nu Kamuoyu ile paylaştı.
İktidar kanadından; hukuk devletini güçlendirme, demokraside yeni dönem vaatleri gelmeye devam ediyor. CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak hazırladığı haftalık değerlendirme raporunda, "Hukuk devletini güçlendirme, ekonomide yeni dönem ve reform seferberliğinden söz eden iktidar, “dürüst” olmadığını gösterdi!" yorumunda bulundu.
Erdoğan Toprak'ın açıklaması şöyle:
YARGI SİYASİ VESAYET ALTINDA
İktidarın hukuk devletini güçlendirme, ekonomide, demokraside yeni dönem ve reform seferberliği vaatleriyle, 19 yıldır iktidardaki baskıcı, ayrıştırıcı yönetim zihniyetine yapılmak istenen geçici makyajın boyası bir haftada aktı. Yeni dönem iddiasıyla ortaya çıkıp, hukuk devletini güçlendirmekten, reform seferberliğinden söz edenlerin samimi ve gerçekçi olmadıkları, kendi kendilerini tekzip etmeleriyle ortaya çıktı!
Öncelikle Sayın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik tehdit ve hakaret açıklamaları karşısında iktidar cephesinin sessizliğe bürünmesi, Cumhurbaşkanı, Adalet ve İçişleri Bakanlarının yanı sıra Cumhuriyet Savcılıklarının siyasi iktidardan işaret bekleyen bir tavır sergilemesi iktidarın aczini açığa çıkarttı. Bir mafya artığına ve tehditlerine 24 saat sonra Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı konumundaki partinin genel başkanı sahip çıkarak, söz konusu suç örgütü organizatörünü ‘dava arkadaşım’ diyerek kanatları altına, korumasına aldı. Bu sahiplenme, olası soruşturma açılması durumunda Cumhuriyet Savcılarına bir nevi gözdağı ve cezasızlık uyarısı mesajıydı!
Nitekim mafya artığını sahiplenen bu beyanlardan 24 saat sonra, AK Parti Grup Başkanvekili ürkek bir açıklama yaparak savcılığın soruşturma başlattığını söyledi. Bu yaşananlar demokratik, hukuk devletinin ayakta olduğu bir ülkede olsaydı iktidar gücünü elinde bulunduranların sergilediği sorumsuzluk ve duyarsızlık karşısında en başta bağımsız yargı kurumu resen harekete geçerdi. Yapılan suç duyurusuna karşılık savcılığın soruşturma açtığı bilgisi de suç duyurusunda bulunanlara değil, iktidar partisinin Grup Başkanvekili’ne iletiliyor. Tek başına bu olay bile yargının siyasi vesayet altında olduğunun ve talimat alamadan bir dosya için işlem yapamadığının somut işaretidir!
"KORONAVİRÜS DÖNEMİNDE İKTİDAR, VATANDAŞLARINA YİNE SAHİP ÇIKMADI"
Toprak, yeni alınan koronavirüs önlemleri ile alakalı şu değelendirmelerde bulundu:
İktidar tırmanan korona salgınına karşı yeni önlemleri açıkladı. Serbest ve yasak saatlerle ilgili kafa karıştıran kararların dışında asıl, restoran, kafe, lokanta, bar, kıraathanelerin 20 Kasım’dan itibaren süresiz olarak kapatılması kararı, bu yüzbinlerce işyerine herhangi bir ekonomik-nakit destek açıklanmaması, kira-vergi-SGK primi vb. ödemelerinin ertelenmemesi ya da kapalı oldukları sürece silinmemesi başlı başına vahim bir tablodur! Korona salgınındaki tırmanışa karşı bir dizi yeni önlem açıklandı. Kıraathaneler, restoran, kafe-bar-lokanta vb. işyerlerinin 20 Kasım’dan itibaren süresiz olarak kapanacağı, restoran-lokanta vb. işletmelerin paket servisi ya da ‘gel al’ tarzı dışında hizmet veremeyeceği duyuruldu. Faaliyet alanı itibarıyla paket servise ya da gel-al tarzı hizmete uygun olmayan binlerce işyeri açısından bu fiili bir kapatma ve çalışanların işsiz kalmasıdır. Ülke çapındaki 1 milyon kıraathane ve kahvehane zaten batma noktasında iken şimdi bu işyerlerine süresiz olarak tümüyle kapanma uygulaması getirildi. İktidar bu kararları alırken, bu işyeri ve işletmeler için vergi, SGK, elektrik, doğalgaz, kira ödemeleri konusunda herhangi bir destek, erteleme ya da ödemelerin silinmesi, devlet tarafından ödenmesi gibi önlem yer almadı. Bu işyerlerinde çalışanları bir günde işsizliğe mahkûm edip evlerine gönderme kararı alınırken, ücretsiz izinde sayıp günlük 39 TL’lik nakdi destek ödemesini gündeme getirmek, ne ölçüde insani ve ekonomiktir? Önlemleri, kısıtlamaları açıklarken hiçbir ödemeden söz edilmemesi yine örtülü şekilde kredi ve borçlanma tavsiyesinde bulunulması insanlarımızla alay etmektir. Kaldı ki, MB’nin aldığı faiz artışı kararından sonra oluşacak kredi ve kredi kartı faizleriyle bu insanların, işletme sahipleri, çalışanlar, küçük esnaf işletmelerinin krediye erişimi ve alsalar bile bu kredileri ödeyebilmeleri olanaksız hale gelecektir. İktidar salgında ilk resmi vakanın saptandığı mart ayından bu yana açıkladığı önlemlerde, aldığı kararlarda sürekli şekilde kredi ve borçtan başka bir çözüm üretmediği gibi ertelenen kredi, vergi, SGK vb. borçların da ekim ayından itibaren vadeleri dolarak ödenmeleri mecburiyetinin söz konusu olacağı bilindiği halde TBMM’den geçirilen torba yasada yapılandırmaların kapsamına bu ödemeler tüm çağrılara rağmen dahil edilmedi. Özetle iktidar, vatandaşına yine sahip çıkmadı!
MERKEZ BANKASI'NIN FAİZ KARARI
Merkez Bankası'nın faiz arttırma kararını da değerlendiren Toprak, şu sözleri sarf etti:
MB’nin politika faizini yüzde 15’e yükseltmesi gerçekte tezgâh altında, dolaylı yöntemlerle ve arkadan dolaşarak fiilen uygulanan faiz oranının resmileştirilerek, politika faizine dönüştürülmesinden öte bir adım değildir. Geç Likidite Penceresi (GLP), klasik repo ihaleleri, aylık repo fonlamaları vb. mekanizmalarla bankalara sağladığı kaynaklar için MB fiilen 3-4 aydır yüzde 14-15 arasında faiz uyguluyordu! Bu politikanın yanlılığını görünürdeki 10,25’lik politika faizinin yüzde 12’ye yaklaşan enflasyonun altında olduğunu ve negatif faizle TL’nin sürekli değer kaybettiğini, kurların yükseldiğini sürekli vurguladım. Bu yanlış politikalar yüzünden TL yüzde 40’a varan düzeyde değer kaybederken, kurları baskılamak için ülkenin ve MB’nin 120 milyar dolarlık döviz rezervleri tüketildi. Şimdi iktidar medyası Cumhurbaşkanının bu durumdan ve rezervlerin tükendiğinden haberinin olmadığını bunu yeni öğrendiği için MB Başkanını değiştirdiğini yazıpçiziyor. O zaman bu durum tek adam yönetiminin yanlışlığını ve yetersizliğini en somut şekilde sergiliyor. Bir yandan ekonominin tek sorumlusu ve sahibi olduğunu ilan edip diğer yandan ülkenin, MB’nin içinde bulunduğu durumdan bihaber olmak devlet yönetimindeki koordinasyonsuzluğu, yetersizliği ve liyakatsizliği kanıtlıyor. Faiz artışıyla birlikte TL yatırım araçlarının getirisinin yükselmesi yabancı yatırımcıları cezbedebilir ve dış kaynak girişini başlatabilir. Bu da dövizde yükselişi durdurmakta ve MB rezervlerini yeniden takviye ederek toparlamakta bir imkân sağlayabilir. Ancak MB’nin faiz artışı kararı yeni ekonomik önlemler, kararlar, döviz ve gelir artırıcı, kamuda israfı önleyici, bütçe kaynaklarını sağlam alanlara dayandıracak adımlarla desteklenmez ise etkisi kısa süreli olacaktır. Tek seferlik bir faiz artışıyla MB’nin iç ve dış piyasalarda yeniden itibar kazanması olanaksızdır. MB’nin faiz artışıyla kurlardaki nispi gerilemenin TL’deki yüzde 2’lik değer kazanımının kalıcı hale gelmesi ve daha olumlu bir noktaya ilerleyebilmesi için iktidarın güven verici, belirsizlikleri ortadan kaldıran yeni adımları süratle atması gerekmektedir.