Erkan Baş'tan Devlet Bahçeli'ye Devlet Bahçeli'yle 'Can Atalay' yanıtı! Engin Alan ve İlker Başbuğ'ı hatırlattı

Erkan Baş'tan Devlet Bahçeli'ye Devlet Bahçeli'yle 'Can Atalay' yanıtı! Engin Alan ve İlker Başbuğ'ı hatırlattı

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, AYM'yi hedef tahtasına oturtan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye 2011'de yine Devlet Bahçeli'nin sarf ettiği sözlerle yanıt verdi.

Türkiye İşçi Partisi (YİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Anayasa Mahkemesi'ni (AYM) hedef alan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye kendisinin 2011 yılında yaptığı “Engin Alan” ve “İlker Başbuğ” ile ilgili açıklamalarını hatırlattı.

"YARGITAY'IN ALACAĞI KARARLARI MHP YÖNETİCİLERİ YARGITAY'DAN ÖNCE YAZDIRIYORLAR"

Erkan Baş, Meclis'te düzenlediği haftalık basın toplantısında şunları söyledi:

"O kadar absürt bir durumla karşı karşıyayız ki. Sanırım bu tartışmanın başından bu yana MHP bayrak en önde koşuyor. Hatta şunu söyleyen yorumculara hak vermemek elde değil, Yargıtay’ın alacağı kararları MHP yöneticileri Yargıtay’dan önce yazdırıyorlar. Bu tablo içerisinde dün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yaptığı bir grup konuşması var, aklı başında kimsenin makul görmesinin mümkün olmadığı bir grup konuşması. Devlet Bahçeli bütün gücüyle AYM’yi hedef tahtasına yerleştirdi, AYM’ni ve AYM üyeleri hedef gösterdi. Konuşmasını, ‘AYM ya kapatılmalıdır ya yeniden yapılandırmalıdır’ diye bitirdi.

DEVLET BAHÇELİ 4 TEMMUZ 2011'DE NE DEDİ?

Bir siyasetçi 4 Temmuz 2011’de benzer bir tartışmada şunları söylemiş:

‘Hepimizin bildiği gibi, hala tutuklu bulunan milletvekillerinin durumu vardır ve bizim milletvekilimizin de durumu aynıdır. Bu hukuk skandalının affı ve tarifi mümkün değildir. Millet iradesi yargı tarafından dikkate alınmamış ve yasa dışı bir şekilde seçilmiş kişilerin tutukluluk halleri devam ettirilmiştir. Siyasallaşmış yargının hazin ve ibretlik bir sonucudur. Anayasanın 76. maddesinin 2. fıkrasıyla, Milletvekili Seçim Kanunu’nun 11. maddesi milletvekiline mani halleri sıralamaktadır. Bu maddeler doğrultusunda, Sayın Engin Alan’ın ve benzer durumdaki şahısların milletvekili olmalarında herhangi bir engel bulunmamaktadır. Böylesine açık ve net hukuki durum varken, milletimizin seçip parlamentoya gönderdiği vekillerini serbest bırakmamak kasıtlı, yanlı ve başka hesapları gözeten yargının icraatından başka bir anlama gelmeyecektir.

"ERDOĞAN'A SÖYLEMEK İSTERİM Kİ BİZİM KİMİ ADAY GÖSTERİP GÖSTERMEYECEĞİMİZİ SANA MI SORACAKTIK"

Başbakan Erdoğan’ın ‘Ne yapalım seçmeseydiniz’ sözleri ise talihsiz olduğu kadar densizliğin ulaştığı seviyeyi göstermesi bakımından manidar olmuştur. Başbakan Erdoğan’a söylemek isterim ki, bizim kimi aday gösterip göstermeyeceğimizi sana mı soracaktık? Senden icazet mi alacaktık? Sana mı danışacaktık? Bu kendini bilmez ve utanmaz zihniyet, geçmişte şahsını ilgilendiren kişiye özel anayasa değişikliğini pervasızca yapmıştı. Başbakan Erdoğan’ın üstünlerin hukukuna son veriyoruz derken kendi üstünlüklerini sağlamlaştırdığı gün gibi ortaya çıkmıştır.

DEVLET BAHÇELİ'NİN 7 MART 2014'TE YAPTIĞI AÇIKLAMA DA HATIRLATILDI

Aynı deneyimli siyasetçi, 7 Mart 2014’te ise şunları söylemiş:

‘Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Sayın İlker Başbuğ’un Anayasa Mahkemesi’ne 22 Ocak 2014 tarihinde avukatı aracılığıyla yaptığı müracaatı dün itibariyle karara bağlanmıştır. Yüksek Mahkeme vardığı sonuçla, Sayın Başbuğ’un kişi hak ve hürriyetlerinin ihlal edildiğine hükmetmiş ve tahliyesinin yolunu açmıştır.

Sayın Başbuğ’un yargılanmasına konu olan davanın Ergenekon dava sürecine eklemlenmesi yeni bir durumu ortaya çıkarmıştır. Bu kapsamda Özel Yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 5 Ağustos 2013 tarihinde kararını açıklamış ve yargılanan birçok kişiye yağmur gibi ceza vermiştir. İlker Başbuğ da terör örgütü kurmak, yönetmek ve darbeye teşebbüs etmek suçlamasından müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu karar resmen hukuku katletmiştir. AKP’nin derin yargısı, tarafsızlığını ve bağımsızlığını çoktan elden çıkaran yandaş hakimler TSK’dan intikam almak için önüne geleni cezalandırmıştır.

"AYM'NİN VERDİĞİ KARAR ÇOK AÇIK OLUP TARTIŞMAYA MAHAL BİR TARAFI GÖRÜLMEMİŞTİR

Anayasa Mahkemesi’nin Sayın İlker Başbuğ hakkında verdiği karar çok açık olup tartışmaya mahal herhangi bir tarafı görülmemiştir. Sayın Başbuğ’un özgürlükten yoksun bırakılmasının hukuki olmadığı iddiasının yerel mahkeme tarafından etkili bir şekilde incelenmeden reddedilmesi ve mahkumiyete ilişkin gerekçeli kararın açıklanmaması hak ihlaline yol açmıştır. Anlaşılacağı üzere, Özel Yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi haksız, mesnetsiz ve uyduruk gerekçelerle kişi hak ve hürriyetini çiğnemiştir. Bundan sonra Sayın Başbuğ’un bir saniye bile cezaevinde tutulması çok ciddi sorun ve sonuçlara meydan açacaktır. Bu itibarla söz konusu şahıs hakkında lazım gelen tahliyenin derhal yapılması hem adaletin gereği hem de aziz milletimizin beklentisi olarak yorumlanmalıdır. Halen cezaevinde bulunan, uzun tutukluluk sürelerinin kurbanı olan ve Sayın Başbuğ’la aynı kaderi paylaşan mahkumiyet almış diğer kişiler için de benzer yol ve yöntem muhakkak ki çalıştırılmalıdır.’

"DEVLET BAHÇELİ'YE CEVAP VERMEME GEREK YOK, BAHÇELİ'Yİ BAHÇELİ'YE HAVALE ETTİM"

İnanılmaz değil mi. Aynı tartışma, sanki bugün yazılmış gibi. Bir tane daha var:

‘Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurular sonucunda; tarihi bir karara imza atarak Balyoz Güvenlik Hareket Planı Davası’nda hak ihlali olduğunu dün itibariyle teyit ve kabul etmiştir. Bu kapsamda İstanbul Anadolu 4.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kararlaştırılmış ve geciken adalet bir nebze de olsa yerini bulmuştur. İstanbul 10.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 21 Eylül 2012 tarihinde verilen ve Yargıtay 9.Ceza Dairesi’nce 9 Ekim 2013 tarihinde onaylanan cezaların gerçeği yansıtmadığı netlik kazanmıştır.

Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararla birlikte gerçekleşen tahliyelerden memnuniyet duymakta, özgürlüklerine kavuşanların aileleriyle birlikte yaşadığı mutluluğu paylaşmaktadır. Ayrıca İstanbul Milletvekilimiz Sayın Engin Alan’ın serbest kalarak aramıza katılması partimiz ve camiamız açısından çok sevindirici bir gelişmedir.’

Değerli arkadaşlar, dün konuşan Devlet Bahçeli’ye daha önce Devlet Bahçeli’nin yaptığı konuşmalarla, yazılı açıklamalarla Bahçeli zaten kendisi yanıt veriyor. Akıl almaz bir şey, okurken sanki bugün yazılmış ve bugün tartışılan konularmış gibi geliyor ama görüyorsunuz, benim Devlet Bahçeli’ye cevap vermeme gerek yok, Bahçeli’yi Bahçeli’ye havale ettim. Kendi kendine konuşsun, tartışsın, kamuoyu da takdir etsin durumu.