İsmail Saymaz Hakan Ural'a açtı ağzını yumdu gözünü... "Emekli süperstarlar magazinde Montrö'yü anlatıyor"
Sözcü yazarı İsmail Saymaz, Hakan Ural'ın Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Kanal İstanbul'a ilişkin yaptığı yorumlara tepkisini dile getirdi.
Sözcü yazarı İsmail Saymaz, bugünkü köşe yazısında Hakan Ural'ın Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Kanal İstanbul ile ilgili, bir televizyondan programında yaptığı yorumlara tepki gösterdi.
Saymaz, Hakan Ural'ın yanlış aktardığı bilgileri de düzeltti.
Saymaz, yazısında şunları kaydetti:
Montrö Antlaşması'nın tartışmaya açılmasına ve TSK'daki tarikat örgütlenmesine itiraz eden bir duyurudan ötürü 10 emekli amiralin gözaltında beşinci güne uyandığı saatte emekli süperstar Hakan Ural, Kanal İstanbul ve Montrö hakkında konuşuyordu.
Ural, yorumcusu olduğu üçüncü sayfa ve magazin ağırlıklı TV programında Boğazlar meselesini masaya yatırırken; karşısındaki çıtıpıtı spiker ise “Üç binden gelinen nokta zaten bence her şeyi açıklıyor” diyerek, emekli süperstara hak veriyordu.
Tuhaflık bir değil ki…
Geceleri TV tartışmalarında karşılıklı türküler söyleniyor.
Sabahları uluslararası sözleşmeleri magazin ünlüleri ele alıyor!
YABANCI GEMİLER VIZIR VIZIR GEÇMİYOR
Ural, masaya elini vura vura Montrö'den ötürü yabancı savaş gemilerinin Boğaz'dan vızır vızır geçtiğini öne sürüyor.
Şöyle diyor, Ural:
“Kanal İstanbul'u kim istemez. Amerika istemez. Kanal istemem ben Amerika olsam. Rusya olsam istemem. Ne güzel elimi kolumu sallayıp… Fransa olsam istemem. Macron'a kızıyoruz ya, istediği an Fransız savaş gemisini vızır vızır geçirir.”
Halbuki Montrö'ye göre Karadeniz'e kıyıdaş olmayan ülkeler Boğaz'dan geçebilmek için iki hafta önceden Türkiye'ye ön bildirimde bulunmak zorunda.
Geçecek gemilerin toplam tonajı 15 bin tonu aşamaz.
Dokuzdan fazla gemi geçemez.
Uçak uçurulamaz.
Denizaltı gönderilemez.
Karadeniz'de 21 günden çok kalamaz.
Üstelik bu, barış halinde böyle.
Savaş halinde Türkiye gemilere yasak uygulayabilir.
Montrö sayesinde Karadeniz, ABD'nin izinsiz giremediği tek deniz olarak biliniyor.
Bu yüzden ABD, Montrö'nün değiştirilmesini istiyor.
Ayrıca Ural, Boğaz'dan ücretsiz geçildiğini sanıyor. Türkiye sağlık kontrolü, fener, şamandıra ve kılavuzluk ücreti alıyor. Ücret, 2.5 Frank kuru üzerinden belirleniyor. Kuşkusuz düşük gelir elde ediliyor. Uzmanlar ücretin anlaşmayla artırılabileceğini kaydediyor.
GEMİ SAYISI DÜŞÜYOR
Ural, Boğaz'dan geçen gemi sayısının 2023'te 86 bin olacağını iddia ediyor.
En hafif deyimiyle yanlış biliyor.
Boğaz'dan geçen gemi sayısı her yıl azalıyor.
Örneğin, 2006 yılında 54880 gemi geçti.
2010 yılında 50871 gemi.
2015'te ise 43544.
2020 yılında rakam 38404'e düştü.
Kanal İstanbul'un Çevre Etki Değerlendirme Raporu'na (ÇED) göre 2071'de 86251 geminin geçeceği tahmin ediliyor.
Süveyş ve Panama kanalları, kat edilmesi gereken yolu yarı yarıya kısaltırken, Kanal İstanbul'da dikkate değer bir yol ve süre kazancından söz edilmiyor. Boğaz'dan belirtilen kalemler dışında ücretsiz geçen gemiler, yol ve süre bakımından kolaylık sağlamayan kanala neden para versin?
Ayrıca Kanal İstanbul'un daha güvenli olduğu da söylenemez. Çünkü İstanbul Boğazı'nın en dar yakası 750 metre iken, Kanal İstanbul'un en geniş yakası ise 275 metre olarak hesaplanıyor.
NÜFUS 2 MİLYONA ÇIKACAK
Ural'ın sandığının aksine Kanal İstanbul, gelir getirecek bir su kanalı değil, dünyanın en büyük hafriyat ve inşaat operasyonlarından biri…
ÇED raporuna göre projenin süresi yedi yıl.
Bunun dört yılı kazı ile geçecek!
Kanalın kazısından en az 1.3 milyar metreküp hafriyat çıkarılacak.
11 ton dinamit patlatılacak.
Her gün 10 bin kamyon vızır vızır çalışacak.
Küçükçekmece Gölü ve Sazlıdere Barajı yok olacak.
Avrupa Yakası'ndaki temel su kaynağı olan Terkos Barajı zarar görecek.
Stratejik yeraltı su kaynakları da…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) verilerine göre bölgede 226 bin olan nüfus 2 milyona çıkacak.
İstanbul'un son tarım alanlarından biri olan bu bölgede hayvancılık sınırlandırıldı.
20 bin futbol sahası kadar tarım arazisi, 200 bin tonluk buğday üretimi, 400 bin ağaç elden gidecek.
60 KEZ METRO YAPILABİLİR
Kanal İstanbul'un 2019 verilerine göre 75 milyar TL'ye mal olacağı tahmin ediliyor. Bunun 60 milyarı hafriyat ve inşaat masrafından oluşuyor.
Ancak İBB'ye göre maliyetler 540 milyar TL'ye yükseldi. İSKİ'nin 25 milyar TL'lik masrafı ve 253 milyar TL'lik hafriyat hariç elbette.
Bu kaynakla ne yapılabilir?
İBB'ye göre…
İstanbul'da Yenikapı-Hacıosman arasındaki metro hattı 60 kez yapılabilir.
Kentsel dönüşüm masrafının 14 katı karşılanabilir.
8000 ev ve iş yeri yenilenebilir ve 3.1 milyon konut inşa edilebilir.
50 milyon öğrenciye okul, 11.5 milyon öğrenciye yurt ve 770 bin kapasiteli hastane inşa edilebilir.
29 milyon öğrenciye burs, 50 milyon muhtaca yardım verilebilir.
Ve 1.5 milyon işsize 10 yıllık istihdam sağlanabilir.
AK Parti, iktidarını inşaat, maden ve enerji ihalelerine dayalı yandaş kayırma ekonomisi üzerine kurdu. Devletin servetini ‘Çılgın Proje' diye nitelendirilen, geçilmeyen köprülere, uçulmayan havalimanlarına, şehir hastanelerine paralı otoyollara ve dolayısıyla betona gömen iktidar, şimdi Kanal İstanbul hamlesi ile sıcak para girişi sağlayarak, ayakta kalmayı umuyor.
Belki de bu yüzden, emekli amiraller mahkemede ifade verirken…
Emekli süperstarlar magazin programında Montrö'yü anlatıyor.