Erdoğan'dan 'sürtük' savunması: "Biz hep milletimizin diliyle konuştuk"

Erdoğan'dan 'sürtük' savunması: "Biz hep milletimizin diliyle konuştuk"

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Gezi eylemlerine katılanlar için kullandığı ‘sürtük’ ifadesini “Milletimiz bu vandalları nasıl tanımlıyorsa biz de öyle dedik” sözleriyle savundu.

Gezi protestocularına yönelik kullandığı 'sürtük' ifadesiyle tepki çeken AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerinden geri adım atmadı. "Biz hep milletimizin diliyle konuştuk" diyen Erdoğan, "Biz Gezi olaylarında sergiledikleri tutuma yakışan teşhisi koyduk. Biz hep milletimizin diliyle konuştuk. Milletimiz bu vandalları nasıl tanımlıyorsa biz de öyle dedik" diye konuştu.

Erdoğan, partisinin Ankara'nın Kızılcahamam ilçesinde düzenlenen 30. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

HEDEFİNDE GEZİ VE KILIÇDAROĞLU VAR

Burada yaptığı açıklamalarda Gezi ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef alan Erdoğan, ekonomik krizi Gezi Direnişi'ne bağladı. Kılıçdaroğlu'nu yanıt verdiği '10 soru' üzerinden sert ifadelerle suçladı. "Gezi olaylarıyla başlayan ve devam eden ihanetlerin ülkemize kur-faiz-enflasyon şer üçgeni üzerinden ödettiği ağır bedeller olmasaydı, 1.5 trilyon doları bulan bir milli gelirle çok farklı bir yerde olacaktık" diye konuşan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na yönelik de "Yüreksizliğini, çapsızlığını, ipinin başkalarının elinde tutulduğunu göstererek cevap vermiş" şeklinde konuştu.

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Siyasetin cilvesi diyebileceğimiz bazı konularla uğraşmak mecburiyetinde kalıyoruz. Türk siyasetinin en ağır cilvesi bize denk geldi, adı Kılıçdaroğlu'dur. Biz de çoğunlukla yok saymayı tercih ediyoruz. Biz de mecburen bu zatı paçasından tutup aşağı çekmek zorunda kalıyoruz. CHP'nin başındaki zat, güya salı günü sorduğumuz sorulara yanıt vermiş, güya 10 soru sormuş. Riyakarlığı, kifayetsizliği buram buram tütmektedir.

İkinci sorum olan Türkiye'nin PKK/YPG'ye sınır ötesi harekatlarını destekleyip desteklemediklerine, uzaktan postal gibi ilgisi olmayanı söyleyerek kirli hezeyanı sergilemiştir. Üçüncü soruda İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine yanıtı karşımızdakileri sevindirecek bayağılıktadır. Doğu Akdeniz ve Ege'de Rumların ve onları üzerimize salanların yanında olduğunu göstermiştir.

Üçüncü sorum olan Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliği tartışmalarında devletinin izlediği politikaların yanında olup olmadığına ilişkin verdiği cevap sadece bu mücadele karşımızdaki olanları sevdirecek bayağılıktadır.

Dördüncü sorum olan Türkiye'nin Akdeniz ve Ege'de yürüttüğü mücadelede kimin safında olduğu hususuna verdiği cevapla ülkesinin değil Rumların ve onları üzerine salanların yanında yer aldığını tekrar göstermiştir.

Beşinci sorum olan dünyanın küresel krizin ekonomik boyunun ülkemize etkilerine karşı sürdürdüğümüz mücadeleye destek verip vermediği ne olup bitenlerden hiçbir şey anlamadığı için Türkiye'nin başındaki felaketin kendisi olduğunu gösterecek basitlikte bir cevap vermiştir.

Altıncı sorum olan yalanı ve iftirayı bir kenara bırakıp bırakmayacağına, tam da kendi karakter fukarası tarzına yakışır şekilde aynı yalanları ve iftiraları tekrarlayarak cevap vermiştir.

Yedinci sorum olan siyasi stratejilerini yabancı ülke temsilcilerine hatırlatmak hazırlatmak ve oyalanmaktan vaz geçip geçmeyeceğine yine bu mahfillerin telkin ettiği şekilde inkarla cevap vermiştir.

Sekizinci sorum olan bu toprakların tüm değerleri birikimleri ve kazanımlarıyla asil bir evladı gibi hareket edip etmeyeceğine, asil değil sefil bir şahsiyet olduğunu göstererek cevap vermiştir.

Dokuzuncu sorum olan partisi içindeki her türden terör örgütü destekçisini, hırsızı, tacizciyi istismarcıyı tasfiye etmeyi düşünüp düşünmediğine, tüm bu rezilliklere üstünü örterek ortak olduğunu ikrar ederek cevap vermiştir.

Onuncu sorum olan yüreği yetiş 2023'te cumhurbaşkanı olup olmayacağına ise sonunda zaten belli olan seçim tarihinin açıklanması bahanesiyle yüreksizliğini, çapsızlığını iradesinin ve ipinin başkalarının elinde tutulduğunu bir kez daha göstererek cevap vermiştir.

Seçim tarihi belli bizden yeni bir seçim tarihi istiyor. Sen şimdiden Haziran 2023'e hazırlan. Sen kendin sıkıysa aday oluyor musun olmuyor musun bunu açıkla. Soru diye papağan misali tekrarlayıp durduğu zırvalar ise onun sadece yalancılığını ve çapsızlığını değil aynı zamanda ülkesinin ve milletinin çıkarlarını savunacak kalibrede bir devlet adamı olamayacağını göstermiştir.

'VANDALA VANDAL, HAİNE HAİN DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ'

Biz Gezi olaylarında sergiledikleri tutuma yakışan teşhisi koyduk. Biz hep milletimizin diliyle konuştuk. Milletimiz bu vandalları nasıl tanımlıyorsa biz de öyle dedik. Onlara bu söz neye karşılık geliyor bilmiyoruz ama dediğimiz çok açık. Milletimiz Gezicileri nasıl tanımlıyorsa biz de aynı sıfatları kullanıyoruz. Elebaşlarını, vandalları, polisimize kurşun sıkan şehir eşkiyalarını, yağmacıları, ibadethanelerimizi bira kutularıyla kirletenleri, aziz milletimizin iradesine kast eden darbe heveslilerini bu millet nasıl tarif ediyorsa biz de aynı şekilde tarif ediyoruz. Vandala vandal, haine hain, çapulcuya çapulcu demekten geri durmayacağız. Bizim kadınlara alçakça hakaret eden belediye başkanlarını koruyanlardan alacak ahlak dersimiz yoktur. Şehit bacısına küfürler savuran terbiyesizlerden öğrenecek saygı dersimiz de yoktur. Buradan tüm kardeşlerime sesleniyorum. Hadlerini bildirmek milletimize karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir.