
Liselerin yüzde 60’ının meslek lisesine dönüştürülmesi hedefleniyor
Zorunlu eğitimin kaldırılması ve karma eğitime yönelik tartışmaların ardından şimdi de sınav sisteminde köklü değişiklikler gündemde.
Feray Aytekin’in BirGün'de yayımlanan yazısına göre, zorunlu eğitim ve karma eğitimi hedef alan girişimlerin ardından okullaşma politikasında MESEM modeline uygun yeni bir sınav sistemine geçiş planlanıyor. Bu dönüşüm, eğitim hakkını piyasa koşullarına göre yeniden şekillendirmeyi amaçlıyor.
“AMAÇ ÇOCUKLARIN YARARI DEĞİL, SERMAYE İHTİYAÇLARI”
Son 23 yılda eğitim sisteminde yapılan sık sınav değişikliklerinin hiçbirinin çocukların üstün yararını öncelemediğini hatırlatan Aytekin, bu kez de yeni sınav sisteminin MESEM’leştirme süreciyle uyumlu hale getirilmeye çalışıldığını vurguluyor. Öne çıkan değişikliklerden bazıları:
- Merkezi sınavların kaldırılması, yerel düzeyde “yeterlilik sınavları” yapılması,
- Test yerine açık uçlu soruların kullanılması,
- Eğitim kademeleri arasında geçişlerde sertifika ve referans gibi kriterlerin gündeme gelmesi,
- Ölçme değerlendirme süreçlerinde özel şirketlerin rol üstlenmesi.
Tüm bu adımlar, eğitim sistemini daha da piyasacı, yarışmacı ve dışlayıcı bir hale getiriyor.
MESEM’LEŞTİRME NE ANLAMA GELİYOR?
Özellikle mesleki eğitim merkezleri (MESEM) aracılığıyla devlet okullarının çocuk işçiliğini yaygınlaştıran bir yapıya dönüştürülmek istendiği belirtiliyor. Liselerin en az yüzde 60’ının meslek lisesine dönüştürülmesi hedeflenirken, meslek liselerinin ortaokul düzeyine kadar indirildiği ifade ediliyor.
Böylece:
- Çocuk yaşta işçilik, ortaokul sıralarına kadar indiriliyor.
- İlkokuldan itibaren mesleki yönlendirme ile öğrenciler eğitim hakkından koparılıyor.
- Okulların rolü “bedava işgücü üretim merkezi”ne dönüştürülüyor.
“REFERANS VE SERTİFİKA SİSTEMİYLE EĞİTİMİN PİYASALAŞTIRILMASI DERİNLEŞİYOR”
Söz konusu sınav sisteminde “referans” ve “sertifika” kriterlerinin öne çıkması, eğitimin kamusal niteliğini zedeliyor. Referansın kimden alınacağı sorusu ciddi endişeleri beraberinde getiriyor: Şirketleşmiş dini yapılar mı? Sermaye grupları mı? Siyasi atamalarla görevlendirilmiş eğitim yöneticileri mi?
Aytekin’e göre, bu sistem:
- Liyakat yerine siyasal ve dini bağlantıları öne çıkarıyor.
- Bilimsel, laik, eşitlikçi eğitim yerine ayrıcalıklı ve dışlayıcı bir yapı kuruyor.
ÇOCUKLAR EĞİTİMDEN KOPARILIYOR, ERKEN EVLİLİK TEŞVİK EDİLİYOR
Eğitimde zorunlu eğitimi kaldırma yönündeki raporlar, doğrudan 4+4+4 sisteminin son 4 yılını hedef alıyor. Bu yapıların savunduğu görüşe göre, “gençler hayata geç başlıyor, evlilik yaş ortalaması yükseliyor.” Bu söylemle çocukların erken yaşta evlenmesi ve sermayeye ucuz işgücü olarak kazandırılması amaçlanıyor.