Kılıçdaroğlu, Ankara'dan seslendi! Altı liderin ne istediğini duyurdu

Kılıçdaroğlu, Ankara'dan seslendi! Altı liderin ne istediğini duyurdu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Yeni bir sayfayı, güzel bir sayfayı açmak zorundayız. Altı liderin bir arada olmasının temel hedefi de budur. Altı lider bir aradayız hepimiz demokrasi istiyoruz." dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin "Toplam 650 Bin Metrekare: Batıkent Rekreasyon Alanı ve 10 Adet Parkın Temel Atma Töreni"nde konuştu.

CHP lideri şu ifadeleri kullandı:

ÇANAKKALE SAVAŞI, MUSTAFA KEMAL VE ARKADAŞLARI

Saygı duruşu sırasında siyah beyaz fotoğrafları izledik ve gördük. Çanakkale Savaş’ında Mustafa Kemal ve arkadaşlarının fotoğraflarıydı onlar. Ve biz saygı duruşunda bulunurken o fotoğraflara baktığımızda Cumhuriyet’in kolay kurulmadığını, ciddi mücadelelerin verildiğini biliyoruz ve hafızamıza o fotoğraflar bir şekliyle kazınıyor. Soru şu: Çanakkale’yi geçilmez yapan ruh 1915’te devasa devletlerle mücadele edip bir tek düşman gemisinin dahi Çanakkale’den geçişine izin vermeyen bir ruh nasıl oldu da 2 yıl sonra Çanakkale geçilir hale geldi ve o ruh ne oldu? Hiç düşündük mü acaba bunu?

"BİR KİŞİYE TESLİM EDİLEN DEVLETİN HAZİN SONUCUDUR BU"

Çanakkale’nin ne olduğunu biliriz. Her karışında şehit kanı olduğunu biliriz, büyük mücadelelerin verildiğini biliriz. Düşman gemilerinin Çanakkale’den geçilmemesi için herkesin hayatını feda ettiğini biliriz ve o gemiler oradan geçmedi. Mustafa Kemal milli Kurtuluş Savaşı’nın önsözünü Çanakkale’de yazdı. Ne oldu da aynı gemiler tek kurşun atılmadan geldiler İstanbul’da Dolmabahçe’nin önünde demirlediler? Bir kişiye teslim edilen bir devletin hazin sonucudur bu. Biz devlet bir kişiye teslim edilmesin diye bunun için diyoruz. Devletin organları vardır, devlette liyakat vardır, devletin kurumları vardır, devlet dediğiniz kurum bakidir. Geçici olan siyasettir. İktidar sahiplerinin geçiciliği vardır. Ama devlet dediğiniz kurum bakidir ve hepimizin devletidir.

"GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER"

Suriye’den İstanbul Haydarpaşa’ya geldiğinde, Haydarpaşa’da biniyor gemiye karşıya geçerken Dolmabahçe’de düşman zırhlılarını görüyor. Söylediği meşhur söz hepimizin hafızalarındadır: ‘Geldikleri gibi giderler.’ Evet geldikleri gibi gittiler. Şimdi bize düşen görev o ruhu ayağa kaldırmaktır ve Türkiye’yi büyütmektir. Kavga etmeden, kin ve öfke duymadan, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar veren yargıyı inşa ederek, devlette liyakati yeniden inşa ederek, hiçbir evladımızın yatağa aç girmediği, Türkiye’nin her tarafında huzurun ve barışın olduğu bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız. Kavga bize ne verdi, öfke bize ne verdi? Hiçbir şey vermedi hep kaybettik.

"YENİ BİR SAYFAYI AÇMAK ZORUNDAYIZ"

Yeni bir sayfayı, güzel bir sayfayı açmak zorundayız. Altı liderin bir arada olmasının temel hedefi de budur. Altı lider bir aradayız hepimiz demokrasi istiyoruz. Hepimiz bu ülkede huzur içinde yaşamak istiyoruz, beraber yaşamak istiyoruz. Niye kavga ediyoruz? Hangi gerekçeyle kavga ediyoruz beraber olmak varken, kucaklaşmak varken niye ayrılıklar, niye kavgalar? Helalleşmeyi onun için söyledim. Helalleşmenin zamanı geldi, geçiyor bile artık eskileri bir tarafa bırakalım, ufkumuza bakalım, büyümeye bakalım.

"BARIŞ İÇİNDE YAŞAYAN, HUZURLU BİR TOPLUMU İNŞA EDECEĞİZ"

Bütün bunlara bakınca önümüzde yapacağımız çok şey var ama bunu birlikte yapacağız. Birlikte yaptığımız zaman sonuç alacağız ve ayrım yapmayacağız. Hiç kimsenin kimliğini, hiç kimsenin yaşam tarzını, hiç kimsenin inancını sorgulamadan onu insan olarak esas alıp var olan insansa ve insanın sorunu varsa o soruna hep beraber kilitlenmeliyiz ve o sorunları çözmeliyiz. Siyaset kurumunun görevi zaten sorunları çözmektir, sorun yaratmak değildir. Bugüne kadar hep sorun yaratıldı Allah nasip ederse hep beraber sorunları çözmeye kilitleneceğiz. İşte zihniyet değişikliğinin özü budur. Kimseyi ötekileştirmeden insanın var olan sorunlarını çözmeye kilitlenmektir. O zaman barış içinde yaşayan, huzurlu bir toplumu inşa edeceğiz. Bu toplum aynı zamanda bir refah toplumu olmak zorundadır. Kaynaklar yerli yerinde harcandığında ve siyaset kurumu yaptığı her harcamanın karşılığını hesabını halkına verdiğinde Türkiye süratle bir refah toplumu olma yolunda ilerleyecektir.