Fatih Altaylı'dan AKP'li Özalan'a satılık tepkisi: "Hadi kanıtla televoleci..."

Fatih Altaylı'dan AKP'li Özalan'a satılık tepkisi: "Hadi kanıtla televoleci..."

HaberTürk yazarı Fatih Altaylı, İstanbul'daki kar yağışı sonrası attığı tweetine gelen tepkilere sert sözlerle cevap verdi. Altaylı, kendisine satılık kalem diyen AK Partili Alpay Özalan'a sert sözlerle tepki gösterdi...

İstanbul’da yoğun kar yağışı hayatı etkiledi. İnsanlar saatlerce yollarda  mahsur kaldı. Ulaşım durdu, uçak seferleri yapılamadı. Binlerce araç yolda kaldı. Gazeteci Fatih Altaylı da yolda kalanlardan biri oldu. Altaylı bugünkü köşe yazısında, kar yağışı sonrası yaşananları anlattı. Fatih Altaylı, “Buraya tuzlama yapılmalı” şeklinde attığı tweeti silmesi sonrası kendisine yazılanlara tepki gösterdi. AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan’ın ‘satılık kalem’ tweetine tepki gösterdi.

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, “Yahu pek çok tweet'imi siliyorum ben. Muhatabı okuyunca ya da hatalı, yanlış bir şey yazdığımı, haksızlık yaptığımı düşününce siliyorum. Ama bir grup troll saldırıya geçti anında. Ben de onlara anladıkları dilden yanıt verdim. Fazlasına değmezler. Ancak bir troll var ki, onunla mahkemede hesaplaşacağız. Adı Alpay. Soyadı Özalan. Televolelerden hatırlarsınız kendisini. Şimdi vekil yapılmış. Bana “Kalemini satan” demiş. Kendisini hemen dava etmelerini söyledim avukatıma. Hadi gelsin kalemimi sattığım kanıtlasın bakalım.” diye yazdı.

Fatih Altaylı, “Üç beş yılda bir böyle bir kar olur İstanbul’da, doğadır yenemezsin. Canla başla çalışır personel ama afet gibidir, üstesinden gelemezsin. Kış kıyamette kısa kollu tişörtle dışarı çıkmak gibidir aslında. “Üşüyorum” dersen gülerler. Kimseye kızamazsın.” dedi.

Fatih Altaylı’nın “İstanbul ve karı” başlıklı yazısı şöyle:

“İstanbul böyle kar görmedi diyorlar.

Metrekareye ne kadar yağdı santim santim ölçmedim ama İstanbullu daha önce de böyle kar felaketleri ve bağlı olarak sefaletleri yaşadı.

O yüzden de kimseye kızmamayı öğrendim.

Arada oluyor böyle şeyler.

En büyük, en modern kentleri bile doğa esir alabiliyor.

Çok eskiye gitmeyeceğim.

Mesela 2000 yılıydı.

Bir öğleden sonra aniden bastırdı.

Hem uyarısız.

Cine 5’te Başka Yerde Yok adında bir program yapıyorum.

Etiler’den Zincirlikuyu’ya gidemedim. Programa yürüyerek yetiştim. Programı sunarken, pantolonumun dizden altı sırılsıklam.

İstanbul'un bitik günlerinden biriydi.

Bir sonraki kar felaketi daha da beterdi.

Yıl yanlış hatırlamıyorsam 2004.

Kanal D’deyim o sıralar.

Kar bir bastırdı.

Yollar kilit.

Milim kıpırdamıyor.

Araçlar durdu.

Saatlerce yolda bekliyor herkes.

Kanal D’ye aldık otomobilinde donmak üzere olanları.

Personel yemeğini de yolda kalanlara dağıttık.

Millet geceyi otomobilinde geçirdi.

Birkaç yüz kişiyi de Kanal D binasında misafir ettik gece boyunca.

TEM komple kapandı.

İstanbul’un çilesidir bu.

Olur arada.

Kış lastiği takın derler kimse takmaz, kar yoğun olacak trafiğe çıkmayın derler herkes çıkar.

Asfaltta zor otomobil, araç kullanan halkımız, kaygan yolda iyice apışır.

Sonra herkes suçlayacak birini arar.

Ben 60 yaşıma yaklaşırken şunu öğrendim.

Üç beş yılda bir böyle bir kar olur İstanbul’da, doğadır yenemezsin.

Canla başla çalışır personel ama afet gibidir, üstesinden gelemezsin.

Kış kıyamette kısa kollu tişörtle dışarı çıkmak gibidir aslında.

“Üşüyorum” dersen gülerler.

Kimseye kızamazsın.

Hadi kanıtla televoleci

Geçen gün Barbaros Bulvarı’nda yolda kalan otomobilleri görünce “Buraya tuzlama yapılmalı” diye bir tweet attım.

Maksadım yetkilileri uyarmaktı.

Sonra aşağıda tuzlama aracını görünce tweet'i sildim.

Kıyamet koptu. Vay niye sildin.

Yahu pek çok tweet'imi siliyorum ben.

Muhatabı okuyunca ya da hatalı, yanlış bir şey yazdığımı, haksızlık yaptığımı düşününce siliyorum.

Ama bir grup troll saldırıya geçti anında.

Ben de onlara anladıkları dilden yanıt verdim.

Fazlasına değmezler.

Ancak bir troll var ki, onunla mahkemede hesaplaşacağız.

Adı Alpay.

Soyadı Özalan.

Televolelerden hatırlarsınız kendisini.

Şimdi vekil yapılmış.

Bana “Kalemini satan” demiş.

Kendisini hemen dava etmelerini söyledim avukatıma.

Hadi gelsin kalemimi sattığım kanıtlasın bakalım.”