HDP’den “6’lı Masa”ya mesaj: “7 Milyon oy alan partiyiz”

HDP’den “6’lı Masa”ya mesaj: “7 Milyon oy alan partiyiz”

HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, “6’lı Masa”ya, “7 milyondan fazla insanın oyunu alan bir parti hala ‘Yakın mı uzak mı duracağız’ diye tartışılıyorsa, o zaman bu demokratik bakış açısında bir tuhaflık yok mu?” diye seslendi.

5. Büyük kongre hazırlıklarını KRT TV’de katıldığı Haftanın Panoraması programında Semra Topçu’ya anlatan Kerestecioğlu, birlikte hareket etme iradesi ortaya koyan altı muhalefet partisinin çabasını değerlendirdi. HDP’ye yönelik baskılara dikkat çeken Kerestecioğlu, “Asıl karar verilmesi gereken

Türkiye’nin demokratik geleceğine ve adalete erişimdir” ifadesini kullandı. Kerestecioğlu, özetle şunları söyledi: 

Önemli olan Türkiye’nin demokratik geleceği

“Biz kongreye kapatma davasıyla gidiyoruz, zamanında kaldırılmış dokunulmazlıklarımızda rolü olanlar var, hala önümüze tezkereler getiriliyor. Savaş politikaları var, arkadaşlarımız cezaevlerinde yıllardır rehin tutuluyorlar. Sadece bize değil, Gezi davasında da gördük, basına yapılanları da gördük. Böyle bir Türkiye var. Biz böyle bir Türkiye’de HDP’ye de yönelen baskılar altında kongremizi gerçekleştiriyoruz. Ve bunun gerçekten bir çıkış olduğunu, çözümün bizde olduğunu söylüyoruz. Bunu bir kibirle söylemiyoruz biz. Biz kimseyi yanımıza çekmek, aman bize yakın dursunlar aman uzak dursunlar derdinde de değiliz. Uzak veya yakın durulacak şey nedir biliyor musunuz, Türkiye’nin geleceğidir, Türkiye’nin demokratik geleceğidir ve adalete erişimidir. O yüzden herkes buna göre aslında düşünsün ve kararını versin.” 

Biz üçüncü büyük partiyiz

“7 milyondan fazla insanın oyunu alan bir parti hala “yakın mı duracağız uzak mı duracağız”, “mesafeli mi duracağız, nerede duracağız” diye tartışılıyorsa, o zaman bu demokratik bakış açısında da bir tuhaflık yok mudur sizce? 

Bu noktada bizim açıkladığımız kriterler çok net; Kürt sorunun çözümü ile ilgili ne düşünüyorlar? Türkiye’nin demokratik geleceği ile ilgili ne düşünüyorlar?  Sadece partilerin değil, bireylerin, insanların, derneklerin, bütün toplumun siyasete katılımıyla ilgili ne düşünüyorlar bu partiler? Şimdi kadılarla buluşmaya gidiyorlar, hepsi erkek olan siyasetçiler gidiyor. Kadınların geleceği ile ilgili ne düşünüyorlar? Bizim bütün bunlarda kriterlerimiz ve sözümüz belli. Biz herkesle bir araya geliriz konuşuruz, diyalog halinde oluruz. Bunu dışlayan bir parti hiçbir zaman olmadık ama şuna da hiçbir zaman razı değiliz; aman HDP’nin oyları bize gelsin diye ya da biz HDP’ye müsamaha gösteriyoruz ve saire. Yok böyle bir şey. Biz bu ülkenin üçüncü büyük partisiyiz. Ve bu ülkede demokratik cumhuriyeti kurmak için talip olan partilerden birisiyiz.

Demokrasiyi de seçim güvenliğini de birlikte kuracağız

“Demokrasiyi kuracaksak hep birlikte kuracağız. Hep birlikte konuşacağız ve hep birlikte o seçimin güvenliğini sağlayacağız. Her şeyden önce zaten bunun için konuşmamız gerekiyor. Ama cumhurbaşkanlığı düzeyinde kişiler düzeyinde siyaset yapmaya uygun bir parti değiliz, demokratik ilkeler çerçevesinde siyaset yapmaya yatkınız.”

Bağnaz milliyetçilik ve müspet milliyetçilik tercihi

Haftanın Panoraması’nda Siyaset Bilimci Prof. Dr. Murat Somer de “6’lı masa”nın önemini vurgularken şöyle dedi: 

“Partiler çok önemli bir uzlaşma sağladılar fakat iki önemli nokta var; bu işbirliği seçimleri kazanmak suretiyle demokratik değişim yaratabilecek mi? Gerçek anlamda demokratik bir süreci başlatabilecek mi? Bu da HDP ve Kürt meselesiyle yakından ilgili.” 

Somer, özellikle İYİ Parti’nin ve HDP’nin benzer bir seçim yapması gerektiğini vurguladı ve şunları söyledi:   

“Seçimin ikinci tura kalması çok riskli, özellikle muhalefetin birinci turda kazanabilmesi için muhalefetin tek aday çıkarabilmesi ve HDP’nin de başka aday çıkarmaması ve destek vermesi önemli. İkincisi de iktidar değişikliği halende de Türkiye’nin hızlı bir reform sürecine girmesi gerekecek bunun için yasal ve anayasal değişiklikler gerekli ki burada da HDP desteği son derece önemli olacak. Bu nasıl başarılacak? Doğrudan ya da dolaylı iletişim halinde olunması gerekiyor… 
Burada önemli olan her iki tarafın da bağnaz milliyetçilik ile geleceğe bakan müspet bir milliyetçilik arasında seçim yapması gerek. Sorunun çözümü parlamenter rejim hukuk devleti.”

“Türk Ocağının İslam sempozyumu çarpıtıldı, zehirli dilin sonucudur bu…” 

Türk Ocakları’nın 110. Kuruluş yıldönümünde düzenlenen İslam Sempozyumu ile ilgili tartışmayı KRT Tv’de Semra Topçu’nun hazırlayıp sunduğu Haftanın Panoraması programında değerlendiren İYİ Parti

Genel Başkan Yardımcısı Şenol Sunat, Türk Ocaklarında yıllarca kadın heyeti başkanlığı yapmış birisi olduğunu hatırlattı ve şunları söyledi:   

“Türk Ocaklarında yıllarca kadın heyeti başkanlığı yapmış birisi olarak söylemek isterim, Türk Ocağı her

konuda, ülkenin meseleleri konusunda, özellikle kültürel konularda, İslam konusunda toplantılar yapıyor. Bu çalıştay da İslam Sempozyumu. Daha önce de Kartal Belediyesi iş birliği ile yapılmış, bütün Türk coğrafyası ve İslam aleminden gelen bilim insanlarının, akademisyen ve din insanlarının düzenlemiş olduğu bir çalıştay bu. Bu yönleriyle gündeme gelmedi, Sayın Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’nun orada bulunmuş olması gündeme getirildi, çarpıtıldı. 

Bu durum Türkiye’nin gelmiş olduğu kutuplaşmayı ortaya koyuyor aslında yani ya bir taraf olacaksın ya bir başka taraf olacaksın gibi bur durum söz konusu oluyor. Doğru değil bu. Türk Ocağı siyasi konularda ayrım yapmadan bütün siyasileri davet etmesi gereken bir ocaktır, kültür ocağıdır. 

Ötekileşmiş, kutuplaştırılmış, kamplaştırılmış bir dilin, zehirli bir dilin sonuçlarıdır bunlar. Bundan çıkar sağlamaya çalışan bu ülkeyi yönetenlerin ülkeyi getirdiği noktadır bu nokta. Kraldan çok kralcılıktır.”