İsmail Saymaz: "Böyle bir iktidarda herkesin üzerinde iki giysiden biri vardır..."

İsmail Saymaz: "Böyle bir iktidarda herkesin üzerinde iki giysiden biri vardır..."

Sözcü yazarı İsmail Saymaz, 104 emekli amiralin imzaladığı Montrö bildirisiyle ilgili görüşlerini köşesinde yazdı.

Sözcü yazarı İsmail Saymaz, 104 emekli amiralin imzaladığı Montrö bildirisiyle ilgili görüşlerini köşesinde paylaştı.

Saymaz, "Bir rektör, “Genel başkanımızın temsilcisiyim” diyerek, AK Parti il başkanına posta koyabiliyor. Fakat emekli amiraller halkı uyarmak için bile olsa gık diyemiyor. ‘Muvazzaf şeyhler' kadar hakları bulunmuyor." diye yazdı.

İsmail Saymaz'ın bugünkü yazısı şöyle:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ne vakit yüksek yargı ile  kriz yaşasa öfkelendiğini belli ederek, şöyle seslenirdi:

“Cübbeni çıkar, siyasete gir!”

Erdoğan, dönemin Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit ile çay topladığı günden beri bu cümleyi sarf etmiyor.

Şükürler olsun ki ‘yargı vesayeti' tarihe karıştı.

Jüritokrasinin kalıntıları temizlendi.

O kadar ki…

Eski Ankara Başsavcısı Yüksel Kocaman, evlendiği gün eşini, düğünde giyindiğinden daha kapalı bir gelinlikle Beştepe'ye ziyarete götürdü.

Yargımız gönül rahatlığıyla ve her canı çektiğinde Erdoğan'a “Seni seviyoruz!” diyebiliyor artık.

Bir Yargıtay üyesi, gelecekte önüne gelmesi muhtemel emekli amirallerle ilgili soruşturma dosyası hakkında, iktidar yanlısı kanalda canlı yayına katılabiliyor.

Bağımsız ve tarafsız yargı dediğin, askeri vesayet özlemcilerinin eski zaman rüyası…

Çoktandır Beştepe'nin hukuk bürosuna dönmüş olan yüksek yargı, cübbeyle siyaset yapabiliyor. Üniformalarını on yıllar önce çıkarmış olan emekli amiraller ise uzmanlık alanlarında pijamalarıyla bile bildiri yayınlayamıyor.

BAHÇELİ VE AKŞENER: PARTİYE GİRİN
MHP Genel Başkanı Bahçeli “Madem bazı konularda düşünce ve itirazları var.

106 partiden birisine katılarak sabahtan akşama kadar ahkam kesip laf salatası yapmalarının önünde esasen bir engel olmayacaktır” diyor.

Meral Akşener de farklı düşünmüyor:

“Siyaset siyasetçi tarafından yapılır. Görgülerini siyasi partilerde paylaşabilirler.”

PARTİZAN VALİLER
Anlıyoruz ki emekli amirallerin görüş bildirmesi için partiye üyelik şartı aranıyor.

Montrö tartışmasından ötürü iktidarı eleştiren emekli büyükelçiler için de öyle…

Yoksa partizan vali ve rektörlere sonsuz hürriyet var.

Bir vali kürsüye çıkıp “Milletin lideri Erdoğan bir taraftan yollar yapıyor, bir taraftan ekonomiyi düzeltti ve bir taraftan yedi düvelle savaşıyor” diyebiliyor.

Bir rektör, “Genel başkanımızın temsilcisiyim” diyerek, AK Parti il başkanına posta koyabiliyor.

Fakat emekli amiraller halkı uyarmak için bile olsa gık diyemiyor.

‘Muvazzaf şeyhler' kadar hakları bulunmuyor.

TARİKATLARIN SİYASET HALKASI
Türkiye'nin, 2017'de başkanlık sistemine geçtiği referandumda tarikatlar ve cemaatler halka gibi dizilip bildiri yayınlayarak, Erdoğan'a destek açıkladı.

Risale-i Nur Talebeleri, “Milletimizin inançlarını hiçe sayarak tahakkümle zulmeden vesayet sisteminin ıslahı” için “Evet” dediğini duyurdu.

Said-i Nursi'nin kitapları devletçe basıldı.

Emekli amirallerin ise evleri…

Menzil'in Semerkand Vakfı, “Türkiye'nin üzerinde oynanan oyunların bozulması için” iktidara omuz verdi.

Menzil'e Sağlık Bakanlığı'nın kapıları ardına kadar açıldı.

Emekli amirallere nezarethanelerin…

İsmailağa, “Cemaatimiz, efendi hazretlerimizin rehberliğinde” demokratik haklarını kullandı.

İsmailağa'ya kamu yararına vakıf statüsü verildi.

Emekli amirallere gözaltı emri…

Denilecektir ki:

“Darbeleri askerler yaptı! Onlar olağan şüpheli.”

Peki, 15 Temmuz'u kim organize etti?

FETÖ'nün imamları değil mi?

PARTİ DEVLETİNİN GİYSİSİ
Anayasa'da yer alan “Herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim, başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir” maddesi değiştirilmedikçe bu hüküm emekli amiraller aleyhine sınırlanamaz.

Suç varsa ispatlarsanız.

Muhalifleri terörist diye suçlayarak ve darbe sopasına başvurarak, özgürlükleri askıya alamazsınız. İfadelerine başvurulmadığı halde emekli amirallerin alınlarına darbeci mührü vuramaz; kendileri ve aile yakınlarının CHP üyesi olmasını suç örgütünün kanıtı gibi sunamazsınız.

Muhalefetin, sınırları iktidar tarafından çizilmiş bir siyasi alanda var olabildiği yönetim demokratik değil, totaliter bir parti devletidir.

Böyle bir iktidarda herkesin üzerinde iki giysiden biri vardır:

Ya partinin üniformasını giyersiniz…

Ya da mahkum gömleğini.