
Habertürk yazarı Fatih Altaylı: Bir sanatçı, bir gazeteci ile tartışmaya girmese bunu yazmak zorunda kalmayacaktım
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, bir avukatın kendisine gelerek hakaret davaları yoluyla ciddi miktarlarda para kazanmayı teklif ettiğini ve bunun bazıları için bir gelir kapısı haline geldiğini yazdı.
yuncu Elçin Sangu, şarkıcı Gülşen'in tutuklanmasıyla ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Tam bir hukuk cinayeti" diyen Habertürk yazarı Nagehan Alçı'nın tepki göstermişti.
Alçı'nın paylaşımına yanıt veren Sangu, Alçı'nın kendisi hakkında 2018 yılında yaptığı suç duyurusunu hatırlatarak şu ifadeleri kullanmıştı:
"Hakaret içermeyen twit attığım için beni savcılığa verdiğinde;
1) yurtdışına çıkma yasağı
2) kişisel eşyalarıma(telefon,laptop,pc)el konulmasını istemek
3)Kocanı da işin içine katmak
4)Gizlilik kararı istemek aşırılık değil miydi? Yemezler demokrat tavırları…."
Alçı'nın avukatı Esennur Ezgi ise "Nagehan Alçı’ya Elçin Sangu adlı şahsın hakaret ettiğini düşündüğüm bir paylaşımla ilgili olarak resen suç duyurusunda ben bulundum. 4.5 sene önceki olay. Nagehan Hanım isim isim kimden şikâyetçi olduğumuzu bilmez." açıklamasını yapmıştı.
"YAZMAK ZORUNDA KALMAYACAKTIM"
Bu olay üzerine gazeteci Fatih Altaylı kendi başına gelen bir durumu köşesinde kaleme aldı. Altaylı'nın yazısından dikkat çeken bölüm şöyle:
Bir sanatçı, bir gazeteci ile tartışmaya girmese bunu yazmak zorunda kalmayacaktım.
Ama madem iş "Hakaret Davaları"na geldi.
Yazalım.
Bir süre önce bir lokantada dostlarımla yemek yiyorum.
Kamuoyunun yakından tanıdığı bir hanımefendi yanıma geldi.
Hal hatır sorduktan sonra yanında duran bir beyefendiyi tanıştırdı.
"Avukat bilmem kim!"
"Memnun oldum" dedim.
Avukat hemen atıldı.
"Biz hanımefendinin avukatlık işlerini yürütüyoruz. Size de yardımcı olmak isteriz" dedi.
Şaşırdım.
"Benim 30 küsur yıllık avukatım var. Sağ olun." dedim.
"Ama biz size para kazandıracağız" dedi.
Nasıl olacak o iş dedim.
Anlattı.
"Siz bize bir vekaletname vereceksiniz. Bu vekaletname sadece size yönelik hakaret davaları için geçerli olacak. Biz gerek sosyal medyada, gerekse başka yerlerde düzenli taramalar yaparak size yönelik hakaret içeren paylaşımları ekibimizle tespit edeceğiz ve bunlara hemen dava açacağız. Sizin haberiniz bile olmayacak. Her ay hesabınıza ciddi bir para yatıracağız. Bizi görmeyeceksiniz bile."
İlk kez böyle bir şey duyuyordum.
İlgilendiğimi zannederek peş peşe gazetecileri saymaya başladı.
Tamamı iktidar yanlısı gazetecilerdi.
"Tüm bu meslektaşlarınızın bu konudaki avukatlığını biz yapıyoruz. Bazıları sadece bu hakaret davalarından ayda 300 bin TL'ye yakın gelir elde ediyorlar" dedi.
İnanamadım.
Kendilerine edilen hakareti geçim yolu haline getirmişlerdi.
Küfürü yiyor, paraya çeviriyorlardı.
Hatta muhtemelen daha çok küfür işitmek için, daha uç yazılar yazıyor, milletin damarına daha çok basıyorlardı.
Küfür eden arttıkça bunlar sürümden kazanıyordu.
Vay anam vay diye geçirdim içimden.
Utanmazlık görmüştüm ama bu kadarını görmemiştim.
Avukata dik dik baktım ve "Bak kardeş, bu saydığınız ve meslektaşınız dediğiniz isimlerin hiçbiri benim meslektaşım falan değil. Önce bunu bir bil. İşin cılkını çıkarmayan kimseye de dava açmıyorum. Tazminatlar benim gelir kaynağım değil. Küfür yedikçe para kazanacağım diye sevinen utanmazlardan değilim. Siz onların avukatlığını yapmaya devam edin" dedim.
Ünlü hanımefendiye de "Benim yanıma böyle abuk sabuk adamları getirmeyin. Kiminle ne konuşacağını bilmeyenlerle sizin hatırınız için bile olsa muhatap olmam" dedim.