Davutoğlu: Burası çok önemli diyen beyler, çıkın konuşun

Davutoğlu: Burası çok önemli diyen beyler, çıkın konuşun

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, haftalık değerlendirme toplantısında ekonomideki gelişmelere değinerek Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a yüklendi.

"Koalisyon hükümeti" olarak nitelediği iktidarın ekonomiye ilişkin tutumunu "ciddiyetsiz, basiretsiz ve cahilane" olarak yorumlayan Davutoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın ekonomik tabloya ilişkin açıklama yapmadığına dikkati çekti. 

Davutoğlu "Hazine ve Maliye Bakanı krizden bu yana neredeyse bir haftadır ne bir açıklama yaptı ne de ortalıkta göründü. Korona krizi esnasında sağlık bakanının, orman yangınları esnasında orman bakanının susmasını düşünebilir misiniz?. Bundan daha kısa bir süre önce ekonomimizin şaha kalktığını, tarihi bir başarının eşiğinde olduğumuzu anlı şanlı nutuklarla “burası çok önemli” diye ilan eden beyler! Ekonomide bir yangın, piyasalarda bir kriz virüsü var, çıkın ve konuşun!" dedi. 

Dövizdeki artışın ardından Berat Albayrak hakkında açılan "Berak Albayrak'ın Yanındayız" etiketine de gönderme yapan Davutoğlu, "Toplumun önüne çıkıp bizzat hesap verme yerine daha önce de örnekleri görüldüğü gibi  sosyal medya kampanyaları ile bakan kurtarma operasyonları için kullanılan akla ziyan bir takım komplocu açıklama yapılıyor" diye konuştu.  

Davutoğlu şöyle konuştu: 

Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesiyle birlikte ekonomide ve ülke yönetiminde bir krizin yaşanması adeta kaçınılmaz olmuştur. Aklı başında, liyakat sahibi, ekonomi nedir bilen herkes bu iktidarı uyarıp durmuştur. Bu iktidar liyakat sahibi insanları dinlemek yerine cahil bir grup komplocu, demokrasi düşmanı ve liyakatsiz akla teslim olmuştur. Bir grup rantiyecinin isteklerine teslim olmuştur. Maalesef geçen hafta itibariyle takke düşmüş ve kel açık bir şekilde görülmüştür. Ekonomide, siyasette ve toplumda yaşanan her olayı bir oyun olarak gören bir iktidarla karşı karşıyayız. Yaşadıklarımızın bir komplo filmi olduğunu düşünen bir iktidarla karşı karşıyayız.

Ciddiyetle sorunların üzerine gitmek yerine akla ziyan komplo teorilerle ülkeyi yöneteceğini zanneden bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu gidişatın tek sonucu ülkemizin daha fazla refahının kaybolması, vatandaşın daha fazla fakirleşmesi, kaynaklarımızın daha fazla israf edilmesidir.

Korona krizinin başladığı ilk günden bu yana sizlerle “Türk ekonomisinin temel sorunları ve çözüm önerileri” ile ilgili olarak partimizin gölge kabinesinin ekonomi birimi başta olmak üzere ilgili birimlerinin tarafından hazırlanan bilgileri paylaşıyorum.

Alınan kararların, uygulanan politikaların ülkeyi nasıl bir felakete doğru götürmekte olduğunu rakamlarla somut bir biçimde aktarmaya gayret ediyorum.Maalesef çözüm odaklı, sistematik, akla ve bilgiye dayanan tüm uyarılarımıza karşın hükümet yaptığımız açıklamaları görmezden gelmeye devam ediyor.

"Ekonomimiz felakete sürükleniyor"

Ekonomideki olumsuz gidişi kendi yaptığı hatalar yerine sürekli "küresel piyasalardan gelen döviz ataklarına, sözde dış mihraklara" bağlamaktan vazgeçmiyor.Koalisyon hükümetinin ekonomimiz gibi üzerine titrememiz gereken bir alanda sergilediği bu ciddiyetsiz, basiretsiz ve cahilane tutum ülkemiz için en büyük tehdittir.

Türk ekonomisi geçmişte de çok ciddi krizler yaşadı.Ancak en azından o dönemlerde iktidarlar beceriksizliklerini kabul ettiler, krizin olduğunu kabul ettiler.Kimisi seçime gitti, kimisinde sorumlular istifa etti. Bugün yeni bir durumla karşı karşıyayız. Ekonomimiz bir felakete sürükleniyor ama iktidar ekonominin ne kadar güçlü olduğundan, iyi yönetildiğinden, şaha kalktığından bahsediyor.

Bu durum artık neredeyse siyasetin değil psikolojinin konusu haline gelmiştir.İktidar sözcülerinin kendilerinin de bu anlattıkları masallara inanmadıklarını elbette biliyoruz. Ama umurlarında değil.

Bu iktidarın dışında Türkiye’de ve dünyada ekonomiden, finanstan, üretimden, ticaretten, sanayiden anlayan herkes yaşadığımız krizi ve nereye doğru sürüklendiğimizi görüyor.

"Yine aynı komplocu açıklamalar"

Geçtiğimiz hafta Türk lirasında yeniden yaşanan sert düşüş sonrasında iktidarın tavrı yine değişmedi. Şaşırmadık.Yine aynı komplocu açıklamalar yapıldı.Yine bilindik ezberlerini tekrarladılar.

Dış mihrak, yabancı güçler, gizli odaklar, manipülasyonlar…Soruyoruz kim bunlar, nasıl saldırıyorlar ekonomimize, nereden saldırıyorlar. Cevap yok elbette. Milletin zekasına ve basiretine hakaret eden bu açıklamaların bir tek anlamı var: Biz ülkeyi yönetemiyoruz, biz ekonomiyi yönetemiyoruz, biz artık ciddi ve uzun soluklu hiçbir işi beceremiyoruz.Yazık oluyor bu ülkeye. Yapmayın etmeyin demekten dilimizde tüy bitti ama sizin palavralarınız bitmedi.

Sadece bizler değil aklı başında/muteber tüm ekonomistler sanki aylardır uyarmıyormuş gibi bütün hükümet yetkilileri sosyal medya kampanyaları ile sorunun ana sebebi olan Hazine ve Maliye Bakanını müdafaa etme,

Hatta hiç utanmadan sıkılmadan yeniden sorunları “sözüm ona ülkeye saldıran dış mihraklarla” ilişkilendirme çabasına giriştiler.

"%100 yerli ve milli bir krizdir'

Bakınız, çok açık bir şekilde söyleyeyim, bugün ekonomimizin yaşadığı kriz %100 bu iktidarın ürünüdür. %100 Ankara’da icat edilmiş bir krizdir.

Evet, baştan aşağı icat edilmiştir. Bir ekonomide yapılmaması gereken ne varsa sorumsuzca yapılmıştır, Bir ekonomide alınmaması gereken ne kadar karar varsa akılsızca alınmıştır. Bir ekonomide görev verilmemesi gereken ne kadar liyakatsiz varsa baş köşelere oturtulmuştur,

Yerli ve milli bütün kaynaklarımızı akla ziyan komplo teorileriyle, görülmemiş sistemik yolsuzluk düzeniyle, israfla, kuralsızlıkla, hukuksuzlukla ve adaletsizlikle har vurup harman savurmanın krizidir.

Yıllardır, ekonominin sorunlarını, kadroların acizliğini, politikaların yetersizliğini, akıl-dışı/tek merkezli yönetim tarzının yol açtığı sıkıntıları bir kenara bırakıp her zamanki hamaset diline sarıldılar.