
ÖZEL | Çete çökertti, iktidar seyretti, OdeaBank el koydu
Atatürk’ün mirası, Türkiye’de havacılığın güvencesi THK, Fethullahçı çetenin elinde yıllar süren büyük bir ihanet operasyonuyla iflasın eşiğine getirildi. Şimdi ise aynı kurum, çetenin bu operasyonunu seyredip gülenler tarafından itibar suikastına uğruyor. Hem de türlü yalanlar ve çarpıtmalarla…
YURT ÖZEL
Dünyaya şan olan Kurtuluş Savaşı’nın önderi, Genç Cumhuriyet’in de mimarı olan Gazi Mustafa Kemal Paşa, savaşta alınan zaferlerin yetmeyeceğini çok iyi biliyordu. Bir ulus küllerinden doğuyordu, bir devlet de küllerinden doğmalıydı. Genç Cumhuriyet ülkeyi demir ağlarla örmeli, gençlerini hızla yetiştirmeli, sanayisini inşa etmeli, dışa bağımlılığı bitirmeli, bağımsızlığını her alanda eline almalıydı. Kısacası kanatlanıp uçmalıydı; gerçek anlamıyla da… Bu nedenle Gazi Paşa savaştan daha birkaç sene önce çıkmış, emperyalist işgalden daha yeni kurtulmuş olmalarına bakmadan yedi düvele meydan okurcasına Türk Hava Kurumu’nu kuracaktı.
TEMEL PAŞA’NIN ELLERİNDEN
Türk Hava Kurumu, Cumhuriyet'in ilanından sadece 16 ay sonra 16 Şubat 1925'te Atatürk'ün emirleriyle "Türk Tayyare Cemiyeti" adıyla kuruldu. Cemiyet'in kuruluş amacı; Türkiye'de havacılık sanayisini kurmak, havacılığın askeri, ekonomik, sosyal ve siyasal önemini anlatmak; askeri, sivil, sportif ve turistik havacılığın gelişmesini sağlamak; bütün bunlar için gerekli araç ve gereci hazırlamak; personeli yetiştirmek ve Uçan Bir Türk Gençliği yaratmaktı. İlerleyen yıllarda Genel Kurul kararıyla Cemiyet'in ismi "Türk Hava Kurumu" (THK) olarak değiştirildi.
HAYALLERE İLK DARBE
İstikbâl göklerdedir… Gazi Paşa’nın bu sözü, o yılların coşkusu içinde söylenen romantik bir çift söz değil, aynı zamanda Genç Cumhuriyet'in önüne konulan devasa bir hedefti. Ama çok geçmedi… Hayallere ilk darbe Demokrat Parti ve başındaki isim Adnan Menderes tarafından 1950’de vuruldu. Aynı dış teşvikle Sovyetler Birliği’nde kurulan uçak fabrikası işi Uzay’ı fethetmeye kadar vardıran bir hava sanayisinin temelini oluştururken, Türkiye’deki uçak fabrikası kısa zamanda onlarca uçak üretmesine, üretim bir yana onlarca uçak mühendisi ve teknikeri yetiştirilmesine rağmen ‘kâr etmiyor’ bahanesiyle kapatılacaktı. Demiryollarını ‘komünist işi’ olarak tanımlayan siyasal islamcı gelenek, uçak üretimini de baltalayacak ve Marshall yardımlarıyla başlayan sürecin bir sonucu olarak uçak değil, traktör üretimine yönelecekti. O gün Hollanda’dan 180 uçak siparişi alan, havada kendi kanatlarıyla özgürce uçma hayali kuran Türkiye, o günden bugüne havacılık alanında bir bağımsızlık sağlayamadı.
YABANCI BANKA ELİYLE SOYGUN
THK ve ona bağlı iktisadi işletmeler yukarıda ifade edildiği gibi amaca yönelik faaliyetlerini sürdürebilmek için zaman zaman içine düştükleri kredi sıkıntısı nedeniyle banka ve kredi kuruluşlarına başvurdular. Bu, işlerin yürümesi, projelerin yarım kalmaması için sadece Türkiye’de değil dünyada da yaygın olarak kullanılan bir yöntem. Genel kredi ihtiyacını karşılamaya yönelik bir kredi ilişkisi de Afrika-Lübnan merkezli Bank Audi sermaye grubuna ait Odeabank A.Ş. ile THK arasında kuruldu. Dışarıdan bakıldığında çok normal görünen bu ilişkinin detaylarına bakıldığında ise bugün THK’nın nasıl iflasın eşiğine geldiği, Atatürk’ün miraslarına nasıl el konulduğu ve onların nasıl haraç mezat yabancı sermayeye peşkeş çekildiği anlaşılıyor.
THK BAŞKANI CEZAEVİNDE
THK ve ona bağlı iştirakler ile Odeabank arasında 25 Eylül 2013 tarihinden 10 Mayıs 2017 tarihine kadar yapılan; toplamda 11 adet TL, Amerikan doları ve avro cinsinden genel kredi sözleşmeleri dönemin THK başkanları tarafından usulsüz bir şekilde imzalanmıştı. Yaklaşık dört yılı kapsayan bu süreçte THK’nın başında sırasıyla Osman Yıldırım, Vacit Öktem ve Kürşat Atılgan var. Şöyle ki… Odeabank ile THK’nın o dönem genel başkanlığını yapan Osman Yıldırım arasında yapılan ilk kredi anlaşması kurumun karar defterine bile işlenmeden, ardında günümüzde halen yanıtlanmayı bekleyen sayısız soruyla birlikte imzalandı. Daha sonra Odeabank ile THK arasındaki kredi sözleşmesini imzalayan dönemin THK Genel Başkanı Osman Yıldırım yolsuzluktan, zimmetine para geçirmekten tutuklanarak cezaevine girecekti.
13 ŞİRKETTE SOYGUN
Osman Yıldırım’ın ardından THK’nın başına getirilen Vacit Öktem ise Yıldırım’ı suçlayacaktı. Göreve gelmesinden yaklaşık 4 ay sonra, 27 Mart 2015’te basına yaptığı açıklamada Öktem, Yıldırım’a “Vakıf üzerinde 13 ayrı şirket kurulmuş. Gelir yatırım ortaklığı, turizm, iletişim gibi alanlarda faaliyet göstermek yerine kurumun havacılıkla ilgilenmesi gerekiyor. Eski başkan (Yıldırım), uçakları bile vakfa aktarmış. Akrabalarını üniversitenin mütevelli heyetine doldurmuş. Cezaevinden vakfı yönetiyor. Amacı THK’yı ortadan kaldırmak. THK’nın gayrimenkullerini kredilerine kefalet olarak ipotek ettirmişler. Buna ne yapabiliriz diye düşündük. Vakıftan bize bilgi verilmiyor. THK yönetimini saymıyorlar. Şirketlerde kendisini işçi olarak göstererek 13 şirketten 7’şer bin lira maaş bağlatmış. Bunları da iptal ettik. 800 küsur milyonluk da kredi alınmış” diyecekti.
‘BANA KUMPAS KURDULAR’
29 Aralık 2014’te THK’nın başına geçen Öktem, 10 Ağustos 2105’te, koltukta daha birinci yılını bile dolduramadan istifa edecekti. Basına THK’nın 800 milyon lira borcu olduğunu anlatarak "Benim bu yapı ile çalışmam mümkün değil" açıklaması yapan Öktem, “Bu kumpasların altında kalkacak biri değilim. Ben düz bir insanım. Düzgün yaşamaya gayret ettim. Kurumun daha fazla zarar görmemesi için böyle bir karar aldım. Eski başkanın icraatları nedeni ile kurum ağır bir borç yükü altında konulmuş” ifadelerini kullanacaktı.
DEFİN İŞLEMLERİ BAŞLIYOR
Başkanlar değişiyor, borçlar katlanıyordu. Osman Yıldırım ve Vacit Öktem’in ardından koltuk, yıllardır bugünü bekleyen, önceki seçimlerin yenik adayı Kürşat Atılgan’a kaldı. 15 Temmuz darbe girişimi çatı davasında 2 numaralı sanık olarak yargılanan dönemin Yüksek Askeri Şura üyesi Akın Öztürk’ün refaransı ve desteğiyle THK başkanı seçilen eski MHP Milletvekili emekli Tümgenaral Kürşat Atılgan’la birlikte mezerı kazılan THK’nın gömülme süreci de başlamış oldu. Bir umutla Kürşat Atılgan’ın başa gelmesi de THK’nın yağmalanması için kurulan kumpaslara engel olamayacaktı. Tersine yağma daha da hız alacaktı.
KATARLI ÜÇ KURUŞA KAPATMA PEŞİNDE
Odeabank’ın kredi verirken ipotek olarak aldığı THK’nın İstanbul- Laleli’deki Tayyare Apartmanları’na koyduğu haciz vasıtasıyla maddi ve manevi değer biçilemeyecek olan gayrimenkulün ele geçirilmesi için düğmeye basılacaktı. Bir iddiaya göre, Laleli’deki Tayyare Apartmanları’nı otel olarak işleten yerel bir turizm firmasından alarak Katarlı bir iş adamına 350 milyon ABD dolarına satış anlaşmasının yapıldığı ve yapılan bu anlaşmanın resmiyette de “50 milyon Amerikan dolarına satıldı” gibi gösterilerek aradaki 300 milyon TL’nin de kimler arasında nasıl pay edileceği de gizemini koruyor.
YÜZDE 42 FAİZ!
Ne var ki içinden geçilen mali sıkıntılar ve yolsuzluklar sebebiyle THK, vadesi gelen kredi borçlarını ödeyemeyecekti. Kredi sözleşmelerine istinaden Odeabank, 19 Temmuz 2018 tarihinde THK’nın kredi hesabına kat etmiş olan borç miktarını tespit etmiş olup, Ankara 2. Noterliği’nin 20 Temmuz 2018 tarih ile 17657, 17644 ve 17648 yevmiye numaralı ihtarnameleri ile bunu THK’ya bildirecekti. Odeabank tarafından THK’ya gönderilen ihtarnamelerde, THK’nın borç miktarının yanı sıra, borç ödenmediği takdirde ihtar tarihinden itibaren Türk Lirasına yüzde 42.08 temerrüt faizi ve Amerikan dolarına yüzde 28 temerrüt faizi uygulanacağını ihtaren bildirdi. Bu faiz oranlarının Atatürk mirasına işletilmesine ancak bir düşmanın gönlü razı gelebilirdi. Razı geldiler, göz yumdular, sessiz kaldılar…
ODEABANK GASP ETTİ
Söz konusu ihtarnamede THK’ye ihtar edilen faiz miktarı son derece haksız ve fahişti. Zira tarafların kendi aralarında bir temerrüt faizi kararlaştırılmadığı durumlarda, ticari işlerde, alacaklının talep edebileceği faiz oranı sınırsızca tayin edilemezdi. 6102 sayılı TTK, Borçlar Kanunu ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun bu bakımdan sınırlayıcı hükümler içeriyor. Kısaca açıklanırsa; ticari işlerde faiz oranının taraflarca kararlaştırılmadığı hallerde talep edilebilir anapara ve temerrüt faizi oranları TTK m.9’da yapılan atıf gereği 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri çerçevesinde tespit edilir. 3095 sayılı Kanun uyarınca, alacaklı yüzde 9 oranında temerrüt faizi talep edebileceği gibi, Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı 3095 sayılı Kanun’un öngördüğü faiz oranından fazla ise, alacaklı bu oran üzerinden de temerrüt faizi talep edebilecektir. Bu itibarla, Odeabank’ın THK’dan temerrüde düşülen 2018 yılı uyarınca talep edebileceği en yüksek temerrüt faizi oranı yüzde 19.50 olarak hesaplanabilir. Ancak burada görüldüğü gibi Odeabank, istediği gibi faiz kesip kurumun değer biçilemez varlığına adeta çöküyordu.
FETHULLAHÇI ÇETE TUTTU
Peki, Odeabank tarafından haksız ve fahiş faiz oranlarını içeren ihtarnameler THK’ya iletilerek kurumun bu haksız miktarları ödemesi beklenirken, dönemin THK Yönetim Kurulu ne yapıyordu? Kocaman bir hiç. Odeabank’ın gönderdiği ihtarnameler, darbecibaşı Akın Öztürk tarafından THK’nın başına getirildiği 15 Temmuz duruşmalarının kayıtlarına da giren Kürşat Atılgan tarafından bilinçli olarak sessizlikle karşılanıyordu. Atılgan ve ekibi bu ihtarnamelere herhangi bir itirazda bulunulmayarak devasa borcu da Kabul ediyordu. Atatürk’ün mirası, Türkiye’nin gözbebeği olan bir kurumun kaderi artık bu ekibin iki dudağı arasındaydı…
ODEABANK DA YEDİ
Kurumun ihtarnamelere itiraz etmemesi ve herhangi bir ödemede bulunmaması üzerine, Odeabank A.Ş. Kurum aleyhine İstanbul 10. İcra Dairesi aracılığıyla ‘ipoteğin paraya çevrilmesi’ yoluyla takip başlatıldı. Ödeme emrinde de görüleceği üzere; Odeabank, kurumdan anapara borcunun yanı sıra ihtarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren Türk lirası borcuna yüzde 42.08, Amerikan Doları borcuna yüzde 28 tutarında temerrüt faizlerini de talep etti. Dönemin THK yöneticileri Odeabank’ın bu hukuksuz faiz baskısına da elbette bir kez olsun itiraz etmedi. Odeabank A.Ş.’nin başlatmış olduğu haksız icra takibi basit bir itiraz ile durdurulabilecekken, herhangi bir işlem yapılmamış olması, bilerek ve istenerek takibin kesinleşmesine seyirci kalınması, ne amaçlandığını açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Takibe itiraz edilmemesinin sonucu olarak, THK’nın ipotek vermiş olduğu Tayyare Apartmanları’na haciz konuldu ve sonrasında değer tespitine geçildi. Taşınmazların olması gereken değerlerinin çok altında değerler belirlendi. Bu, kurumun en değerli mal varlığı olan İstanbul Laleli’deki otelin değerinin çok altında satılması riskini de beraberinde getirdi.
THK'YI CHP ÇÖKERTTİ YALANI
Şimdi itibar suikastı sürecine girildi.İktidarın medya kolu, "THK'yı bu hale getiren CHP'nin ta kendisidir" sloganıyla 'haber' görünümlü operasyonlar yapmaya başladı. Bu operasyon, bir süre önce YURT'un Atatürk'ün mirası THK'nın nasıl talan edildiğine ve talan edenlerin kimler olduğuna dair açtığı dosyaya takıldı... Sazı ilk eline alan Işıkçılar'a yakınlığıyla bilinen Türkiye Gazetesi oldu. "94 yıllık kurumun içini böyle boşalttılar" başlığını kullanarak operasyona doğrudan katılan gazete, Pakdemirli'nin sözlerini öne çıkardı. Pakdemirli, bu olayın geri planında hükûmete yönelik siyasi bir saldırı bulunduğunu savunarak, "Bu hurda uçaklara bu zamana kadar biz 85 milyon avro vermişiz, bu sene 4 milyon avro vermedik diye mi oluyor? Yani bir adamı sırtında 40 yıl taşı, sonra indir, böyle mi olacak? THK uçaklarının kiralama fiyatı 3,5 kat, bir ton su atma maliyeti de yedi misli daha pahalı. Bunda ısrar etmenin THK açısından iki tane anlamı var, biri maalesef içinde bulunduğu finansal şartlar, diğeri siyasetin oyuncağı olmuştur. Ana muhalefet partisiyle birlikte hareket ediyor" demişti. Türkiye gazetesi ise 'haber'inde THK'da 440 milyon liralık yolsuzluk yapıldığını, bu paranın da 'katakulli ile' CHP'ye taşındığını iddia etti. Türkiye gazetesi, haberinde "Rüşvet, yolsuzluk, usülsüzlük, zorbalık, iş bilmezlik... CHP'nin arka bahçesi haline gelen THK'daki iddialar dehşet verici" ifadelerini kullandı. Benzer operasyonlardan tanıdığımız Takvim Gazetesi ise, savaşı bir ön cepheye taşıyarak "THK'da neler oluyor? İşte CHP'nin oyuncağı haline gelen THK'da yaşananlar" başlığını tercih ediyordu. Takvim haberinde "THK kapatılsın" çağrısı yaparken, daha 'insaflı' davranarak şaşırtan Yeni Akit ise "THK'ya kayyum atansın" diyordu. CHP'nin THK'nın içini boşalttığı iddiası, Yurt'un açtığı dosyadan da görüldüğü gibi kocaman bir yalan...THK'nın içini boşaltan, yabancı bankalardan boyun eğdirici faizlerle kredi alarak kurumun taşınmazlarını peşkeş çeken yöneticilerin CHP'yle uzaktan yakından alakası yok.
FETULLAHÇI PARMAĞI
Bugün THK'da Atatürk'ün mirasını eldeki sınırlı kaynaklarla korumaya çalışanlarla THK yağmasının kaynak kuruyana kadar devam etmesini isteyenlerin kıran kırana mücadelesi yaşanıyor. Ek olarak THK'nın talan edilmesinde Fetullahçı çetenin izleri de açık açık görünüyor. THK yönetimi tarafından yolsuzlukla suçlanan ve hakkında çok sayıda suç duyurusu bulunan önceki başkan Kürşat Atılgan, iktidar yanlısı medyanın iddia ettiği gibi CHP'li değil... Atılgan eski MHP milletvekili. Kürşat Atılgan, 2006 yılında ordudan Hava Pilot Tuğgeneral rütbesindeyken ayrıldı ve 2007 genel seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi’nden Adana Milletvekili seçildi. Atılgan, 11 Ekim 2015 tarihinde gerçekleştirilen 44’üncü Olağanüstü Büyük Genel Kurul’da Türk Hava Kurumu’nun 27’inci Genel Başkanlığına seçildi. Görevden ayrılırken de arkasında birçok şaibeli dosya bıraktı… Atılgan'ın görevden ayrılırken arkasında bıraktıkları arasında yolsuzluk dosyaları haricinde bir de FETÖ'nün 'saadet' yıllarından kalan görüntüler vardı. 15 Temmuz darbe girişiminin iki numaralı sanığı olan eski Yüksek Askeri Şura üyesi Akın Öztürk'le oldukça yakın oldukları bilinen Kürşat Atılgan'ın fotoğrafları, THK'yı CHP'nin değil kimlerin yağmaladığını açıkça gösteriyor.
HİÇ UTANMADAN 'BİZ KURTARDIK' DİYECEKLER
Medyadaki algı operasyonlarının sonuncusunu ise geçtiğimiz günlerde Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür yaptı. 30 Ağustos'taki "THK nasıl kurtulur?" başlıklı yazısında Övür, Erdoğan'ın Rusya dönüşünde yaptığı "Türk Hava Kurumu (THK) meselesi. Türk Hava Kurumu'nun arkasında kim var? CHP'li milletvekili. Onun arkasında CHP. Bunu savunuyorlar ve 'Bakanlık neden Türk Hava Kurumu ile çalışmıyor?' diyorlar. Yahu bu adam zaten mezarlığa dönüştürmüş Türk Hava Kurumu'nu. Oradaki uçakların motorları, pervaneleri yok. Yani rezillik diz boyu. Şimdi büyük ihtimalle şurada birkaç gün içerisinde orayı da masaya yatıracağız. Yani bu Türk Hava Kurumu ile bir yere varamayız" açıklamasını paylaşıyor. Yapılan planın THK'nın batırılmasında baş suçlunun mevcut yönetim olarak gösterilmesi üzerine kurulduğu çok açık. Övür de THK'daki bütün yolsuzlukları ifşa eden, Tayyare Apartmanları elden gitmesin diye mücadele eden, Odeabank'a ilk itirazı yapan mevcut yönetimden 'mevcut kötü yönetim' diye bahsediyor yazısında, hem de defalarca. Övür de diğer operasyoneller gibi bir kez olsun Fetullahçı çeteden ve bu çetenin kurduğu kumpastan bahis açmıyor. Bu köşe yazısı da diğer operasyonel işler gibi "CHP kurumu batırdı, biz de toparlamak için kayyum atadık" çarpıtmasından bir adım öteye gidemiyor.
SAY SAY BİTMEYEN SUÇLAR
THK yaptığı yazılı açıklamayla, başkanlık tarafından geçmiş dönemde görev alan bazı Genel Yönetim Kurulu üyeleri, Mütevelli Kurulu üyeleri ve Merkez Denetleme Kurulu üyeleri hakkında “ihaleye fesat karıştırma, güveni kötüye kullanma, rüşvet, sahte belge düzenleme ve haksız mal edinme” gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiğini açıkladı. Söz konusu kişiler hakkında “danışmanlık ve bağış adı altında şahıslara para aktarılması, hiçbir işlem yapılmadığı halde hangar kiralanması ve ödeme yapılması, kurum bütçesinden turistik amaçlı seyahat düzenlenmesi, demirbaşların usulsüz şekilde satılması, uçak fabrikasının para kazanmamasına rağmen ekstra primler ödenmesi” dolayısıyla suç duyurusunda bulunulduğu kaydedildi. Mahkemeye taşınan bir diğer dosyaya göre ise şirket envanterinde kayıtlı 4 helikopterin “ITC- AEROSPACE isimli Japon firmasına sat-kirala yöntemiyle satılması sırasında sözleşme uyarınca ve 31 Temmuz 2015’te kesilen faturada satış bedelinin 19 milyon 736 bin 360 dolar olarak yer aldığı” aktarılan açıklamada, Japon firmasının kira teminatı ve ilk kira bedeli düşüldüğünde kuruma 18 milyon 890 bin 920 dolar ödemesi gerekirken, 2 milyon 697 bin 598 dolar eksik ödeme yaptığının saptandığı belirtildi. THK’nın geçmişe dönük yapılan incelemelerinde, dönemin THK Başkanı ve Gökçen Havacılık Taşımacılık Eğitim ve Petrol Ürünleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Kürşat Atılgan ile bir Yönetim Kurulu Üyesi ve eski Genel Müdürün kalan satış bedelini talep etmediklerinin belirlendiğine işaret edilen açıklamada, karşı şirket yetkililerinin beyanlarına göre, hak ve yetkileri olmadığı halde bu tutarı kurum aleyhine şirket lehine indirim konusu yaptıklarının anlaşıldığı vurgulandı. Söz konusu nedenle 2 milyon 697 bin 598 dolar eksik satış bedelini tahsil ederek, kurum aleyhine ve muhatap firma lehine haksız mal edinilmesinin sağlandığına dikkat çekilen açıklamada, “Bu suretle güveni kötüye kullanma ve haksız mal edinme suçlarını işledikleri iddiasıyla bir önceki dönem THK Genel Başkanı Kürşat Atılgan ile bir Yönetim Kurulu üyesi ve eski Genel Müdür hakkında suç duyurusunda bulunuldu” ifadeleri kullanıldı.