
Kanadalı komünist gençlerden Kirazlı'ya destek
Kanadalı genç komünistler Alamos Gold’un siyanürle altın arama faaliyetlerine tepki gösteren Çanakkale halkıyla dayanışmasını ifade etti.
Salı günü Kanada Komünist Partisi'nin gençlik örgütü olan Genç Komünist Birliği'nin (YCL) Fransızca yayınında YCL Genel Sekreteri Adrien Welsh'in imzasıyla "Yağmaya karşı sosyalizm” başlıklı bir makale yayımlandı. Makalede Kanadalı maden şirketi Alamos’a karşı mücadelesinde Çanakkalelilerin fidan dikme eylemine verilen destek ifade ediliyor.
Makalede projeye ilişkin Alamos Gold’un internet sitesindeki ifadelere yer veriliyor. Bu internet sayfasına göre Kirazlı projesi "yakın gelecekte düşük bütçeli üretimin büyümesi için büyük bir anlam ifade ediyor. Operasyon maliyetlerinin düşürülmesi ve düşük miktarda sermayeyle, Kirazlı gelişmemiş altın madenciliği projelerinin en çok gelir getirenleri arasında yer alıyor.”
Finansal kârlılığın arkasında yerel halkın ve Türkiye’nin emekçilerinin ödediği vergilerin bulunduğunu öne süren makalede Şirketin CEO’sunun Bloomberg’e yaptığı açıklamaya gönderme yapılıyor. Söz konusu açıklamada maliyet düşüşünün özellikle Türk Lirası'ndaki değer kaybından ve kitlelerin ücretlerindeki azalmadan kaynaklandığı dile getiriliyor. CEO’nun açıklamalarının devamında, Welsh'in ifadeleriyle sınıf kininin yanı sıra utanç verici bir ırkçılıkla söylenen şu sözler yer alıyor. “Yabancı işçi kiralamadık, çünkü Türkler taş taşıma işinde çok iyi.”
soL'da yer alan habere göre, makalede projeyle ilgili şu saptamalara yer veriliyor: “Tepkiyi körükleyen ırkçı söylemler ya da çalışma koşulları değil, çevre skandalı oldu. Açık maden işletmesi, sit alanı durumundaki Kazdağları Ulusal Parkı'na kırk kilometre mesafede bulunuyor. Bu madenin varlığının yıkıcı etkileri pek çok araştırmayla ortaya çıkarıldı. Yalnızca madene ulaşmak için 195 000 ağaç kesilmesi gerektiği hesaplandı örneğin. Buna, maden çıkarmak için gerekli zehirli maddelerin yarattığı kirliliği de eklemek gerek. Proje tamamlandığı takdirde doğaya yirmi bin ton siyanür salınması gerekecek. Şirket yayılımı engelleyecek bir şantiye kurmaksızın işe başlarsa çevre arsenik ve ağır metaller ile kaplanacak.”
KÖRLERİN KRALLIĞINDA TEK GÖZLÜLER HÜKÜMDAR OLUR
Alamos’un baskısıyla Türkiye Tarım ve Orman Bakanı’nın yanlış bilgiler yaydığının belirtildiği makalede 40 kilometre uzaklıktaki madenin milli park alanında olmadığını dile getirmenin, kesilen ağaç sayısını düşürerek açıklama yapmanın gülünç olduğu vurgulanıyor. “Kanada hükümetinin şirketlere söz geçiremeyişi ilk defa karşılaşılan bir durum değil. Kapitalist sistemde şirketler güçlerinin her şeye yettiğini sanıyor. ‘Körlerin krallığında tek gözlüler hükümdar olur,’ derler.”
Kanada’daki kalburüstü maden şirketleri dünyadaki maden şirketlerinin %75’ini temsil ediyor. Adrien Welsh bu şirketlerin dünya üzerindeki en esnek maden yasalarından ve diplomatik korumadan (ya da daha ziyade Kanada emperyalizminin) korumasından faydalandığını belirtiyor. Kanada uluslararası gelişim kuruluşunun 2001’de Kolombiya hükümetini maden yasasını yeniden yazmaya zorladığı bilgisinin verildiği makalede, Meksika’nın ve Guatemala’nın şirketlere karşı eylem yapan toplum önderlerini, sendikacıları kelimenin gerçek anlamıyla katletmek için paralı askerler kiraladığı aktarılıyor. "Dahası şirketlerin çıkarlarının korunması sorumluluğundan başka bir şeye işaret etmeyen ‘koruma sorumluluğu’ bahanesiyle Kanada, Mali gibi egemen ülkelere müdahale ederek yatırım yapıyor. Kanadalı maden şirketi yerleştiği her yerde ardından bir çevre felaketi getiriyor. İklim savaşına toplumsal bir savaş ekleyen şirketler, sistematik biçimde ‘çukurun dibinde bıraktıkları çöpün’ sorumluluğunu almıyorlar.”
Makalenin devamında Kanadalı altın madeni zincirinin mali skandallarına dair Türkiye basını ve devletinin tek bir söz söylememesinin şaşırtıcı olmadığına dikkat çekiliyor. Buna karşılık aynı basının, İsveçli çevre aktivisti Greta Thunberg gibi isimlerin da katkısıyla “bizim” emperyalizmimizi kınayarak, çevre krizini ortaya koyarken, emperyalizmin ve kapitalizmin bu suçla bağlarını duyurmadan tepkileri temkinli bir biçime büründürmekte tereddüt etmediğinin altı çiziliyor.
YCL Genel Sekreteri'nin makalesi "çevre krizinin sorumlusunun gençlik ya da halklar değil emperyalizm ve kapitalizm olduğunu gösteren direnişçiler dayanışmayı hak ediyor” sözleriyle noktalanıyor.