Nagehan Alçı'dan 'Bülent Ersoy’a şemsiye tutma suçu'

Nagehan Alçı'dan 'Bülent Ersoy’a şemsiye tutma suçu'

Bülent Ersoy'un Anıtkabir ziyareti sırasında şemsiye tuttuğu için eleştirilerin hedefi olan Albay Hakan Osman Sert'i HaberTürk yazarı Nagehan Alçı savundu.

HaberTürk yazarı Nagehan Alçı, Bülent Ersoy'un Anıtkabir ziyareti sırasında şemsiye tuttuğu için eleştirilerin hedefi olan Albay Hakan Osman Sert'in görevden alınmasını eleştirip çağrıda bulundu.

Nagehan Alçı, “Bülent Ersoy’a şemsiye tutma suçu” başlıklı yazısında Albay Sert'in nezaket gösterdiğini belirterek, görevden alma kararının yanlış olduğunu savundu. Alçı ayrıca Sert'in Hakkari'ye tayin edilmesinin "sürüldü" ifadesiyle haberleştirilmesini de eleştirdi.

Nagehan Alçı’nın yazısı şöyle:

“Türkiye’de olan hiçbir şey beni şaşırtmıyor” desem de şaşırıyorum. Öyle bir şey oluyor ki hayrete düşmeden edemiyorum.

Şu Bülent Ersoy hadisesi mesela. Ersoy’un Ankara’ya konser vermek için gittiği sırada Anıtkabir’i ziyaret etmesinden sonra yaşananlar bana inanılmaz geliyor.

Türkiye’nin son 50 senesine damga vurmuş, yarım asırdır kuşaktan kuşağa popüler olmaya devam eden bir sanatçı Anıtkabir’i ziyaret etmek ve Atatürk’e dua okumak istemiş. Bu haberi öğrenen Kültür ve Turizm Bakanlığı da durumu Anıtkabir Komutanlığı’na bildirmiş.

Ersoy oraya gittiğinde hasta olduğu için tekerlekli sandalyesiyle mozoleye doğru ilerliyor. Kültür Bakanlığı kendisine bu ziyareti bildirdiği için Anıtkabir Takım Komutanı Albay Hakan Osman Sert sanatçıyı karşılıyor. Bir Türk subayına yakışan şekilde nezaket gösteriyor.

Şakır şakır yağmur yağdığı için de Albay Sert yardımseverlik ve centilmenliğin gereğini yapıyor. Hastalığı sebebiyle yürüyemeyen ve tekerlekli sandalyedeki 70 yaşındaki bir sanatçıya yardım edilmesini sağlıyor.

Bizim kültürümüzdeki incelik bunu gerektirmez mi?

Her geçen gün zarafet duygusunu daha da çok yitiren bir toplum olmaya doğru gidiyoruz. Adeta kibarlık ve yardımseverliğin zayıflık gibi algılandığı bir Türkiye toplumu realitesiyle karşı karşıyayız.


Anıtkabir komutanı Albay Hakan Osman Sert kınanacak ve ayıplanacak bir davranış yapmamış. Bilakis, dediğim gibi bir Türk subayına yakışan şekilde nezaket göstermiş. Örnek gösterilecek bir tutum takınmış.

Bu nazik davranışın karşılığı böyle mi olmalıydı?

Siyasi görüşü ne olursa olsun herkesin karşılıklı kötü olmakta yarıştığı sosyal medyada yine korkunç bir linçe tanık olduk. Hem Sert, hem Ersoy’un şemsiyesini tutan görevli asker hem de Atatürk’ün mezarını ziyaret etmek isteyen Bülent Ersoy.

Bu linç korosuna hükümet medyası ve sözde muhalefet medyası da destek oldu.

Ardından da Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı hızlı bir inceleme sonunda Albay Hakan Osman Sert’i görevden aldı ve Hakkari-Yüksekova’ya tayin etti.

Sert’in görevden alınmasını kesinlikle doğru bulmuyorum. Bu karar bence adaletli bir karar değil.

HAKKARİ'YE SÜRGÜN YERİ GİBİ BAKTIKÇA...

Öte yandan medyadaki “Hakkari’ye sürüldü” başlıkları da çok çirkin. Hakkari de bu vatanın toprağı değil mi? Bu şekilde Hakkarili yurttaşlarımızın ve Hakkari’de görev yapan memurların rencide edilmesini de kabul etmiyorum.

Hem Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı hem Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’i tanıyan, onlarla kimi devlet gezilerinde aynı heyette bulunmuş bir gazeteciyim.

Hulusi Paşa ve Yaşar Paşa’dan Anıtkabir Komutanı’nın görevden alınması üzerine yeniden düşünmelerini rica ediyorum. Bu, adil bir karar oldu mu?

Konuştuğum askeri kaynaklar Anıtkabir komutanının bizzat kendisinin şemsiye tutmasının askeri disipline aykırı olduğunu ama maiyetindeki askerlerden birine böyle bir emir vermesinin uygun olabileceğini söylüyorlar. Diyelim ki bu da uygun değil, öyle bile olsa Albay Sert’e uyarı verilmesi yeterli olmaz mıydı? Sosyal medyanın gazıyla biraz aşırı bir karar alınmış olmadı mı?

Diğer yandan medyada Albay Sert’in çok kırıldığı ve “Hakkari sürgünü”nü kabul etmeyip emekliliğini isteyeceği yazılıyor.

Bence bu çok yanlış olur. Böylece Hakkari’de görev almayı “sürgün” olarak gören yanlış anlayış perçinlenir. Hakan Osman Sert böyle bir karar aldıysa bence bu kararından vazgeçmeli ve suhuletle adalet arayışına devam etmeli.

Bu olay bir kez daha Türkiye’de bugünkü iktidar ve muhalefet ayrımının özünde pek de anlamlı olmadığını gösteriyor. Geçen hafta iktidar ve muhalefetin birlikte imzaladığı o felaket Kazakistan bildirisi de Ersoy’un Anıtkabir ziyaretinden sonra yaşananlara gösterilen ortak tepki de şunu ortaya koyuyor: Bu ülkede egemen bir devlet düzeni ve siyasal rejim var. İktidar-muhalefet karşıtlıkları belli küçük bir alandaki karşılıklı atışmalardan ibaret ve büyük oranda tiyatro.

“İktidar” da “muhalefet” de aslında aynı rejimin parçaları.

“Rejimin menfaatleri” gerektirdiğinde ve devlet mekanizması işlediğinde AK Parti de CHP de MHP de İYİ Parti de görüldüğü gibi anında tek safta birleşebiliyor.”