"Kimse bunu bilmiyor toplumun yüzde 65'inin, 70'inin bundan haberi yok..."

"Kimse bunu bilmiyor toplumun yüzde 65'inin, 70'inin bundan haberi yok..."

140journos'un "Das kapital" adlı yayınladığı belgeselde İstanbul'un İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da düşüncelerini dile getirdi.

"140journos" isimli  YouTube kanalı, İstanbul Fikirtepe'de yaşanılan olayları anlatan bir belgesel hazırladı. ''Das kapital'' isimli belgeselde kentsel dönüşüm öne sürülerek gecekonduların yıkıldığı Fikirtepe'de, mahalle sakinleri yaşadıkları çaresizliği dile getirdi. Bununla birlikte bu alanda uzman kişiler ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun görüşlerine de belgeselde yer aldı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, "İnşaat sektörü bir ekonominin geçici canlılığına sebep olan kalıcı üretim mekanizmaları oluşturmayan bir şeydir. Bir de 21. yüzyıldayız arkadaşlar İstabul'un bir limiti var, su kaynakları ya bir limiti var, oksijen alma kapasitesiyle bir limiti var. İnsanları yaşatmaya çalıştığımız bir şehir İstanbul. Böyle bir limitleri olan kentte daha çok konut üretelim, daha çok konut üretelim bir şehir idealizmi oluşmaz yani." diye konuştu.

Üreten bir mekanizmanın kurulmadığını vurgulayan İmamoğlu "En derin problem aslında şu an, yaşamın alabora olması yani. Tam böyle bir hamur yapılıyor fırına verilecek ve ekmek yiyeceğimizi düşünüyoruz. Biri geliyor ‘dur’ diyor şunu ben bir yoğurayım. Tamam hani tamamdır bu ekmeği yiyeceğiz herhalde hani güzel bir ekmek çıkacak, yine başlıyor biri hamur yoğurmaya ve hani bu yoğurulup duruyoruz. Üç beş firma kaynağı belli bir parayı alıp iş yaparak mutlu olabilir ama bir kere üreten bir mekanizma kurmuyorsunuz. Yani sürdürülebilir bir iş değil." diye belirtti.

'Fikirtepe facia gibi'

İmamoğlu konulmasına şu şekilde devam etti:


"Öyle bir aldatılma yaşandı ki bu işi kurgulayanlar orada yaşayanları da aldattı. Öyle olunca insanlar bir evin yerine 10 ev isterim dedi, 15 ev isterim dedi. Nasılsa müteahhit veriyor, ben 7 veririm diyen var. Ben üç nesildir inşaat yapan bir ailenin ferdiyim ben de bu işle ekmeğimi kazandım. ben bu işi iyi bilirim dolayısıyla bu işte garibana gurebaya bir kuruş gelmez. Tesadüf oldu, 2013 yılında Fikirtepe'nin tümünün yerleşmiş o firmaların çizmiş olduğu yerleşmiş halinin maketini görünce eyvah dedim bu ne ya dedim! Bu nasıl, bu işe imza atılır bir inşaatçı olarak yani makette binaların arasından sokağı göremiyorsunuz yolu göremiyorsunuz olacak iş değil. 450-500 bin nüfuslu Kadıköy'ün 750 bin olması planlanıyor dönüşümden sonra ya bütün bu artıları koyduktan sonra. Ne! Biz 30 milyon mu olacağız yani? Kimse bunu bilmiyor toplumun yüzde 65'inin, 70'inin bundan haberi yok. Bilmiyor ama inanmış.

Yani dediklerinden vazgeçen, dediklerinden u dönüşü yapan çok insan yaşadık ama bu işin u dönüşünün affı olmaz. Siyasi bir fikirden bahsetmiyoruz, tabiat, doğa, yokoluş, bitiş. Yani bir kentin alabora edilişi. Masum bir semtten bahsediyoruz, hani masumiyet bu kadar mı perişan edilebilir? Sözüm ona çağdaş planlama unsurlarıyla yapılması düşünülen Fikirtepe facia gibi. Yani mutlu olan kimse yok. Devlet mutsuz, belediye mutsuz, müteahhit mutsuz battı çoğu. Bu kadar kaybedeni olan bir proje olur mu ya? Bunu kim üretti? Herkes kaybetti. İnat, inat üretti."