İYİ Partili Aylin Cesur'dan çarpıcı açıklamalar: İktidar “darbe yapılıyor” havası yaratarak bu durumdan nemalanıyor

İYİ Partili Aylin Cesur'dan çarpıcı açıklamalar: İktidar “darbe yapılıyor” havası yaratarak bu durumdan nemalanıyor

İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur, 104 amiralin bildirisinin şeklinin büyük bir hata olduğunu ifade etti. Cesur, "iktidarın bu süreçten “darbe yapılıyor” havası yaratarak nemalandığını" vurguladı.

YURT GAZETESİ TBMM - ÜNSAL ERGEL / Türkiye’nin 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in doktorluğunu ve başdanışmanlığını yapan İyi Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur, Yurt Gazetesi’nin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 104 amiralin bildirisinin şeklinin büyük bir hata olduğunun altını çizen Cesur, “Buradaki hadise oradaki bildirideki karşı oldukları ya da karşı durduklarını ifade ettikleri düşünceleri tartışması değil. Herhangi bir şekilde milli iradeye müdahale havası verecek hiçbir hareketi benimsememiz mümkün değil.

Bu görüntü bu zamana kadar ki yaşadığınız tecrübelere bakınca gece yarısı ve bir bildiri yayınlanması ve bunu bir grup emekli de olsa askerin yapması hadisesidir. Sadece uzman oldukları konuda fikir beyan etmek idiyse maksat; böyle bir görüntü keşke vermeselerdi” diyerek iktidarın sonuçta bu süreçten “darbe mi yapılıyor” diyerek gündeme konuyu başa oturtarak ve asıl gündemi yoksulluğu da bir kaç gün bile olsa kapatarak nemalandığını vurguladı.

aylin-cesur.jpeg

Cesur, konuya ilişkin sözlerine şöyle devam etti:

“2002 yılında mevcut hükümetin çıkmasında da, geçmişteki bütün bu darbelerin ve siyasetteki parçalanmışlıkların sonuçları olarak Türkiye’de siyasete olan güven kaybının etkilerinin olduğunu düşünüyorum. Bütün bunları yani darbeleri yaşamış bir Türkiye var. 1923’den günümüze gelene kadar bu sıkıntıları ve bunların arkasından oluşan ızdırabı yaşamış bir ülke var.

Türk milleti ne zaman milli iradeye bir set vurulmaya kalkılsa, sandıkta buna tokatlayarak bir şekilde vermiş.
Malum halen iktidar olanlarda bu tip milli iradeye müdahaleleri de çok iyi kullanmış ve sandığa bu da yansımış. Şimdi gece yarısı bir bildiri yayınlanması, geçmiş Türkiye’nin hafızasını hatırlatacak ve halkta da rahatsızlık yaratacak bir davranıştır. Bu yüzden genel başkanımız da buna tepki göstererek, bunun karşısında olduğumuzu ifade etti. İçeriği zaten bir süredir ülkemizde tartışılan konulardı. Neden gece yarısı ve ismi de bir bildiri denerek yapılır? 

Gündem yoksulluktu, batan esnaf idi, işsizlikti ama bambaşka bir yere gitti. Yaptığınız herşeyi sonuçlarıyla değerlendirmek lazım. Sonuçta iktidar partisi Türkiye’nin hiçbir sorunu yokmuş gibi, her gün pandemiden vatandaşlar yüzlerce insanı kaybetmiyormuş gibi, her gün esnaf kepenk kapatmıyormuş gibi, hergün insanlar açlıkla sınanmıyormuş gibi, Türkiye şimdi bunu konuşuyor. Bu nedenle işte bir yanlıştır bu, yani yapılış şekli itibariyle yanlıştır. Bu şekil itibariyle bugün iktidar partisi bundan ‘vay darbe yapılıyor’ diyerek nemalanmaya çalışacaktır. Oysa ki vatandaşın gündemi çok daha başkadır.”

aylin-cesur1.jpeg

“ACİL TAM KAPATMA LAZIM”

Doktor milletvekili olarak Covid-19 sürecinin başlangıcından itibaren hükümeti uyardığını hatırlatan Cesur, “Geçen sene bu günlerde ‘Türkiye’yi biran önce kapatın. Biran önce bunu insanlara sosyal yardımı da mutlaka yaparak yapın ama’ dedik, sürekli dedik. Dünyadaki diğer ülkeler gibi bu kapatmadan zarar görenlerin tüm zararlarını da karşılayarak acilen kapatılması gerekiyordu” dedi.

İktidarın hiçbir öneriyi dikkate almadığını yada geç kulak verdiğine dikkat çeken Cesur, şunları söyledi:

“Sonuçta ne oldu? Dünyanın en yüksek vaka sayısına sahip ülkesi haline geldik. Binlerce insanımız öldü. Yüzlercesi de her gün ölüyor. Ne yanlış yapılıyor? Diye bakıldığında ise Türkiye de her şey yanlış yapılıyor. Türkiye yönetilemiyor, bugün. Ülkelerin genel kriterlerine bakıldığında her konuda batık vaziyetteyiz. 2002’den günümüze çeşitli dalgalanmalar olmuş ama özellikle son 10 yıla bakıldığında dibe batan bir gemi gibi gittikçe dibe gidiyoruz ekonomi yönetiminde.

İnsanların yoksulluğunu göremeyen, gözleri kör olmuş bir iktidar tarafından ülke yönetiliyor.
Biz avantajlıydık ülke olarak. 2 ay süremiz vardı yani geç geldi Covid Türkiye’ye. İYİ Parti olarak 30 Ocak 2020’de önerge verdik. Sağlık bakanı çıktı ‘Türkiye için risk söz konusu değil’ dedi. 11 Mart’ta ilk vaka çıktıktan sonra ‘kapatalım, önlemler alalım’ dedik. Ne dediysek korona ile ilgili maalesef oldu, doğru idi öngörülerimiz. Ama Türkiye’yi, 2-3 günlük kapatmalarla durumu idare etmeye hasta sayısını taşınabilir tutmaya çalıştılar sadece. Ve virüs sürekli yayılırken, hızla normalleşmeye karar verdiler, ekonomik sebeplerle bu kararı aldılar.

Turizme zarar vermemek için yaptılar sözde 1 Haziran’da  ama ülke öyle bir duruma geldi ki, Türkiye’ye kimsenin ayak atmaya niyeti kalmadı. Rusya bizi eleştiriyor aman Türkiye’de mutant çok falan diye.

Bu süreçte Dünya’da Türkiye güven iklimini kaybeden bir ülke idi zaten, iyice bu derinleşti. Türkiye’deki görünüm; herkesin hakkı yenebiliyor yani adalete güven yok, adalet eşit dağıtılmıyor, zamanında dağıtılmıyor. Adalet siyasallaşmış vaziyette ve de. Sayın Demirel’in bir sözü vardı; “Camiye, okula ve kışlaya siyaseti sokmayın” diye bugün gelinen noktada siyaset bu üçüne de girmiştir.

aylin-cesur2.jpeg

“YAMALI BOHÇA GİBİYİZ”

Türkiye’de her şeyimiz yamalı bohça gibi. Alınan tedbirler hep idare etmeye yönelik. Yani tıp diliyle tarif edersek, ameliyatlık kanser hastasına, cilde pansuman tedavisi yapılıyor, pek çok konuda. Ekonomi ise;  “hasta yoğun bakımda, hayata döndürmek gerekiyor ama yapılan hala savurganlık, yani hastanın oksijenini kesiyorsunuz siz havaya tutuyorsunuz kanülü”. 
Türkiye’nin her türlü kaynağı var ancak hoyratça harcanıyor.

Hala sarayın günlük 10 milyon harcaması deniyor. Kimsenin vatandaşın hakkı olan bütçeyi, israfa harcamaya hakkı yok. Geçilmeyen yollara, uçulmayan havalimanlarına, geçilmeyen köprülere, hasta garantili şehir hastanelerine Türkiye’nin milyonları aktarılıyor, 5-6 müteahhit üzerinde gidiyor ihaleler.”

“TÜRK MİLLETİ İNLİYOR”

Pandemi de 120 bin esnaf kepenk kapattığını, kapatmayanlarında can çekiştiğini ifade eden Cesur, hükümetin sosyal devletin gerekliliklerini yerine getirmediğini kaydetti. Türkiye’nin her yerinden vatandaşın çığlıklarının yükseldiğini de vurgu yapan Cesur, konuşmasına şöyle devam etti:

“Her yere gidiyoruz. İl il ilçe ilçe köy köy geziyoruz. Her yer aynı, vatandaş bağırıyor ‘öldük, bittik yandık. İntiharın eşiğindeyiz’ diye. 

Sesleri duyulmuyor maalesef!

Aşılamaya gelince, halkımıza aşılamayla ilgili çok isterdim ümit vermek ama eğer biran önce Türkiye’nin önüne bir sandık gelmez ve bu yönetim değişmezse, korona sürecinin de kısa sürede sonlandırılacağına inanmıyorum. Yani aşılamayı dahi hızla tamamlamak için sandık gelse biran evvel! Bugün sesini duyuramayan ve inliyen Türk milleti, biran önce kendi iradesini sandığa yansıtmak istiyor. Kamu çalışanlarından, esnafına, çiftçisine, emeklisinden gencine herkesin mutsuz olduğu bir ülke de bu yönetimle nereye kadar gidebilirsiniz.  Direksiyonda bilim, çağdaşlık olmalı, akıl olmalı. Pandemi sürecinden başka nasıl çıkabilirsiniz? Bu işin başında sağlıkçılar olmalı ve bilimle bu işler yürütülmeliydi, uyardık söyledik ama olmadı duyurmadık sesimizi.

“İSPANYA’DAKİ GÖRÜNTÜLERİ YAŞARIZ”

Derhal yapılması gereken, Türkiye’nin aşılanmasıdır. Türkiye aşı bulmada çok gecikti. Betona ve AVM’ye para aktarmak yerine aşıya ilk olarak para ayırmaya ihtiyacı vardı. Kısa vadede aşının hemen temin edilmesi gerekiyor. Hemen Türkiye’yi hazır mübarek Ramazan’da gelmişken 4 hafta kapatmak lazım.

Eğer biraz daha bu süreç böyle devam ederse, 1 ay içinde İspanya hastanelerinde gördüğümüz, yerlerden ceset toplandığı taşındığı hale bizde geliriz.

“SALGIN, DENEME YANILMAYLA YÖNETİLMEZ”

Ülkeler nüfuslarının 2 katı, 3 katı aşılar buldular. Bakan çıkıyor, ‘Gelecek, olacak’ diyor. Bu cek, cak siyasetini bırakıp acilen hızlıca aşılamayı yapmamız gerekiyor. Çıkıp Şubat sonra Haziran dediler. Matematik bilen yok mu? Şu andaki koşullar devam ederse 1 yıl 10 ay sürüyor aşılama dedik sonbahara aldılar. Şimdi bu hızla 1 yıl 3 ay sürüyor.

Aslında alt yapımız var. İstense 3 ayda da bitirilir. Türkiye’nin en az 150 milyon doz aşıya ihtiyacı var. Aşılamalar devam ederken koruyuculuk belki ortadan kalkacak. Bulunabilirse 200 milyon doz lazım. Ama yine hesap yapınca bu günkü aşılama hızı ile 1 yıl 3 ay da tamamlarsınız bu işi.

Türkiye’yi pandemi de deneme tahtasına çevirdiler. Salgın süreci deneme yanılmayla yönetilmez. Aç-kapa süreçleri tam kapatmanın 3-4 katına mâl oluyor. Geçen sene vaad ettikleri 100 milyarı vatandaş için harcasaydılar yapmadılar onu da. Önlemleri uygulasalardı ilk söylediğimizde bir Japonya olabilirdik.

Avrupa’ya örnek olurduk. O zaman 15 gün kapatma yeterli oluyordu. Şimdi mutasyondan dolayı 1 aydan azı ile kontrol altına alamazsınız. Virüsün zaman kazanmaması lazım. Zaman ile kendini geliştiriyor, değişiyor, yayılıyor, güçlenmemesi lazım. Bu yüzden çok hızlıca aşılamanın tamamlanması gerekiyor. Yoksa aşıladıklarınızda risk altına giriyor.”