Selahattin Demirtaş ve HDP'nin Andımız 'a bakışı nasıl?

Selahattin Demirtaş ve HDP'nin Andımız 'a bakışı nasıl?

Andımız tartışmaları Türkiye'nin gündeminde kalmaya devem ediyor. Ahmet Hakan, bugünkü köşesinde HDP'nin ve Selahattin Demirtaş'ın Andımız'a bakış açısını kaleme aldı.

Andımız tartışmaları Türkiye'nin gündeminde kalmaya devem ediyor. Ahmet Hakan, bugünkü köşesinde HDP'nin ve Selahattin Demirtaş'ın Andımız'a bakış açısını kaleme aldı.

Hürriyet gazetesindeki köşesinde Ahmet Hakan, Selahattin Demirtaş usulü 'Andımızı' yazdı. Demirtaş'ın mahkemedeki sözlerini köşesine taşıyan Hakan, "Sanırım bu da Selahattin Demirtaş usulü 'Andımız' oluyor." dedi. 

Ahmet Hakan köşesine aynı zamanda HDP'nin 'Andımız' konusuna girmemesini de sorgulayarak şöyle yazdı: "Çok merak ediyorum: Acaba HDP’nin “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” tanımıyla artık bir sorunu kalmadı mı? Yoksa millet ittifakına bir zarar gelmesin ve maraza çıkmasın diye idare-i maslahat mı yapıyor? Hangisi acaba?"

Ahmet Hakan'ın bugünkü yazısı..

DEMİRTAŞ'IN 'ANDIMIZ'I

Selahattin Demirtaş, mahkemede şöyle demiş: “Kürdüm. Anavatanım Kürdistan’dır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Bütün kimliklerle barışığım. Öyle bir Kürt Jüpiter’e bedeldir filan da demiyorum.” 

Sanırım bu da Selahattin Demirtaş usulü “Andımız” oluyor.

HDP GRUBUNDA NEDEN 'ANDIMIZ' KONUSUNA MİLİM GİRİLMEDİ ACABA?

ATATÜRK, Türk milletini şöyle tanımlıyor: “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına, Türk milleti denir.”

Bu tanımlamadan ne anlamamız gerekiyor?

Şu üç şeyi:

BİR: Bir Türkiye halkı vardır. İKİ: Bu halk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. ÜÇ: Ve bu halkın adı, Türk milletidir.

Yani ırktan söz edilmiyor. Yani kan bağından söz edilmiyor. Yani Kürt, Arap, Boşnak, Çerkeş dışta tutulmuyor. Yani kurucu halkların varlığı inkâr edilmiyor. Yani Atatürk’ün tanımlaması, tüm unsurları kuşatan ve o unsurların oluşturduğu milletin adına da “Türk milleti” diyen bir tanımlama.

1930’larda bu tanımlamayla ilgili sorun yoktu. 1940’larda da yoktu... 1950’ler... 1960’lar... 1970’ler... Yine sorun yoktu.

1980’lerden sonra... Bir anda tüm dünyayı etnik kimlikçi bir dalga sardı. Kimileri buna “büyük uyanış” dedi.  Kimileri de “büyük fitne” dedi.

Türkiye de bu rüzgârdan payını aldı. Ve “Türk milleti” tanımına itirazlar başladı.

En belirgin itiraz şu cümleyle ifade edildi: “Ben Türk değilim ki... Neden benim adım Türk olsun.”

Bu itiraza karşı... 40 yıldır hep aynı şey söyleniyor: “Kardeşim! Burada Türk denilirken... Bir ırktan söz edilmiyor. Bir şemsiyeden söz ediliyor. ‘Ne mutlu Türk doğana’ denmemiş... ‘Ne mutlu Türküm diyene’ denmiş... Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran bütün halklar, Türk milleti içine dahil edilmiş... Nedir senin rahatsızlığın?”

Bunlar söyleniyor. Ama küresel çapta esen etnikçi ve kimlikçi rüzgârlara kapılanları pek etkilemiyor. Rahatsız olanların rahatsızlıkları, itiraz edenlerin itirazları bitmek bilmiyor.

Peki rahatsızlığın ve itirazın en fazla odaklandığı yer neresi? Neresi olacak?

Kürt ulusal bilincini temsil ettiği iddiasıyla ortaya çıkan HDP.

ANDIMIZ tartışması ayyuka çıkmışken... Tartışmanın başından sonuna kadar hep tarafı olmuş HDP’nin eş genel başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada bu konuya milim yer ayırmadı.

Çok merak ediyorum: Acaba HDP’nin “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” tanımıyla artık bir sorunu kalmadı mı? Yoksa millet ittifakına bir zarar gelmesin ve maraza çıkmasın diye idare-i maslahat mı yapıyor?

Hangisi acaba?