
Kılıçdaroğlu'ndan tarihe geçecek açıklamalar: "Onurun varsa istifa et!"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
İnsanın ruhunda olan temizliği kirletirseniz sizin topluma hiçbir yararınız olmaz.
Türkiye'nin geldiği nokta bu, üzülerek ifade ediyorum.
Sevinerek ifade ediyorum, Türkiye'yi bu bataklıktan çıkaracağız.
Irak'ın kuzeyinde bir şehidimiz var. Allah'tah rahmet diliyoruz.
Her toplumun bir tarihi vardır. Siyasetçiler o tarihin gereklerini yaparlar. Tarihi çarpıtmazlar. Çünkü o tarih milletin ortak çabaları sonucu oluşan bir tarih. İnebolu'dan Kastamonu'ya gelen yol İstiklal Yolu olarak tanımlanır.
Her yıl İnebolu'da 9 Haziran'ı Kurtuluş Günü olarak kutlarlar.
Bu yıl bir şey oldu. 9 Haziran'ı 8 Haziran'a aldılar. Niçin? Bakanın programı müsait değilmiş. Gençlik ve Spor Bakanı müsait değilmiş diye 8 Haziran'a alıyorlar. Kastamonuluların önemli bir tarihinde bakan size uymayıp da sizi bakana uyduruyorlarsa sizin sandıkta söyleyecek sözünüz vardır.
"ÇANKILILARIN OYLARINA TALİBİZ"
Çankırı AKP'nin oy almada şampiyon olduğu bir yer ama yüzüne bakılmayan bir yer. Bütün arkadaşlarım Çankırı'da bütün ilçelere gittiler. Çok sayıda şikayet var. Diğer illerde olduğu gibi Çankırı'da da büyük bir işsizlik var. Bütün Çankırılıların oyların talibiz. Oradaki doğal zenginlik belki hiçbir ilimizde yok. Ama iktidar nasıl olsa oy alırım, ne yaparsam yapayım bana oy verir diyor.
MELİH BULU'YA TEPKİ
Üniversitelerin özerkliğinden söz ediyoruz. Üniversitelerde her türlü düşünce tartışılsın diyoruz. Üniversitelerin önündeki siyasi barajı kaldırmamız gerekiyor diye defalarca söyledik. "Efendim 100 gün içinde her şey çözülür ben rektör olarak otururum..." Bulu'ya söylüyorum. Sen o üniversiteye bırak rektör olmayı o üniversitede ders verecek kapasiteye sahip değilsin. Orada hoca bile olamazsın. Kardeşim sende onur varsa istifa et ya! İstifa etmek bir erdemdir. Hocaların görevine son veriyor. Niçin? Hangi akılla, hangi mantıkla. Üniversitenin rektörü bilime düşman olur mu? Düşünün rektör bilime, bilim insanına düşman.
Düşünceyi ifadeden korkmayacaksınız. Bunu yaptığınız zaman demokrasiyi bu ülkeye gerçek anlamda getirmiş olursunuz.
Eğer siz siyasi partileri düşman olarak görüp "Kapatın kardeşim" derseniz, Yargıtay başsavcısına talimat verip bunu yapacaksın diye harekete geçiyorsa orada demokrasi yoktur. Demokrasi bütün partiler için olmalı.
Dolayısıyla parti kapatmaya yönelik her eylemi doğru bulmuyoruz. Partilerin seçime katılmasını engellemeye yönelik hiçbir hareketi doğru bulmuyoruz. Vatandaş gider oyunu kullanır.
Demokrasi aynı zamanda adaletin kökleştiği bir rejim demektir. Ben isyan ediyorum, itiraz ediyorum. İsyan ediyorum derken tarihteki isyanlar gibi değil, düşünce olarak isyan ediyorum. Yanlıştır diyoruz. Biz bir siyasi partiyi beğenmesek bile onun düşüncelerini açıklamasına ortam yaratmalıyız.
Milli iradeye duyduğum saygı sadece HDP için değil. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı zorla istifa ettirildiğinde onların haklarını savunduk.
Birisi kameraların karşısında ağlayarak istifa etti, onun da hakkını savunduk.
Ben inançlı bir insanım. Bana göre haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır. Ben bunu herkese aktarmak isterim.
Benim gibi düşünmüyor diye adam öldürecek miyim ya.
Aklımızı birilerine kiraya mı vereceğiz?
Bunlar gündem değiştirmeye yönelik biraz. İktidar başka şeyler tartışılsın istiyor. Gırtlağına kadar lağım çukurunda olan bir iktidarın Türkiye'ye yararı olamaz.
Meclis Başkanı'na geçen salı günü çok ağır konuşmuştum, doğru. Konuşması lazımdı. 600 milletvekilini kimse töhmet altında tutamaz. Sonunda konuştu. Mektup gönderdim dedi, siyasetçinin ismini istiyorum dedi. İçişleri Bakanı asla göndermez.
Peki göndermediği zaman atanmış bir bakan, seçilmiş bir TBMM Başkanı'nı sorduğu soruya cevap vermeyerek aşağılamasını nasıl karşılayacak? "Cevap vermiyorum sana, istediğin kadar yaz" diyecek göreceksiniz. Sayın başkana mektup yazdığı için teşekkür ederim. Haklıya hakkını teslim edeceğiz. Ama takipçisi olması lazım. O açıklamıyorsa Erdoğan'a gitmesi lazım. "Bu adamı sen tayin ettin. Bir siyasetçi her ay 10 bin dolar rüşvet alıyor dedi..." demesi lazım.
Rezil oldular, rezaleti kaldır bari.
Siyasetçi kimdir, açık ve net ortaya çıkması lazım. Biz biliyoruz, herkes biliyor gazeteler de yazıyor. O kişide acaba yüz ve ahlak var mı? O kişi acaba ben siyaset kurumu dışına çıkayım diye hafızasında tutuyor mu? Tutmaz. Kirliliğe bulaşmış insanlar, yaşamları boyunca kirli gezmekten hoşlanırlar.
İktidar başka şeyler tartışılsın istiyor. Gırtlağına kadar lağım çukurunda olan bir iktidarın Türkiye'ye yararı olamaz.
Ben lağım borusu patladı dedim. Meğer çukurun içinde bunlar.
Saray kokuyu hissetmiyor. Türkiye'yi temelden sarsan bir sürü açıklamalar var. Saray'dan tek cümle bile yok. Niçin? Ak Partili, MHP'li kardeşlerime sesleniyorum. Bu lağım çukuru bu kadar kokuyu dünyaya yaymışken neden kimse konuşmuyor?
Lağım basmış, yolsuzluklar dizboyu bir Allah'ın kulu kalem bile oynatmıyor, oynatamıyor. Sonra dönüp bize demokrasi var diyorlar. Sen onu benim külahıma anlat.
Türkiye Cumhuriyeti devleti biz hukuk devleti olmaktan çıkmıştır.
Yargı asla ve asla tarafsız ve bağımsız değildir. Talimatla iş yapan bir yargı vardır.
Yeraltı dünyasının önemli bir aktörü açıklamalar yapıyor. İktidar sahibinden tık yok. Niye yok arkadaş?
Sen her konuda konuşuyordun.
"Efendim dış güçler bunu yapıyor.." diye millete satıyorlar. E dış güçler bunu yapıyorsa 19 yıldır sen iktidarda değil miydin? 19 yılda Türkiye'yi dış güçlerin oyuncağı haline sen getirmedin mi?
Gerekçe yaratmak istiyorlar onda da batıyorlar. Gerekçe bile bulamıyorlar.
İstifa diye bir müessese var. Onurlu insanların başvurduğu istifa diye bir müessese var.
Devletin hazinesini mafyayla el el olacaksın, tezgahı kuracaksın, belli yerlere çökeceksin rantı alacaksın. 21. yüzyılın Türkiye'sinin geldiği nokta bu.
İktidar sahipleriyle mafya ortak devleti yönetiyorlar. Cumhur İttifakı'nın üçüncü ortağı mafyadır. Açık ve net söylüyorum.
Bir siyasi her ay 10 bin dolar para alıyor, diyor. Tık yok. Hepimizin bildiği ama kimsenin görmediği... Nasıl bir anlayış bu. Türkiye bu noktaya nasıl geldi?
ŞENTOP'UN SOYLU'YA MEKTUBU
Meclis Başkanı'na geçen salı günü çok ağır konuşmuştum, doğru. Konuşması lazımdı. 600 milletvekilini kimse töhmet altında tutamaz. Sonunda konuştu. Mektup gönderdim dedi, siyasetçinin ismini istiyorum dedi. İçişleri Bakanı asla göndermez.
Peki göndermediği zaman atanmış bir bakan, seçilmiş bir TBMM Başkanı'nı sorduğu soruya cevap vermeyerek aşağılamasını nasıl karşılayacak? "Cevap vermiyorum sana, istediğin kadar yaz" diyecek göreceksiniz. Sayın başkana mektup yazdığı için teşekkür ederim. Haklıya hakkını teslim edeceğiz. Ama takipçisi olması lazım. O açıklamıyorsa Erdoğan'a gitmesi lazım. "Bu adamı sen tayin ettin. Bir siyasetçi her ay 10 bin dolar rüşvet alıyor dedi..." demesi lazım.
Rezil oldular, rezaleti kaldır bari.
Siyasetçi kimdir, açık ve net ortaya çıkması lazım. Biz biliyoruz, herkes biliyor gazeteler de yazıyor. O kişide acaba yüz ve ahlak var mı? O kişi acaba ben siyaset kurumu dışına çıkayım diye hafızasında tutuyor mu? Tutmaz. Kirliliğe bulaşmış insanlar, yaşamları boyunca kirli gezmekten hoşlanırlar.
Bir hükümeti düşürecek kadar, bir olay değil iki olay değil onlarca olay ortaya konduğu halde adamlarda tık yok. Yüzünüz hangi astardan, hangi deriden?