Emin Çölaşan: "Ve biz onlara yalvarmayı sürdüreceğiz"
Emin Çölaşan, HDP'nin kapatılması için açılan davayı köşesinde yorumladı. Çölaşan, "ABD tavır koyacak, AB karşı çıkıp kınayacak… Ve biz onlara yalvarmayı sürdüreceğiz." şeklinde yazdı.
Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan Danıştay'ın Andımız kararını ve HDP'nin kapatılması için açılan davayı köşesine taşıdı.
Emin Çölaşan, "AKP iktidarının geleneksel taktiği budur! Olumsuzlukları unutturmak ve belleklerden biraz olsun silmek amacıyla yeni olaylar yaratmak. HDP'nin kapatılma iddianamesi işte bu amaçla hazırlandı." ifadelerini kullandı.
Emin Çölaşan'ın yazısı şöyle oldu:
Sevgili okurlarım, bu güzel ülkede sürekli olarak sinir bozucu, toplumu gerginliğe sürükleyen, ruh sağlığımızı bozan olaylar yaşıyoruz.
Dün ak dediğine bugün kara diyen siyasetçiler her gün, her dakika karşımızda.
Ekonomi çöktü.
İnsanlar mutsuz.
Siyaset karıştı.
Özgürlükler rafa kaldırıldı.
Yargı, bağımsızlığını yitirdi.
Bu koşullarda, böylesine baskılar altında yaşayan 83 milyon insanımızın acaba yüzde kaçı mutlu olabilir!
★★★
Daha birkaç gün önce adına Ekonomide Reform Paketi dedikleri bir belgeyi açıklamışlardı.
Günlerce tantanasını, reklamını yaptılar.
Azz sonra (!) öyle önlemler açıklanacaktı ki, herkes, bütün kesimler rahat bir nefes alacaktı.
Paket açıklandı.
İçinde somut hiçbir şey olmadığı ortaya çıktı.
Sadece “-cek –cak”, onu da yapacağız, bunu da yapacağız edebiyatı!
Bu, açıkladıkları belki 15. paketti.
19 yıllık iktidarlarında sürekli paket açıklıyorlar, ancak hepsinden civciv çıkıyor, kuş çıkıyordu!
Bu da şimdiden fos çıktı.
★★★
Danıştay, Andımız'ın okullarda okunmasına yasak getirdi.
İnanılmaz bir yargı kararıdır.
Danıştay 8. Dairesi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından daha önce alınan bu yasak kararını iptal etmişti.
Bakanlık itiraz etti…
Ve İdari Dava Daireleri Kurulu, 8.Daire kararını kaldırdı.
Özeti şudur:
Andımız'ın kaldırılması kararı günümüzde Milliliği kalmamış olan Eğitim Bakanlığı tarafından aldırılmıştır.
Türk olmaktan sıkılan, bunun yanlış olduğunu savunan bir Eğitim Bakanlığı bu!..
★★★
Ülke gündemi bu son kararla birlikte yine duvara tosladı…
Ortalık yine karıştı.
Sıkıntılı gündemin acele unutturulması lâzımdı!
Şimdi en kısa zamanda yeni bir gündem oluşturulması gerekiyordu.
Piyasaya o sürüldü.
HDP'nin temelli kapatılması!
★★★
Demek ki onun sırası gelmişti!..
Zamanlama manidar!
AKP iktidarının geleneksel taktiği budur!
Olumsuzlukları unutturmak ve belleklerden biraz olsun silmek amacıyla yeni olaylar yaratmak.
HDP'nin kapatılma iddianamesi işte bu amaçla hazırlandı.
Anayasa Mahkemesi bu konuda kararını ne zaman verir?
Bunu bilmiyoruz ama aylar sürebilir.
Kimlere ömür boyu siyaset yasağı gelebilir?
Her şey meçhul.
Bilinen tek şey, Türkiye yeniden siyasi karmaşa ortamına sürüklenecek.
Sinir bozucu olaylar yaşamaya devam edeceğiz.
ABD tavır koyacak, AB karşı çıkıp kınayacak…
Ve biz onlara yalvarmayı sürdüreceğiz:
“Aman Biden bizim Recep Bey'i bir arasana. Herkesi aramışsın, onu üzdün. Senden kısacık bile olsa bir telefon bekliyor! Hatırını sorsan yeter…”
★★★
HDP, AKP ve CHP'den sonra Meclis'te milletvekili sayısı açısından temsil edilen üçüncü büyük parti idi.
Son seçimlerde yüzde 11.7 oy almış, 67 milletvekili çıkarmış, Doğu ve Güneydoğu'da irili ufaklı pek çok belediyeyi kazanmıştı.
O belediye başkanlarının çoğu görevden alındı, yerlerine kayyumlar atandı.
HDP'ye oy veren milyonlarca vatandaştan ise doğru dürüst hiçbir tepki gelmedi.
Bu gerçek bana Abdülhamit döneminden bir olayı anımsatır.
Abdülhamit, büyük yurtsever devlet adamı Mithat Paşa için de sürgün kararı vermişti. Bugün Suudi Arabistan'da kalan Taif'e gönderilecekti. Vapura bindirildi. Ama vapur birkaç gün Kızkulesi önlerinde bekletildi. Bir türlü hareket etmiyordu. Nedenini soranlara Abdülhamit'in verdiği yanıt ilginçtir:
“Halk tepki gösterirse kararımdan vazgeçip onu İstanbul'da bırakacaktım. Onun için beklettim. Ama tepki gelmeyince vapuru kaldırdım!”
★★★
Evet, HDP seçmeni partisine sahip çıkmadı… Tepkisini ortaya koyamadı ve böylece iktidarın elini güçlendirdi.
Anayasa Mahkemesi bundan sonra ne yapar, kapatma kararı verir mi, onu zaman gösterecek.
Verirse ne olur, vermezse ne olur…
Bu pilavın daha çook su kaldıracağı şimdiden belli.
Sevgili okurlarım, Seçkin Türesay'ı çoğunuz (haklı olarak) tanımayabilirsiniz…
Zira o, Hürriyet gazetesinin adam gibi gazete, adam gibi Hürriyet olduğu dönemlerde perdenin arkasında olan ve ortaya fazla çıkmayan genel yayın yönetmenimizdi.
Patronumuz rahmetli Erol Simavi…
Ve Hürriyet sadece gazetecilik yapıyor.
Vurduğu yerden ses getiriyor.
Gazete tüccarların, piyangocuların, çıkarcıların eline düşmemiş!
★★★
Seçkin her yazımdan sonra beni arayıp “Ellerine sağlık, çok güzel olmuş” diyor.
Aylar ve yıllar geçti, patron değişti, gazeteye başka birileri dolduruldu.
Seçkin pasif duruma düşürülmüştü, köşesine çekilmek zorunda kaldı.
★★★
Son zamanlarında sık sık haberleşiyorduk. Sağlığı bozulmuştu. Sol tarafına felç gelmişti ama büyük ölçüde atlattığını söylüyordu…
Sonra korona nedeniyle hastaneye kaldırıldı…
Ve dün ölüm haberi geldi.
Türkiye, saf dışı bırakılan değerli bir gazetecisini daha yitirdi.
Allah rahmet eylesin.