Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı isyan etti: "Cumhuriyet savcılarımız nerede, niye bir tek müteahhit içeride değil"

Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan yaşananlara isyan etti. 18 Kent için rapor hazırladıklarını belirten Alan "Maalesef elde var sıfır. 100 binin üzerinde konut yıkıldı, Cumhuriyet savcılarımız nerede, niye bir tek müteahhit içeride değil”dedi

Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, fay hattında bulunan 18 kente ilişkin hazırladıkları raporları tüm kurumlara gönderdiklerini belirterek, “Maalesef elde var sıfır” dedi. Elazığ ve İzmir depremlerinden sonra kurumları uyardıklarını, Ankara ve İzmir Büyükşehir belediyelerinde ‘Afet ve Risk Daire Başkanlığı” kurulduğunu, ancak Adana Büyükşehir Belediye Meclisi’nde reddedildiğine dikkat çeken Alan, “Hangi belediye meclis üyesi bundan rahatsızlık duyuyor? Hiç mi utanç duymuyorlar bu ülkenin insanına karşı? Bu ülkede 100 binin üzerinde konut yıkıldı, Cumhuriyet savcılarımız nerede, niye bir tek müteahhit içeride değil” diye konuştu.

Kahramanmaraş merkezli olarak 6 Şubat’ta saat 04.17 ve 13.24’te; 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde olmak üzere iki büyük deprem meydana geldi. Deprem 10 ilde yıkıcı etki yarattı. Kurtarılmaya bekleyen depremzedelerin ve hayatını kaybeden yurttaşların sayısı da her geçen saat artıyor.

Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, yaşanan felakete ilişkin ANKA Haber Ajansı’na konuştu. Yetkililerin sorumluluğunu yerine getirmediğini belirten Alan, İskenderun’da caddelerde meydana gelen su birikintilerine dair görüntülere ilişkin açıklama yaptı. Alan’ın değerlendirmeleri şöyle:

“YEREL İDARELERİMİZİN ÜZERİNE DÜŞEN SORUMLULUKLARI YAPMADIĞINI ÜZÜLEREK GÖRÜYORUZ”

“Jeoloji Mühendisleri Odası olarak cuma günü bölgeye bizim deprem danışma kurulu üyelerimiz ile birlikte bir teknik gezi gerçekleştireceğiz. Hem yıkım boyutlarını hem de oradaki fayın davranışı hakkında da daha ayrıntılı bilgi sahibi olacağız. Ama Jeoloji Mühendisleri Odası olarak 2021 yılının başında ilgili bütün valiliklere biz bu konuda uyarıcı yazılarımızı yazdık, gerekli tedbirler alması konusunda da uyarıda bulunduk. Herkesin bildiği ve beklediği bir deprem oldu ama buna ilişkin yeterli tedbirlerin alınmadığı yerel idarelerimizin üzerine düşen sorumlulukları yapmadığı, bugün ise merkezi idarenin özellikle ilk yardım, arama kurtarma, iyileştirme çalışmalarında arzu edilen noktada çalışmaların yürütmediğini üzülerek görüyoruz."

“İSKENDERUN’DA BARAJLARDAN KAYNAKLI HERHANGİ BİR SU YÜKSELMESİNİN SÖZ KONUSU DEĞİL"

"İskenderun’da barajlardan kaynaklı herhangi bir su yükselmesinin söz konusu olmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim, öyle bir baraj söz konusu değil; deniz seviyesinin yükselmesi bazen yerel bazen bölgesel olarak, özellikle atmosferik etkilerden kaynaklı olarak yer çekimine bağlı, yani güneş ve ayın çekim kuvvetine bağlı yer çekim etkisine bağlı olarak zaman zaman bazı sınırlı sürelerde bu şekilde yer altı suyunun yükselimi veya düşümü söz konusu olabiliyor. Bu tür gel gitler mümkün. Bunun doğrudan bu tür olgulara bağlamanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Belki yerel olarak bazı bölgelerde depremden kaynaklı zemin oturması varsa, bu bölgeler deniz kıyısındaysa deniz yükselmesi şeklinde bu iş tarif edilebilir diye düşünüyorum ama İskenderun genelinin tamamının bu şekilde bir davranış göstereceğini tahmin etmiyorum. Yani, zeminde oturma meydana gelmiştir deniz kenarında. Deniz o bölgeye doğru ilerlemiştir. Bu döngüsel olarak zaman zaman sizler de haber alıyorsunuz, işte Marmaris’te deniz suyu çekildi, Karadeniz Bölgesi’nin bazı bölgesinde olgular meydana geliyor, buna bağlı olarak da olgular olduğunu düşünüyorum açıkçası."

Alan, afet bölgesindeki söz konusu iller için bürokrasiyi uyardıklarını ve yanıt alamadıklarını belirterek, yapıların ‘beton egemenliği’nin inisiyatifine verilmesine de tepki gösterdi. Alan şunları dedi:  

“PİYASAYI BETON EGEMENLİĞİNE KAPTIRIRSANIZ BUGÜNKÜ YIKIMLA KARŞI KARŞIYA KALIRSINIZ”

“Biz bu bölgenin tamamına ilişkin, fay üzerine oturan kentlere ilişkin genel yaklaşımımızı ayrı ayrı kent ölçeğinde raporlayarak Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere TBMM’de grubu bulunan bütün siyasi partilere, kentin milletvekillerine, belediye başkanlarına, valiliklere bildirdik. 1960’lı yıllarda kurutulmuş DSİ tarafından kurutulan Amik Gölü’nün tabanına oturtulmuş durumda. Bu yetmiyor, fay hattının üzerine oturtulmuş görülüyor. Havalimanı’nın nasıl parçalandığını hep birlikte bu depremde gördük, bu ülkede siz imar planlama, yapı üretim süreçlerini beton egemenliğine verir, sadece onların istem ve talepler çerçevesinde yasal düzenlemeler yaparsanız bugünkü yıkımla karşı karşıya kalırsınız.

AFET, ACİL DURUM VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI’NA İHTİYAÇ VAR”

Jeoloji Mühendisleri Odası olarak söylüyoruz, bir AFAD Başkanlığı ile Türkiye’nin afet gerçeği ile uğraşamazsınız. Mutlaka Türkiye’de yarına bile bırakılmadan Afet, Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ihtiyaç var. Yerel yönetimlerin alt yapısını güçlendirmemiz lazım. Bakın hastaneler yıkıldı, kentlerde belediye binaları yerle bir oldu. Bu neyi gösteriyor? Doğru düzgün bir afet politikamızın olmadığını, yasal mevzuatımızın oldukça yetersiz olduğunu, uygulamada konulan kuralların uygulanmadığını, yerel yönetimlerin özellikle doğal afetler karşısında hem alt yapı hem personel hem de doğru bir şekilde yönetilmediğini maalesef üzülerek görüyoruz. Bu sistemi bizim mutlaka yeni baştan değiştirmemiz gerekiyor.

18 kente ilişkin rapor düzenledik, bu kentlerin tamamına yolladık. Kentin belediye başkanına, valisine, o kentin milletvekillerinin tamamına, Cumhurbaşkanı’na, İçişleri Bakanlığı’na, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, kurumların tamamına yazılarımızı yazdık. Maalesef elde var sıfır.

ADANA'YI ÖRNEK VERDİ

Bu ülkede hiç deprem olmuyormuş, hiç doğal kaynaklı afetler yaşanmıyormuş anlayışı egemen. Elâzığ depreminden sonra biz siyasi partilerin tamamına yazılar yazdık, ‘yerel yönetimlerin alt yapısını güçlendirin. Bugünden afet ve risk azaltma başkanlıklarını kurun, kentsel riskleri belirleyin ve bunu azaltmak için bir plan hazırlayın; bunun üzerine İzmir depreminden sonra İzmir’de bir risk azaltma daire başkanlığı kuruldu, Ankara’da benzer nitelikte bir daire başkanlığı kuruldu. Adana’da Büyükşehir Belediye Meclisi sırf bugünkü yönetim götürüyor diye meclisin büyük çoğunluğunda farklı partilerin üyesi fazla diye bu daire başkanlığının kurulmasını reddettiler. Şimdi çok sayıda bina yıkıldı, enkaz altında insanlar var. Adana kentinin deprem ve risk azaltmasından kim niye rahatsız olur? Hangi belediye meclis üyesi bundan rahatsızlık duyuyor? Hiç mi utanç duymuyorlar bu ülkenin insanına karşı? Bu ülkede 100 binin üzerinde konut yıkıldı, Cumhuriyet savcılarımız nerede? Nerede Hatay Cumhuriyet Savcısı, Gaziantep Cumhuriyet Savcısı, Şanlıurfa Cumhuriyet Savcısı, Maraş Cumhuriyet Savcısı? Niye soruşturma açılmıyor? Niye bir tek müteahhit içeride değil? Bu yıkımın nedeni ne? Demiryollarının yetkilileri nerede? Havalimanı yetkilileri nerede?

Depremler birer doğa olayı. Olmaya devam edecek. Allah’ta bize akıl fikir diye bir şey vermiş. Burada deprem olacağını biliyoruz biz. Hatta Jeoloji Mühendisleri Odası olarak biz yazı yazmışız... Bildiğimiz bilgiler üzerinden buna tedbir almamız gerekmiyor mu?”  

ANKA