
Işıklar içinde uyu Hasan Amca...
Banu Özdemir YURT Gazetesi'nde Adalet Yürüyüşü izlenimlerini aktarmaya devam ediyor. Özdemir Adalet Günlüğü'nde kalp krizi geçirip hayatını kaybeden Hasan Tatlı'yı ve CHP liderinin yer sofrasında bağdaş kurup iftar yapmasını kaleme aldı. Adalet Yürüyüşü'nün 5'inci ve 6'ıncı gününde yaşananlar Banu Özdemir'in kaleminden....
5. Gün…Babamla 80’lere kadar uzanan sohbetin sabahında uçağa bindim. Sık Sık gelip gittiğim Ankara’ya, hiç bu kadar sabırsız varma isteğim olmamıştı.
Adalet için arşınladığımız her bir kilometre, her geçen gün bizleri birbirimize daha çok bağlıyordu. Aidiyetlik duygumuz o kadar gelişiyor ki ayrı kaldığın saatlerde suçluluk duymaya başlıyorsun. Adımlarla büyüttüğümüz yürüyüşümüz; toplumsal dayanışmayı ve örgütlülük bilincini geliştiren bir hareketti aslında. Parçası olmak ne gurur yarabbi…
Esenboğa’ya indikten sonra, her seferinde cefamı çeken dostlarımdan biri karşıladı beni…Yolda giderken sohbetimiz kaybettiğimiz Hasan Amcamız..
Bu ülkenin evlatlarına adil yarınlar bırakmak için, dün Babalar Günü’nde yaptığımız yürüyüşe katılan Hasan Amca kalp krizi geçirmişti.
Yıllardır süren siyasal mücadelesine, adalet neferi olarak bir yenisini daha ekleycekti. Neler görmüştü o koca çınar bugüne dek. Darbeler, işkenceler, açlık, yoksulluk…
Adalet Yürüyüşü’yle sürdürdüğü mücadele, sonsuzluğa karışarak devam etmişti sabah saatlerinde. Işıklar içinde uyu Hasan Amca… Seni saygıyla ve minnetle hep anacağız…
Günümüze Kızılcahamam Orman Şefliğinden başlamıştık. Kimi zaman duvara kimi zaman çantalara diklediğimiz bu ayaklar 85 km ‘yi geride bırakmıştı.
Kızılcahamam çıkışında 2 saat kadar bir öğle molası verdik.
Gökyüzü bize selam çakar gibiydi,
Türkülere başlayın, orkestra hazır… Bağlamada yağmur damlaları, klavyede ılık rüzgar…
Sağnak yağmurun altında yürüyüşümüz devam ediyordu. Son molayı verdiğimiz Yanık Köyü'nün çim kokusuna doyamamıştım ki varış noktamız Bulak Köyü olduğunu öğrendim. Kemal Bey, akşam köy yerinde bir ailenin iftar konuğuydu.
Semaya kaldırdım başımı, ebediyete göç eden Hasan Amca’yı düşünerek…Ataol Behramoğlu’nun bu yürüyüşte okuduğu ‘Yunus ‘şiirinin son dizleri mırıldandı ruhum.
Sesime kulak ver gülüm
Tutsaklığa yeğdir ölüm
Nerde varsa böyle zulüm
Çaresi isyan olmuştur…
İsyan…Devrim …Özgürlük………!
Turuncu’nun Seyir Defteri
19.06.2017
6. Gün
Güne pek iyi başlayamıyorum. Boynum tutulmuş. Gece altımızdaki mattan soğuğu feci yemişiz. Kalktığım gibi bir de hava bulutlarla kaplı. Gri. Kimi zaman şiir yazdıran, melankoli yaptıran; kimi zaman beni evden çıkarmayan bu havayı pek sevmiyorum. Doğum günüm sebebiyle sıcak havayı severim. Güneş gökyüzünde olacak. Mavi semadan yansıyacak doğaya… Çünkü özgürlüğün rengi mavi biz de huydur…
Sanki bugün bulutlar da bizimle yürüyor. Koşullar değişince, malzemeler de değişiyor. Şapkaların yerini yağmurluklarımız aldı. Genel Başkan Başdanışmanı Turgay Bozoğlu yürüyüşün ilk kilometrelerinde Devlet Bahçeli’nin gerginliği havaya yansımış diyor. Hep bir ağızdan kahkahayı basıyoruz.
Bahçeli:
"Merak ediyorum ki, İstanbul’dan karşı bir yürüyüş başlarsa karşılaşma ve buluşma noktası neresi ve nasıl olacaktır?" demişti dün.
Ben de “Bizim istikametimiz Saray değil. O nedenle karşılaşmamız mümkün değil.” demiştim tweet atarak.
97 kilometre yol katettik.Zaten evlerinde, ofislerinde klimaları eşliğinde oturanlarla da pek kolay karşılaşma imkanımız olacağını düşünmüyorum.
Hem şaşırıyor hem de üzülüyorum Sn. Bahçeli’ye. Adı Devlet ama ne teorikte ne pratikte şu ülkeye zerre faydası yok.
Ne büyük karmaşa..
Daha çok köylülerimizle karşılaşıyoruz.Dün gün bitiminde Bulak Köyü’ndeydik. Köyü arkadaşlarla turlarken, kapı önünde oturan Müyesser teyzemizle karşılaşmıştık. Yürüyüşten haberi yok. Neden yürüdüğümüzü, adalete ne denli ihtiyacımız olduğunu anlattım ona heyecanla.
M.T: “Evladım. diyor, 87 yaşındayım. Siyasetten anlamam. Kocam AP’liydi. Hatta sorduklarında bizim evin kiremitleri bile Adalet Partili derdi. Ben 56’da gördüm Menderes’i. Onun için de yürüyorsanız destekliyorum.” dedi.
Ben Kemal Bey’in Türkiye’de siyasi zulme uğramış herkes için yürüdüğünü anlattım.
M.T: “Söyle ona önümüzdeki reyde Hayır vericem. dedi”
B.Ö: “Artık Evet, hayır yok. Başkan adayları olacak.” dedim.
M.T: “Olsun. Adalet için yürüyorsanız ben size oy vericem.” dedi.
İftardan sonra seçmen eğilimlerinin ailesel, tarihsel aidiyetleri üzerine arkadaşlarla kafa yorduk. Müyesser Teyze kafamızda deli sorular bırakmıştı.
2019 Seçimleri’ne giden bu yolda Evet vermiş bir teyzemiz; Kemal Bey Menderes için de yürüyorsa gelecek seçimlerde ona oy verebileceğini söylüyordu. “Bence bu yürüyüş 2019’a kadar sürmeli” dedim içimden. Çünkü adalet öyle bir kavram ki herkesi kapsıyor. Her birimizin hayatı boyunca az ya da çok haksızlığa uğradığı bir hikayesi var. Ben Enis Berberoğlu’nun tutukluluğunu anlatırken, teyzemiz Menderes’in idam edilişini hatırlattı. Hayatındaki en etkili siyasi olayı. Demek ki çok derinden yaralamış ki onu, hala hatırında.
Ben 30 yaşındayım. Bizim kuşağımız15 yıllık AKP iktidarı boyunca idam görmedi. Ama yüzlerce gencin katledişine canlı şahitlik ettik. Binlerce arkadaşımızın Gezi’de gözünü, kolunu, bacağını kaybettiğini gördük. Yanımızda, kollarımızda arkadaşlarımız öldürüldü. Yüzlerce yaşıtımızı PKK, IŞİD vb. terör örgütlerine kurban ettik. Yüzlerce kınalı kuzumuzu toprağa verdik. Bombalar gördük,zamanında patlayan. Darbeler gördük,planlanan… Tanklar gördük sokaklarda.
Müyesser Teyze’ye 15 yıldır bunları göstermemişlerdi. Gerçeği görmemesi için; büyüme, kalkınma, yol, otoban, erzak, evlendirme programı vb. hayaller yeterliydi.
Ama 6 gündür oyun bozuldu. Müyesser Teyze’de geçmişte bir gün haksızlığa uğradığını hatırladı. Karın ağrıları o yüzden.
Turuncu’nun Seyir Defteri
20.06.2017