Etkinlik sektörü normalleşmek istiyor: “Artık günah keçisi olmak istemiyoruz”

Etkinlik sektörü normalleşmek istiyor: “Artık günah keçisi olmak istemiyoruz”

Davet ve etkinlik sektörünün 15 aydır kapalı olduğunu hatırlatan DESOİD, “Etkinlik yapılmadığı dönemde vakalar 60 bine ulaştı.Artık günah keçisi olmak istemiyoruz. Normalleşme sürecinde düğün, davet ve diğer etkinliklerin ötelenmesini istemiyoruz” dediler

Sektörde çalışanların ciddi sıkıntı içinde olduğunun altı çizilen Davet, Etkinlik, Sahne ve Organizasyon İşletmecileri Derneği yetkilileri, yazılı bir açıklama yaparak, etkinlik sektöründe firmaların da çalışanların da dayanacak gücünün kalmadığını hatırlattılar. Sektör temsilcileri artık günah keçisi olmak istemediklerini, adil bir uygulamayla turizm ve yiyecek - içecek sektörü gibi benzer alanlarla aynı anda faaliyete başlamak istediklerinin de altını çizdiler.

Tüm Etkinlik Sektörü Federasyonu, Anadolu Davet ve Etkinlik Federasyonu ile Ege Davet ve Etkinlik Federasyonu’nun öncülüğünde kurulmakta olan Tüm Etkinlik Sektörü Konfederasyonu  ( TESKON )  adına konuşan Başkan Erol Yıldırım, düğün ve etkinliklerin sadece bir kutlama ya da eğlenceden ibaret olmadığını, 50’ye yakın meslek grubuna doğrudan iş sağlayan etkinlik sektöründe 1 milyondan fazla etkinlik çalışanının 15 aydır işsiz olduğunu hatırlattı.

Geç kalan açıklamayla sektörün bir yıl daha kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını ifade eden Yıldırım, değil bir yıl, bir gün bile kaybetme şanslarının kalmadığını söyledi. Kafe ve restoranlarda, turizm otellerinde yaşanan salgın riskinin denetimli etkinlik mekanlarında yaşanabilecek riskten çok daha büyük olduğunu savunan Yıldırım, denetimli mekanlarda yapılan kontrollü etkinliklerin daha güvenli olduğunu belirterek şöyle devam etti:

erol-yildirim.jpg

“Hes kodu ve maske ile giriş yapılacak denetimli mekanlarda yapılacak düğünler ve diğer davetler filyasyonu mümkün organizasyonlardır. Katılan misafirler bellidir ve takibi mümkündür. Ayrıca insanların yıl içinde düğün ve davetlere katılım sayısı dikkate alındığında etkinliklerde geçirilen toplam süre diğer riskli alanlarda geçirilen toplam riskli süre ile karşılaştırılamayacak kadar azdır. Bir insan, bir yılda ortalama iki - üç düğüne ya da kurumsal davete katılır ve davetlerde geçirdiği sürenin yıllık ortalaması, altı ile dokuz saat arasındadır. Etkinliklerde geçirilen yıllık toplam süre, toplu taşıma, AVM, Pazar yeri, kafe, restoran ve diğer kalabalık alanlarda geçirilen haftalık toplam sürenin çok çok altındadır.

Salgın ile mücadelede birçok çelişki yaşanıyor ve etkinlik firmaları ile etkinlik çalışanları yaşanan bu çelişkileri hayret ve tepkiyle izliyor. Örneğin; 3 bin kişiyi ağırlayan bir otelde her türlü animasyon, yemek ve eğlence devam ederken aynı otelin 300 kişilik kontrollü bir düğünü yapamıyor olması anlaşılır bir uygulama değil. Gün boyu hizmet veren restoran ve kafelerde insanlar dip dibe yemek yiyebiliyor ama denetimli bir düğün salonunda 1 buçuk metre uzaklıktaki masalarda yemek servisi riskli bulunuyor. Etkinlik sektörü firmaları ve 1 milyondan fazla çalışanı, seyirci alınan maçlara, şampiyonluk kutlamalarına, protesto gösterilerine, binlerce insanın katıldığı cenaze törenlerine, kalabalık kongrelere gösterilen müsamahanın sıra kendilerine geldiğinde neden tükendiğinin cevabını arıyor.

dugun-2.jpg

Yakın süreçte tüm bilim kurulu üyelerimize mail ile ulaşmaya çalıştık. Etkinlik süreçlerini ve etkinlik alanlarını en iyi bilen uzmanlar olarak alınacak önlemlerin belirlenmesine destek olmak istediğimizi ifade ederek hazırladığımız raporu kendilerine ilettik. Ancak, tek bir bilim kurulu üyemizden bile bu çabamıza dönüş alamadık. Konunun uzmanları olarak bizi dikkate almayan bilim kurulu üyelerimizin ellerinde yeterli uzmanlık bilgisi ve salgının etkinliklerden yayıldığına dair bilimsel veri olmadan akıllarına gelen ilk önlemin etkinliklerin kısıtlanması olmasını da şaşkınlıkla izliyoruz. Tanınmış bilim insanlarımızdan Osman Müftüoğlu, düğünlerin dört aydır yapılmadığı dönemde televizyona çıkıp virüs düğünlerden yayılıyor dediğinde günah keçisi ilan edildiğimizi düşündük.

Etkinlik sektörü, devletine ve toplum sağlığına gösterdiği saygı ile korona virüs ile mücadelede üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiş ancak 60 bini aşan vaka sayılarına ulaşıldığında sadece etkinlik sektörünü kapalı tutarak salgının önlenemeyeceği de herkes tarafından görülmüştür.

“Etkinlik sektörü, bir yıl öncesinden başlayarak rezervasyonla çalışan bir sektör olduğu için açılış tarihin geç açıklanması, yüksek sezonu 15 Mayıs – 15 Ekim arası olan sektöre bir kez daha zarar vermiştir. Haziran ayı rezervasyonları kısmen alınabilmiş ancak belirsizlik yüzünden Haziran ayı için yapılan anlaşmalar da riske girmiştir.  Haziran’da etkinliklerin yapılamaması durumunda etkinlik mekanları ve etkinlik sahipleri bu yılda hukuksal süreçlerle karşı karşıya gelme tehlikesine girmişlerdir.”