
Kılıçdaroğlu kendisini en çok üzen şeyin ne olduğunu açıkladı
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı televizyon programında gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Sözcü TV'de 'Liderler Özel' programında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"KUTUPLAŞMA VE DÜŞMANLIK ANLAYIŞININ EGEMEN OLMASI BENİ EN ÇOK ÜZEN OLAY"
Kılıçdaroğlu, kendisine yöneltilten kendisini en çok üzen şeyin ne olduğuna dair soruya şu yanıtı verdi:
"İktidarda olan bir partinin topluma mesajları daha sıcak ve daha kucaklayıcı olmasını isterdim. Fakat ayrıştırıcı dil kullanılması, bu dilin toplumun değişik kesimlerine daha sert biçimde yansıması, sadece toplumda ayrışma değil, medya dünyasındaki, STK'lardaki, sendikalardaki ayrışmayı görüyorsunuz. Tamamen kutuplaşan ve birbirini düşman gibi gören anlayışın egemen olması beni en çok üzen olay. Oysa biz insani olarak bir araya oturup pekala tartışabiliriz. Benim de hatam varsa söyleyebilirler. Ben de onlara söyleyebilirim. Yani halkın hakemliğinden korktular.
"SİYASİ PARTİLER GEÇİCİDİR, DEVLET BAKİDİR"
Beni temelde üzen nokta ise iktidardaki siyasi partinin devletleşmiş olmasıdır. Oysa parti ayrı, devlet ayrıdır. Partiyle devleti karıştıran toplum haline geldik. Siyasi partiler geçicidir. Devlet bakidir. Bu çerçevede bakılması gerekirken, 21. yüzyılda devletleşen, yanlışları görmeyen, devletin var olan temel kolonlarını sarsan, yıkan, yargı, yasama, yürütme, medya özgürlüğü gibi, yıkan bir anlayış çıktı ortaya. Ama bu kolonları sağlamlaştıracağız.
"YSK'YA GÜVENMİYORUZ"
Seçim güvenliği ile ilgili sorulan soruya ise Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi:
"Tam 1,5 yıldır seçim güvenliği için çalışıyoruz. YSK'ya güvenmiyoruz. Yargıçlar var orada ama güvenmiyoruz. Aynı zarfın içine konan 4 pusuladan 3'ü doğru 1'i yanlış diye karar alan YSK değişebilir. Üyeler değişebilir. Böyle bir karar alan YSK topluma güven vermez. Yargıda ciddi bir bozulma var. Bunu bu ülkenin saygın yargıçları farkındalar. En azından bunu kapalı toplantılarda dile getiriyorlar. Hatta Yargıtay başkanı, Yargı'ya olan güvenin yüzde 30'lara düştüğünü bir toplantıda dile getirmişti. Devletin kolonlarını tahrip ettiler.
Biz 1,5 yıldır seçim güvenliği için çalışıyoruz. Türkiye'de kaç sandık var. Bu sandıklar nerede? YSK'dan son veriler geldi. Hangi sandıkta görevlimiz olacak? Ankara'da gönüllü bir ekibimiz her bir sandık görevlisini Türkiye genelinde, aradı. Siz hangi sandıkta görevlisiniz diye. Doğru yanıt verdiyse tamam, bu işini biliyor ve onlar ayrıca bizim eğitim merkezlerimizde eğitime alındılar. Sandık başında nasıl duracaklar, sayım sırasında ne yapacaklar, oylamada ne yapacaklar, sayım olunca dışarı çıkmayacakalar, sigara içeceğim, yemek yiyeceğim asla olmayacak. Tutanaklara dikkatlice bakılacak. Rakamlar başka bir belgeye aktarılırken ona dikkat edilecek. Baştan imzalanmayacak, imzalandıktan sonra cep telefonuyla fotoğraf çekilecek ve genel merkezimize gönderilecek.
"BİNLERCE ARKADAŞIMIZ EĞİTİLDİ"
Binlerce arkadaşımız bu konuda eğitildi. Sadece CHP için söylüyorum. Diğer partilerin de çalışmaları var. Islak tutanağın fotoğrafını çekip bize gönderdikten sonra o çuvalların nakliyle ilgili de arkadaşlar ilgilenecekler.
Dolayısıyla YSK'nın kararına ve onun rakamına çünkü biz AA'ya da güvenmiyoruz. Malum son seçimlerde bazı verileri vermemeye başladılar. YSK durdu verileri vermiyor. Ama bizim her bir arkadaşımızın elinde tutanaklar vardı ve kazanacağımızı biliyorduk. O, ön deneyim oldu.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir siyasal parti bu kadar seçim sandıkları ile ilgili bu kadar geniş ve güvenli bir önlem alıyor.
"SEÇİM GECESİ İÇİN ÇALIŞMA VAR"
Ayrıca seçim gecesi nasıl olacak bunun için çalışma var. Özellikle büyük şehirlerdeki barolar, her bir okula bir gönüllü avukat görevlendirdiler. O avukatlar da sorun çıkınca arkadaşlarımız avukatları arayacak ve o avukatlar olaya müdahil olacaklar. Tutanaklarda bir olumsuzluk varsa muhalefet şerhlerini süratli şekilde yazacaklar, onu da kendilerine hatırlattık.
KÖYLERDEKİ SANDIKLAR
Köylerdeki sandıklara dair de konuşan Kılıçdaroğlu şöyle dedi:
"Yüzde 90'ın üstündeki sandıklarda, 200 bin sandıktan, yüzde 90'ında görevlimiz var. Çok sınırlı sayıda, şu an onun için de çalışılıyor. Şöyle, gönüllü arkadaşlar var. Önemli olan oradan bulmak, oradan bulamazsak gönüllü arkadaşları göndereceğiz."
"İNSANLAR SOĞANA MUHTAÇ HALE GELDİLER"
Kılıçdaroğlu, hayat pahalılığı ve 'soğan' tartışmalarına ilişkin de konuştu:
"Hayatın bir gerçeği var. Nedir? Kadın alışveriş için mahallede kurulan pazara gider. Burada alışveriş yapar. Pazarda fiyatlar yüksek mi yüksek. Evde gelince arzu ettiği bütün ürünleri almış mı alamamış. Bu mutfakta yangın var demektir. Ürünler meyveler, sebzeler taneyle satılmaya başlandıysa, zengin toprakları olan bir ülke nasıl böyle bir konuma gelir? Her şey dışarıdan... Allah aşkına söyler misiniz? Biye böyle oldu. Kim yaptı bunu? Herhalde ben yapmadım. Ülkeyi bu hale getiren kim? İktidar. Aldığı kararlarla çiftçiyi küstürdü. Dışarıdan getirmeyi siyasal iktidar, kendi çiftçisiyle rekabet ediyor. İçeride çiftçiyi cezalandırıyor. O çerçevede bakınca fiyatlar yükseliyor. Vatandaşın alım gücü yok. İnsanlar soğana muhtaç hale geldiler. Bir video ile bunu eleştirdim.
"GEÇMİŞTE HATAMIZ ŞUYDU"
Geçmişte hatamız şuydu. Vatandaşı işte 2 kilo bilmem neye oy veriyorsun, şunu böyle yapıyorsun, diye eleştirirdik. Sormazdık neden bu insan 2 kilo mercimeğe, 1 kilo makarnaya muhtaç hale geldi... Bunu eleştirdim.
"20 MİLYON İNSAN AVUÇ AÇMIŞ YARDIM BEKLİYORSA ASIL BEKA SORUNU BUDUR"
Şimdi biz gerçekten halkın partisi olma konusunda mesafe alıyoruz. Halkın sorunlarıyla bire bir ilgileniyoruz. Eğer evine makarna alamayacak durumdaysa, sosyal yardım dağıtan bakanın açıklamasına göre 4,5-5 milyon vatandaş sosyal yardım alıyor. 20 milyon demek. 20 milyon insan avuç açmış devletten yardım bekliyorsa ciddi bir sorun var demektir. 22 yıldır ülkeyi yönetenler sayıyı düşürmeyip artırdılar, bununla da övünüyorlar. Türkiye için işte asıl sorun budur. Beka sorunu budur. 20 milyon insanı açlığa ve yoksulluğa mahkum eden düzen."
"11 KEZ DÜZENLEME YAPTILAR"
300 milyar dolar ile ilgili merak edilenleri de anlatan Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"Temiz para gelecek. Uyuşturucu baronlarının kirli paraları değil. Kaç sefer? Yanlış hatırlamıyorsam 11 kez kanun çıkardılar. Parayı getiren adam hakkında kirliyse kovuşturma, soruşturma açılamayacak diye düzenleme yaptılar. Bir adam hakkında, bir kişi hakkında soruşturma açabilir misiniz? Gelen para uyuşturucu parası. Uyuşturucu geldi ardından baronlar da geldi. Sonra bunlar Türkiye'de hesaplaşmaya başladılar. Birbirlerini öldürmeye başladılar.
"300 MİLYAR DOLAR TÜRKİYE'YE GELECEK"
Ben Londra'ya gittim. Temiz para var. Fonlar var. Eğer siz demokratikleşirseniz, can ve mal güvenliği olursa, adalet olursa, hukukun üstünlüğü olursa biz geliriz Türkiye'de yatırım yaparız dediler. 300 milyar dolar 5 yılda Türkiye'ye gelecek ve yatırım yapılacak. Asıl 21 yılda 537 milyar dolar faiz ödemek tefeciliktir."
"DEVLET, TAŞERON İŞÇİ ÇALIŞTIRMAZ"
"Taşeron işçi sorununu çözeceğiz. Devlet, taşeron işçi çalıştırmaz. Devlet ücretli öğretmen sözleşmeli öğretmen çalıştırmaz. Kadrolu çalıştırır. Siz devletsiniz. Siz aynı işi yapana 100, aynı işi yapana 50 lira veriyorsunuz. Bu uygulamaları kaldırmak gerekiyor. Bütün öğretmenler 657'ye tabi olarak işe alınacak."