Prof. Dr. Candansayar, Semra Topçu'ya konuştu! Şiddet ikliminin önüne şiddetsiz nasıl geçileceğini anlattı

Prof. Dr. Candansayar, Semra Topçu'ya konuştu! Şiddet ikliminin önüne şiddetsiz nasıl geçileceğini anlattı

Psikiyatr Profesör Doktor Selçuk Candansayar, Gazeteci Semra Topçu'ya konuk oldu. Candansayat, Türkiye'deki şiddet iklimine ve sebeplerine değindi.

Gazeteci Semra Topçu, Youtube kanalında Psikiyatr Profesör Doktor Selçuk Candansayar'ı konuk etti.

İkinci Yüzyıl Kehanetleri programındaki söyleşide vahşi cinayetler, hayvan katliamları, tecavüz-istismar, artan şiddet olayları ve şiddetin normalleştirilmesinin sonuçları üzerine konuşuldu.

Topçu, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yaşanan vahşi cinayetlere ilişkin çeşitli konularda suçlamalarda bulunduğunu hatırlattı. Öte yandan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un da yine infaz sistemindeki boşluklara dikkat çektiğini anımsattı. Buna göre yaşanan şiddet olaylarında suçlunun alkol, uyuşturucu, televizyon dizileri, sapkın akımlar, iyi hal indirimleri olduğu aktarıldı. 

Psikiyatr Profesör Doktor Selçuk Candansayar ise bu hatırlatmalar üzerine yaşanan şiddet olaylarına ve perde arkasına değindi.

ekran-goruntusu-2024-10-18-164316.jpg

"GÜCÜ OLAN GÜCÜ YETTİĞİNE ŞİDDET UYGULUYOR"

Öncelik vahşi sözcüğünü çok sevmediğini ve acımasız cinayetler demenin daha doğru olduğuna vurgu yapan Psikiyatr Profesör Doktor Selçuk Candansayar, "Vahşi dediğimiz zaman ilkel, yabanıl, doğaya ait anlam içeriyor. Evcil hayvanlar, vahşi hayvanlar. İnsanlar uygarlaşmadığı zaman vahşiydi. Bunu kabul etmiyorum. Eylemleri yapanların eylemi işleme biçimi acımasızca. Bu acımasızlığı bir kafayı keserkenki şiddetle bir kadına tokat atarken çocuğa cinsel tacizde bulunurkenki şiddetle arasındaki fark niteliksel değil niceliksel. Hepsi aynı yerden besleniyor. Gücü olan gücü yettiğine şiddet uyguluyor." dedi.

"HERKES SUÇLU HÜKÜMETİN BAŞINDAKİ SUÇLU DEĞİL"

Candansayar, Erdoğan ve hükümetinin kendileri dışında her konuda başka bir suçlu bulma gayretine de dikkat çeker sözlerini şöyle sürdürdü:

"En güçlü olan, meşru ve yasal olan, bu olaydan en küçük sorumluluk hissi yaşamıyor. Herkes suçlu hükümet suçlu değil. Herkes suçlu hükümetin başındaki suçlu değil. Neredeyse diyecek ki 'bu toplum da böyle, bunları adam edemeyeceğiz' gibi söylemi var. Cezalandırma dışında çözüm bulamıyor. Kendisinden başka her şey sorunlu. İçki sorunlu, madde sorunlu, bir tek onda sembolize olan iktidar sorunsuz.

"TOPLUMUN NORMU İSTEDİĞİNİ ELDE ETMEK İÇİN GÜÇ UYGULAMAK"

İnsanlar neden bu tür acımasız şiddet sahnelerine maruz kaldıklarında şu düşünceye kapılıyorlar? Ancak bir deli, ruh hastası bunu yapabilir. Aslında tırnak içinde normal, sağlıklı, işinde gücünde olan insanlardı. Ruh hastası değil bunlar. Toplumun kendisi böyle. Normu böyle. Toplumda bugünkü norm, istediğini elde etmek için güç uygularsın. Nitekim en baştaki kişi de ben güç uygulayacağım, cezaları artıracağım ve bu şekilde durduracağım diyor."

"NARİN'İN MAHKEMESİNİN ÖNÜNDE 50 BİN KİŞİ TOPLANIRSA HİÇBİR ŞEY YAPMALARINA GEREK YOK"

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın günlerce kayıp olarak aranması, akabinde ölü bulunması ve ailenin skandal katliamda parmağının olması ve tüm bunların ardından 2 aya yakın süredir katilin kim olduğunun ortaya çıkmaması infiale yol açarken, Candansayar konuyla ilgili şöyle dedi:

"Şiddetin çözümü aşağıdan yukarıya aynı şiddet dalgasını yatay olarak değil de yukarı doğru yükselmesi anlamına gelmiyor. Şiddeti kabul etmemek, şiddetten korunmak, kendinden güçlü olanın şiddetini engellemenin şiddet dışı yolları var. Bu ancak politik örgütlenmelerle, büyük kalabalıklarla olur. Narin'in mahkemesinin önünde 50 bin kişi toplanırsa hiçbir şey yapmalarına gerek yok. Sessizce beklerlerse işte bu öz savunmadır. Böyle bir şey."