Muharrem İnce'nin mitinginde ağlayan devlet memuru...

Muharrem İnce'nin mitinginde ağlayan devlet memuru...

CHP İzmir milletvekili, YURT yazarı usta gazeteci Mustafa Balbay, Muharrem İnce'nin Bilecek Mitingi'nde yaşadıklarını, gördüklerini, konuştuklarını kaleme aldı.

Mustafa Balbay bugün YURT'ta yayınlanan yazısında CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin Bilecik'te gerçekleştirdiği mitingin izlenimlerini yazdı. Balbay yazısında Bilecik Mitingi'nde yaşadığı 3 olayı anlattı. Balbay, AKP'nin iktidara geldiği 2002'den 2018'e işlerin nasıl tersine döndüğünü örnekleri ile ortaya koydu. Balbay, Bilecek'e Anadolu'dan çalışmaya gelmiş işçilerin bayram izinlerinden feragat edip, 24 Haziran Seçimleri'nde memleketin geleceği için oy kullanmaya gideceklerini aktardı.

Balbay yazısında bir memurun İnce'nin miting yaptığı alana 100-150 metre bir uzaklıkta olmasına rağmen neden katılamadığını şu şekilde aktardı:

Gençlerden ayrıldık... Az sonra bir kadın koşar adım yanıma geldi, duvar dibinden...
İç çeke çeke ağlıyordu. Bir an, kalabalık mitingden sonra sevinç gözyaşı mı diye baktım...
Değil...
Kesik kesik seslendi:
“Ne olur bizi kurtarın... Yeter artık... Bu sefer olsun, bu sefer...”
O an ilk aklıma gelenleri dillendirdim: “Bu kez bir başka umut dalgası yükseliyor... Toplumun her kesiminden farklı arayışlar yükseliyor... Bakın siz de gördünüz mitingi...”
Sözümü kesti:
“Mitinge gelemedim ki...”
Şaşırdım...
Miting alanının 150-200 metre uzağındayız... Soran gözlerle baktım, hem alanın yanı başında hem  alana gelmemiş...
Devam etti:
“Korktum... Devlet memuruyum... Mitinge gelenleri mutlaka kameraya alıyorlardır, orada görürlerse başım derde girer diye korktum. Ama bu havayı da solumak istedim. Burada duvarın dibinde uzaktan mitingi izledim...”
Genç kadın bizi gözyaşlarıyla uğurlarken, “bu kez olsun” diye sesleniyordu...

İşte Balbay'ın YURT'ta 'Bunlar artık gitmez'den 'İkinci turda ne olur' arayışına...' başlığı ile yayınlanan yazısnın tamamı şu şekilde:

BİLECİK’te Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin mitingi sonrasında adliye binasının karşısından aşağı doğru inerken heyecanlı bir grubun sesini ensemizde bulduk.
Gençliğin ateşiyle yükselen sesler “Türkiye’ye güvence, Muharrem İnce” diye yankılanıyordu. Kenara çekilip geçişlerini izlemeye çalışırken, duraklayıp seslendiler:
-Sizinle fotoğraf çekilebilir miyiz?
Güzel coşkuyu içime çekerken, takılmadan edemedim...
“Olur ama” dedim, “asıl ben sizinle fotoğraf çekilebilir miyim?”
Ayaküstü sohbette, biri ötekinin sözünü bayrak yarışı gibi ala ala hedeflerini anlattılar:
“Çoğumuz Tokat, Samsun tarafından... Burada iş bulduk, geldik. Bayram iznimizde memlekete gitmeyi planlıyorduk ama seçim bütün hesaplarımızı değiştirdi... Patronla konuştuk, kabul etti. Bayram iznini kullanmayacağız, çalışacağız.
Onun yerine 24 Haziran haftasında izin kullanacağız. Nüfusumuz memlekette, oyumuzu kullanıp geleceğiz...”
Kaç kişi böyle yapacak diye sordum...
O bölgeden gelenler hep birlikte bu kararı almışlar. 
Kiminde Atatürk tişörtleri var, kimi işyeri kıyafetli... Seçimi değil, sonrasını kutlar gibiler...

***

Gençlerden ayrıldık... Az sonra bir kadın koşar adım yanıma geldi, duvar dibinden...
İç çeke çeke ağlıyordu. Bir an, kalabalık mitingden sonra sevinç gözyaşı mı diye baktım...
Değil...
Kesik kesik seslendi:
“Ne olur bizi kurtarın... Yeter artık... Bu sefer olsun, bu sefer...”
O an ilk aklıma gelenleri dillendirdim: “Bu kez bir başka umut dalgası yükseliyor... Toplumun her kesiminden farklı arayışlar yükseliyor... Bakın siz de gördünüz mitingi...”
Sözümü kesti:
“Mitinge gelemedim ki...”
Şaşırdım...
Miting alanının 150-200 metre uzağındayız... Soran gözlerle baktım, hem alanın yanı başında hem  alana gelmemiş...
Devam etti:
“Korktum... Devlet memuruyum... Mitinge gelenleri mutlaka kameraya alıyorlardır, orada görürlerse başım derde girer diye korktum. Ama bu havayı da solumak istedim. Burada duvarın dibinde uzaktan mitingi izledim...”
Genç kadın bizi gözyaşlarıyla uğurlarken, “bu kez olsun” diye sesleniyordu...

***

İşte Bilecik mitingi sonrasında iki uç durum...
Bir yanda 24 Haziran’ı şimdiden bayram ilan edip bayram iznini o güne taşıyanlar...
Bir yanda miting alanına gelmeye bile korkanlar...
Toplumda nasıl bir davranış biçimi var?
AKP iktidarı dönemini irdelersek, sanki şöyle bir tabloyu yaşıyoruz:
AKP’nin ilk yıllarında insanlar “AKP’ye oy verdim” demeye çekiniyordu. Örneğin 10 kişilik bir ortamda kimse AKP’ye oy verdim, demiyordu. Oysa ortalama 10 kişiden 5’i AKP’ye oy vermişti... Bugün ise insanlar “AKP’ye oy vermeyeceğim” demeye çekiniyor.
Durum  bu...
Öyle ki taksi şoförleri bile temkinli davranıyorlar... Seçim dönemlerinde “taksiden al haberi” denir ya? Bu kez tam öyle görünmüyor.
Bilecik’te İnce’nin kente gelişi öncesinde taksi şoförleriyle konuşurken, gülümseyerek  seslendiler:
“Erdoğan’la başa çıkacak birini buldunuz...”
Daha öte yorum yapmadılar...
Trabzon, Artvin, Kırıkkale’deki bol yağmurlu mitinglerden sonra Bilecik’te bol güneşli bir buluşma yaşadık.
Seçimlere 3 hafta kala görünen gerçek şu:
Tartışmalar, “bunlar artık gitmez”den, “ikinci turda ne olur” sorusuna dönmüş durumda...